BİLGİ HIRSIZLARININ ARTIK İŞİ ÇOK ZOR!
Başta Ahîlik Teşkilatı olmak üzere, esnafın şanındandır. Yanında çalışan çırak ustalaşır. Sonra ona kuşak bağlar, destek olur, kendi işini kurma konusunda yardımcı olur...
Pekiyi; kendi işini kurmak üzere ustasının �el verdiği� çırak giderken ustasının neyi var nesi yoksa götürür mü? Hayır götürmez. Götürürse ne olur?.. O loncada, o memlekette bir daha kolay kolay iş yaptırmazlar adama...
İş adabı -şimdilerde etik kod falan diyorlar- böyle çalışırmış...
Gelenek ve göreneklerin yerini zaman içinde hukuk sistemleri almış. Lonca yasalarının yerini de devletin düzenlemeleri...
Hey Dergisi�nde çalıştığım yıllarda gördüğüm �götürme� olayı, adreslerle ilgiliydi. Bazı uyanıklar (!), istihbarat defterinin ya da arkadaşının telefon defterinin sayfalarının fotokopisini çeker giderlerdi. Şimdilerde örneğin bir iletişim şirketinde aynı uyanıklar (!)�soft� (yumuşak) kopyalanabilir bilgileri -sözleşmeler, toplantı notları, medya mensuplarının adresleri vb- alıp gidiyorlar. Olayın bir CD�lik ya da �flash disc�lik canı kalmış zaten...
Bu uyanıklar bu bilgiyle her şeyi halledeceklerini zannederler. Oysa o �Bilgi� bilgi çöplüğüne dönmüş olan internette ibadullah bulunmaktadır... İki üç saatlik bir �arama - tarama� yeter de artar bile... Olsun, arkadaşlar uyanık ya! Ben bunların içinde sizin listelerinizi alıp, biraz boyayıp parlatıp size satmaya kalkanlarına bile rastladım...
Türkiye�de �know-how�ın (�Bir şeyin nasıl yapılacağının bilinmesi� de denebilir) korunmasının tarihi çok eski değildir... Türk Patent Enstitüsü�nün, Ticaret Bakanlığı tescilinin, işe bir miktar ciddiyet getirdiği doğrudur. Ancak süreçlerin �kopyalanıp yapıştırılması�, �kurumsal bilgi�nin hırsızlığı gibi �yumuşak� (soft) konular Türkiye�de hâlâ en �lezzetli yenen� haklar olarak bilinirler...
Prof. Dr. Acar Baltaş ve onun hem hayat hem iş ortağı Prof. Dr. Zuhal Baltaş�ın başından geçen ilginç bir hukuk savaşı, �kurumsal bilginin� korunması konusunda ciddi bir yasal örnek teşkil edecek gibi... Bakın ne olmuş? Mahkeme sonuçlandığı için rahatlıkla yazabiliriz...
Baltaşlar, yıllar içinde kendi ürettikleri bilgiyle kazandıkları itibar ve iş potansiyeline yasal olmayan yollardan sahip çıkan eski çalışanlarına karşı sürdürdükleri zorlu hukuk mücadelesini kazanmışlar.
2003 yılının ağustos ayında başlayan bu mücadele tam beş yıl sürmüş ve 2008 yılının temmuz ayında verilen mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış.
Eğitim sektöründe 25 yıllık geçmişi olan Baltaş Eğitim Danışmanlık şirketinden ayrılan dört çalışan, şirkete ait bilgi ve belgeleri sadece isimlerini değiştirerek, yazı karakteri ve sayfa düzenlerinde dahi değişiklik yapmaksızın kendi adlarına kullanacakları, Entelekya adında bir şirket kurmuşlar.
Bu girişimi öğrenen Baltaş yöneticileri, Entelekya ile çalışma ihtimali olan kurumları uyarmışlar. Bu kurumlardan bazıları yapılan uyarıları ciddiye almış, bazıları da durumu geçiştirmeyi tercih etmiş. Bunun üzerine Türkiye�de eğitim sektöründe hiç yaşanmamış bir girişim gerçekleşmiş ve savcılıktan çıkartılan arama emriyle polis tarafından Entelekya şirketinin eğitim verdiği otel salonuna ve iş yerine aynı anda baskın düzenlenmiş. Açılan dava sonucunda Türkiye�de ilk defa entelektüel sermayesi kendi ürettiği bilgi olan bir eğitim kuruluşu hakkını, yasal yollardan aramayı göze almış ve fikir hırsızlığı suçunu tescil ettirmiş.
Kararı İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi vermiş. Not almak isteyen için yazalım: Fikir eserlerinin korunmasını amaçlayan, 5237 sayılı yasanın 7/2 maddesi, 5728 sayılı yasanın 138. maddesi, 5846 sayılı yasanın 71/1 maddesi ve Türk Ceza Kanununun 53. maddesine göre hüküm verilmiş. Sonuçta yargılananlar birer yıl hapis cezasına çaptırılmış ve sanıkların beş yıl süre ile denetim altında tutulmalarına karar verilmiş.
Bilgiyi üretmeden kopyalama, sahiplenme, fikir haklarını yasal olmayan yollardan kullanma meraklısı olanların ve de bunlara karşı mücadele etmek isteyenlerin dikkatlerine sunulur...