“Zaten şu anda var olan kanunda çocukların eğitime başlama yaşı 6-14 olarak gözüküyor. '5 yılını doldurduğu Eylül ayından itibaren başlar' deniyor. 7 yaşından gün alanları eğitime alıyoruz. İdari ve hukuki bir fark var. 1981 yılında verilmiş bir tavsiye kararı var: Eğitime başlama yaşının, 5 yaşının doldurulması, 6 yaşından gün alınması gerektiği şeklinde.
Biz Türkiye’de gelişmiş dünyayla bir yaş fark ortaya koymuş oluyoruz. Eğitim yaşını erkene almakla ilgili tartışmalar rasyonel bir zeminde yürütülmüyor. 5 yaşını tamamlamış çocuklarımızın yüzde 70’ini eğitiyoruz. Biz talepleri gündeme alıyoruz. 3-5 yaş grubunu eğitime alıyorduk. Bu kez 4 yaşını doldurmuş, 5 yaşından gün almış çocukları eğitime alıyoruz. Bazı insanlar varsayımlar üzerinden hareket ediyor.
Meclis karar vermeden niye müfredat hazırlayalım? Karşı çıkışların temelinde varsayımlar var. Bizim nasıl davranacağımızı hesap edip, tavır alıyor. Okul öncesi kaldırılmıyor, yüzde 100 eğitim amacıyla devam ediyor. Çocukların pedagojisine göre ayarlama yapacağız. Tedirginlik ve telaş niçin?
Türkiye'de belirli bir kesim, eğitimin kademeli hale getirmesine ideolojik olarak karşı çıkıyor, haksız propaganda yapıyor. 8 yıllık eğitime alınıyor. Ondan sonraki zorunlu bir eğitim mi? Şu anda nasılsa ondan farklı olmayacak. Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarıyoruz. 14 yaşında zorunlu eğitim mi yoksa 17 yaşında bir eğitimin bitmesi mi daha iyi?
Alt komisyonda düzeltmeler yapıldı. Gözden geçirildi, komisyonda görüşülüyor. Hata yaptığımızı gördüğümüzde, parlak bir fikir gündeme geldiğinde niye değerlendirmeyelim.
12 yıldan vazgeçtik 8 yıllık kesintisiz eğitimin olduğu bana üç ülke göstersinler ben yine kararımızı hükümet olarak gözden geçirelim. İrlanda ve Yeni Zelanda’da var nasıl olduğunu bilmiyorum ama onların dışında hiçbir ülkede 6 yıldan daha uzun süreli kesintisiz eğitim yok. Dünyanın yaklaşık 205 ülkesini biz gözden geçirdik. Bu belgeleri ben muhalefete de verdim buna karşı çıkanlara da sundum.
Karşı olsam niye buraya gelip, size anlatır, komisyonda bilgi verir miydim. İçime sinmeseydi karşı çıkacak cesarete sahibim. Eğitim sistemini alt üst etme amacında değiliz. İnşallah dünya ile aramızdaki mesafeyi kapatacağız.
28 Şubat'ın rövanşı değil. 28 Şubat sürecinde eğitim kesintisiz hale getirilmesinin subjektif olmadığını biliyorum. Muhalefet dünyaya baksın, dünya dışında bir uygulama olduğunu söylesin.
İstanbul’daki kitap olayı enteresan bir hadise. MEB değil, kaymakamlık dağıtmış. Daha önce Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim tarafından basılmış bir kitap. Özel bir yayınevi, Hrant Dink’le ilgili yazılardan ekleme yapmış. Kaymakamlık, kitabı son bir inceleme yapmadan iyi niyetle dağıtmış. Yapılan eleştiriler doğru, ırkçılık yapan ifadeler var. Talimat verdim, dağıtımını durdurun diye.
Ağustos ayında kadro verirse öğretmen atamalarının bir bölümünü atayacağız. Kadro sayısı konusunda bir şey söyleyemem. Mümkün olduğu kadar çok kadro verilmesini isteyeceğiz. "