Yorumları aktarayım
‘Türk Malı, Aşk-ı Memnu’nun yanında çok masum kalır’
Türk Malı Dizisi’nin Yapımcısı ALİ GÜNGOĞDU:
‘Unutulan atasözlerini yeniden hatırlattığımız için RTÜK’ün bize teşekkür etmesi lazım’
Komedi dizisinde espri amacıyla yapılanların ciddiye alınmaması gerekir. Bunun espri olduğunu seyreden genç de yaşlı da anlıyor. Adı üstünde bunlar espri. Dizinin başında zaten olayların ve kahramanların hayal ürünü olduğunu, gerçekle hiçbir ilgisinin bulunmadığını söylüyoruz. Türk Malı’nda karakterlerin atasözü ve deyimleri espri amacıyla yanlış söylemesi seyircinin ciddiye alacağı bir durum değil bana göre. Hatta unutulan atasözlerini yeniden hatırlattığımız, büyüklerin de çocuklara eğlenceli biçimde doğrusunu öğretmesine vesile olduğumuz için RTÜK’ün bize teşekkür etmesi lazım. Televizyonun insanlar üzerinde etkili olduğu söyleniyor. Aşk-ı Memnu gibi toplumun ortak değerleriyle pek de bağdaşmayan bir dizi yayınlandı televizyonlarımızda. Herhalde onun yanında bizim dizimiz çok masum kalır. Çocuklar Kurtlar Vadisi’nden, Arka Sokaklar’dan da etkileniyor ona bakarsak. Demek istediğim dizileri eleştirmek değil, televizyon realitesinin altını çizmek.
Türk Malı Dizisi Senarist ve Yönetmeni TAYFUN GÜNEYER:
‘Mizahta mantık aranmaz adı üstünde mizah!’
Mizahta bu kadar mantık aranmaz. Adı üstünde mizah. İnsanlar gülüp geçsin diye yapılır. Türk Malı dizisi insanlar gülsün diye yapılan bir dizi. Mesaj verme kaygısı yok. Herkesin Kuzular’ı örnek almasını amaçlayan bir dizi değil. Palyaçolar, yamuk yürüyerek insanları güldürüyor. Palyaçoya ‘Yamuk yürüme gülüyorlar, insanlar senin yüzünden yamuk yürüyecekler’ diyebilir miyiz?’ Komediyi ciddiye almalarını anlamıyorum. Ayrıca dil üzerine espri yapmak o dilin zenginliğini gösterir. İngiliz, Fransız kendi diliyle kelime esprisi yapamaz. Dilleri uygun değil. Durum esprisi yapabilir. Ama Türkçe’nin zenginliği böyle bir mizah gücü ortaya koyuyor. O zaman Aziz Nesin’e, Ferhan Şensoy’a, Yılmaz Erdoğan’a, Metin Üstündağ’a ne diyeceğiz? Bunlar gibi ustaların, dilin zenginliğinden yaptıklarını yok sayabilir miyiz? Şimdi bir dizide güldürü amacıyla adamı, amuda kalkmış biçimde televizyon seyrederken gösterseler çıkıp ‘Televizyon amuda kalkarak izlenmez’ diye ciddi bir çıkış mı yapılacak? Ben Türk ailesini yansıtan dizi yapmıyorum. Kuzular 25 milyon Türk ailesinden sadece biri ve ben Kuzular’ın dizisini yapıyorum.
Posta Gazetesi TV Yazarı MESUT YAR:
‘Dizilere yapılan bu saçma yaptırımları hazmedemiyorum’
Bu dizide mizahçının yapmak istediği, kelimelerle oynayarak ortaya bir durum komedisi çıkarmak. Bunu anlıyorum ben, üstelik bunu Binnur Kaya gibi bu işin hakkını veren bir oyuncuya yaptırıyor, bu da işin etkisini ikiye katlıyor. Şimdi hem komik olacak, hem etkin olacak, hem de insanları etkilemeyecek... Öyle bir şey yok. Kendini bir dönem Polat Alemdar, şimdilerde Ramiz Dayı sanan koca bir topluluğun kendini bugün Abiye Kuzu sanması, öyle davranması bana göre çok abuk bir şey değil. Herkesin kendini anlatış biçimi, kitlelere ulaşma biçimi var ve ben o biçime saygılıyım. Erman ve Abiye Kuzu Türkçe’yi, Türk örf ve âdetlerini bozacaklar diye saçma sapan bir yaptırımla bu diziyi kaldıracak bir yola girilmesini hazmedemiyorum, kimsenin de hazmedeceğini zannetmiyorum. Ekranda her gün zehir saçan daha politik işler varken bunların yanında bana göre çok masum kalan bir işin üzerine gidilmesi saçma.
Tiyatrocu LEVENT KIRCA:
‘Yasakları koyanlar önce kendi Türkçelerini düzeltsinler’
Bir diziyle Türkçe’nin bozulması mümkün değildir. Bu tamamen safsatadır. Şiveler vardır, lehçeler vardır, diyalektler vardır. İç Anadolu farklı konuşur, Doğu Anadolu farklı konuşur, Kayseri farklı konuşur, Kürt’ü farklı konuşur, Laz’ı farklı konuşur, Ermeni’si farklı konuşur, Yahudi’si farklı konuşur. Siz bunları oynamaya kalktığınızda bunların lehçelerini, şivelerini, diyalektlerini yaparsınız. Dolayısı ile bunlar zaten bozuktur. Bunlar doğru şeyler değildir. Ben kesinlikle karşıyım, kendi adıma bunu protesto ediyorum. Ayrıca da bu bir mizah programıdır, bu bir komedi programıdır yani buna uyarı gelmesi, bunun RTÜK tarafından Yasaklanması uygun değildir. Eğer bunu yasaklayacaksak TBMM’nin yarısından fazlasını boşaltmak gerekir, Türkçe’yi yanlış kullandıkları için, diyalektleri ve diksiyonları bozuk olduğu için. Bunlar ön girişimlerdir, genel yasakların adım adım gelişidir. Bir şive kullandın, bir hatalı kelime kullandın diye kimse kimseye kalkıp da; “Kardeşim Türkçe’yi bozuyorsunuz” deme lüksüne sahip değildir. Evvela bu yasakları koyanlar kendi Türkçelerini düzeltsinler.
Sabah Gazetesi TV Yazarı YÜKSEL AKTUĞ:
‘Tam tersine, herkese Türk dili jimnastiği yaptırıyor!’
Bu Türk Malı bana Türk dili jimnastiği yaptırması açısından faydalı geldi. Orada çok yaygın kullanılan ve çoğu bilinen deyimler ve atasözlerinin mizah unsuru olarak yanlış kullanılması söz konusu. Aslında çoğunluk bunun doğru şeklini biliyor ve hatırlıyor. Yani aslında yanlışını göstererek insanları doğruya yönlendirici bir tarafı da var. Ekran karşısındaki herkese Türk dili jimnastiği yaptırıyor. Bu yönüyle verilen cezayı çok doğru ve haklı bulmuyorum. Ona varıncaya kadar spikerlerin ne dediğinin anlaşılmadığı, alt yazıyla verilmesi gereken haber bültenleri var. Bu bir mizah dizisidir. Ona bakarsanız Kemal Sunal filmleri hâlâ gösteriliyor ve büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Kemal Sunal filmleriyle büyüyen bir neslin sürekli onun gibi konuşması gerekirdi. Böyle bir tehlike söz konusu olmadığına göre bunu çok akılcı, mantıklı görmüyorum. Hatta tam tersini savunuyorum