Uğur Cebeci
Hava ambulansı kurulması fikri ortaya çıktığında çok sevinmiştim. İyi de hava ambulansı kuracak vizyonu getirenler neden her yere belirli aralıklarla, özel aydınlatılmış heliportlar için hala ciddi bir çalışma yapmıyorlar?
Yer Bartın. Salı günü... Havada, Sağlık Bakanlığı’nın helikopteri. Dönüp duruyor. Pilot bir hayat kurtulmasında kilit adam. Ama çaresiz. İnecek yer için izin verilmiyor. Azalan yakıtı Ankara’ya dönüşünü kritikleştiriyor.
Aşağıda kuvözde bir bebek... Yaşam savaşı veriyor. Bir sürü alete bağlı. Başında bir doktor. Hava sıcak. Ona hayat veren sistem zorlanıyor.
Sonunda pilot bütün yasal sorumlulukları alıp alçalmaya başlıyor. Plastik çim sahaya iniyor. Sahanın patronu Gençlik ve Spor İl Müdürü kızgın bir boğa gibi helikopterin çevresindekilere koşuyor: “Ben gereğini yaparım” diyor. Plastik çim örtü için 600 bin lira harcadığını, plastiğin yanacağını söylüyor.
Helikopter kuvözdeki bebeği alıyor. Doktor başında, pilotun güvenli ellerinde yükseliyor. Yaşam için karşılaştığı en büyük talihsizlik, pilotun sorumluluğunda biraz zaman kaybıyla geçmişte kalıyor.
HELİPORTSUZ BİR ÜLKEYİZ
Hava ambulansı kurulması fikri ortaya çıktığında çok sevinmiştim. Hele bu işin özel sektöre verilmesi en uygun yöntemdi. Üstelik helikopterle kurtarılacak hayatlar için sorumluluğu devlet yüklenecekti. Yani para alınmayacaktı. Yeşil kartlı, kartsız bakılmaksızın ambulans helikopterler yerli-yabancı tüm hasta ve yaralılar için uçtu ve uçuyor.
Ama bu helikopterler çoğu zaman inecek yer bulamıyor. Pilotlar çaresiz. Bütün bu işler ülkemizde gündüz yapılabiliyor. Geceleriyse helikopter uçuşları için mevzuat yetersiz. Altyapı yok. İyi de hava ambulansı kuracak vizyonu getirenler neden bir harita alıp her yere belirli aralıklarla, özel aydınlatılmış, aletli uçuşa uygun heliportlar için hala ciddi bir çalışma yapmıyorlar? İnsan hayatını, elde imkanlar varken, neden Gençlik ve Spor Bölge Müdürü’nün inisiyatifine bırakıyorlar?
HASTANELERİN BİLE YOK
Birkaç büyük hastanemiz dışında yüzlerce hastanenin heliportu yok. Yani helikopterin ineceği bir yer yok. Çoğunda hastaneden hasta çıkarılıyor, bir ambulansa bindiriliyor sonra helikopterin indiği yere götürülüyor.
Oysa Türkiye deprem gibi büyük bir riskin merkezi. 17 Ağustos büyük depreminde askeri helikopter pilotlarının yaşadıkları çaresizliğe yakından tanıklık ettim. İç içe, çok çirkin bir yapılaşmanın sürdüğü kentlerimizde helikopterin ineceği bir değil en az 15-20 nokta belirlememiz gerekiyor. Hatta heliportların çoğunun ya da tamamının ışıklandırılmış olması şart. Ama bunu yapmıyoruz. Maliyetleri çok da yüksek olmayan bu düzenleme Türkiye’de hava ambulans sistemi kuran aklın mutlaka yapması gereken bir şey.
Yoksa Bartın’da olduğu gibi, havada helikopter tur atıp durur. Aşağıda kuvözde bir bebek çaresiz yaşam savaşı verir. Bir yerden fırlayıp gelen Gençlik ve Spor İl Müdürü gibi kişiler bir hayata dur demek için ortaya atılıverir...
Biz bu imkanlar içinde yaşanan imkansızlığın hesabını sonra nasıl veririz?
YETERSİZ KALIYOR
* Ambulans helikopter havalimanı veya tescilli heliportlar dışındaki iniş-kalkış yapacağı yerlere izni mülki makamlardan alıyor. Etkin kullanım düşüyor.
* Hastaneler, oteller, iş merkezleri, toplu konutlar, otoyollar planlanırken heliport yeri ayrılmalı.
* Gece uçuşları için mevzuat hazırlanmalı. Emniyetli uçuş için alt yapı oluşturulmalı.
Hürriyet