LinkBack URL
About LinkBacks
|
Bir öğretmen okurumuz gönderdiği elektronik postada yaşadığı mağduriyeti anlatıyor...
İşte o elektronik posta;
2000-2003 yılları arasında MEB ile Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi arasında bir protokol imzalandı. Protokole göre; Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümünün (iki yıl) ön lisans programını bitirenler kadrolu usta öğretici, 4 yıllık lisans eğitimini tamamlayanlar ise sınavsız öğretmen olarak atanacaktır, deniliyordu. Bu protokol uyarınca; Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi Bölümüne kaydımızı yaptırdık. İki buçuk yıl yüz yüze eğitim sonucu diplomamızı aldık. Daha sonra, dört yıl okuyarak, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünden mezun olduk. Öğretmenlik için gerekli olan Pedagojik formasyonumuz vardır... Bitirdiğimiz yıl MEB’e bağlı okullarda öğretmenlik için yeterli kadro açılmaması sebebiyle kadrosuz usta öğretici ve ücretli öğretmen olarak çalıştık. 2009 yılında KPPS’ den 40 puan alanlar sözleşmeli öğretmen olarak atandılar. Kırk yaşından gün aldığımız için 60 puanla bile atanamadık. Okul Öncesi Eğitim zorunlu hale gelirken öğretmen ihtiyacı fazla. Bunu karşılamak için, emekli öğretmenler göreve çağrılıyor. Devletimizin yaptığı protokole dayanarak okutulduk, üniversiteyi bitirdik. Şimdi ise İlkokul ve Lise mezunu arkadaşlarla aynı statüdeyiz. Ayrıca, yaklaşık sekiz ay, sadece ders ücreti karşılığı çalışıyoruz. Sigortalılığımız yalnızca bu sürede işliyor. Başka hiçbir ekonomik ve sosyal hakkımız yok. Kadrolu ve sözleşmeli öğretmenlerle aynı eğitimi aldık. Aynı işi yapmamıza rağmen bizler en fazla aylık 600 tl ücret almaktayız Şu andaki durumumuz bizi üzüyor. Çünkü, okul öncesi eğitim zorunlu hale gelirken sözleşmeli öğretmen olarak görev alamamamız, gelecek yıllar için bizi umutsuzluğa sevk ediyor. Ücretli öğretmen olarak görevlendirilerek gittiğimiz okullarda eğitim ortamını hazırlıyoruz, kadrolu ya da sözleşmeli bir eğitimci geliyor ve bizler görevi dönem ortasında bırakmak durumunda kalıyoruz. Bize, geçici eleman gözüyle bakılıyor. Bilindiği gibi eğitimde süreklilik ilkesi esastır. Bir sonraki yıl görev alıp alamayacağımızı, nerede, ne kadar görevli olacağımızı bilemiyoruz. İl milli eğitim müdürlükleri ücretli öğretmen ve kadrosuz usta öğreticileri her yıl KPPS puanı üstünlüğüne bakarak görevlendiriyor. Bu sebeple bizlerin her yıl KPPS’ye girmesi gerekiyor. Önceki yıllarda çalışmış olmak il görevlendirmelerinde avantaj sağlamıyor. Okul öncesi öğretmenliğinde 40 yaş mağduriyetini yaşayan yaklaşık 3900 arkadaşımız var. Okul Öncesi Eğitim kurumsallaşırken, bizim gibi bu alanın hem akademik eğitimini almış ve hem de yıllarca sınıflarda tecrübe edinmiş kişilerin Milli Eğitim hizmetinde olması kazançtır. Diğer bir nokta da çoğunluğumuzun annelik tecrübesine sahip olduğudur. Durumumuzu MEB’e dilekçeyle ilettik. Verilen cevapta; Sözleşmeli Öğretmenliğin “atama” değil “görevlendirme” olduğu belirtiliyor. Ücretli öğretmenlik ve Uzman Öğreticilik de “görevlendirme”dir . Bizler hayatımızın en verimli döneminde öğretmenlik haklarından yararlanamıyoruz. Ülkemize birikimlerimizle hizmet etmek istiyoruz. Devletimizden sorumuzu çözmesini bekliyoruz. Haziran (2010)atamalarından önce sorunumuzun çözülmemesi durumunda, yeni atama dönemine kadar mağduriyetimiz devam edecek. Çözüm mevkiindeki yetkilere sorunumuzu iletmek için yüzlerce mektup yazdık, faks çektik, mail gönderdik. Sizlerden sorunumuzun çözümü yolunda çaba sarfetmenizi bekliyoruz. Protokol kapsamında eğitim alarak, bu alanda çalışmış olanların; Kırk yaş sınırından muaf tutulmasını, Sözleşmeli öğretmen olarak görev almayı, Mağduriyetimizin giderilmesi için gerekli hukuki zeminin oluşturulmasını talep ediyoruz.
https://www.abbasguclu.com.tr/egitim...gduriyeti.html
Alıntı ile Cevapla
