ODTÜ'lü ve İTÜ'lü öğrencilerin uluslararası yarışmalarda dereceler kazanan projeleri, Türkiye'nin bu alandaki potansiyelini gösteriyor. Canlı makineler, mikro uydular, büyük stadyumlarla ilgili projeler üreten ekipler, finansal destek sağlandığında daha fazlasını yapabileceklerini söylüyorlar.
EYÜP TATLIPINAR
Türkiye'nin havacılık, uzaya uydu yollama, çeşitli hastalılara çare bulma gibi konularda kendi imkanlarıyla önemli adımlar atacağı, genellikle resmi makamlardan verilen demeçlerle haberlere sık sık konu edilir. Fakat haberin, yani vaatlerin gerisini öğrenemeyiz genellikle; altyapı ve yatırım var mıdır, bu projede çalışacak eğitimli kadrolar yeterli midir?
Geçen hafta mail kutumuza düşen bir röportaj önerisine, üzerinde fazla durmadan bakıp geçmiştik açıkçası. İstanbul Teknik Üniversitesi'nden (İTÜ) bazı öğrenciler Hezarfen adlı bir ekip kurmuş, önceki ay Amerika'da katıldıkları bir 'mikro uydu' yarışmasında birincilik kazanmışlardı. Bu konudaki önerinin hemen ertesinde bu kez, Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nden (ODTÜ) bir öğrenci ve araştırmacı grubunun 'canlı makineler'le ilgili bir yarışmaya katılmak için Amerika'ya gideceğini duyduk. Üstüne bir de, bu hafta arasında İTÜ'de Avrupa'nın en iyi mühendislerinin seçildiği bir yarışmanın düzenlendiğini ve kategorilerin birinde İTÜ'lü öğrencilerin birinci geldiğini öğrenince bu üç olayı duyuralım, üniversiteli gençlerin potansiyelini duyuralım istedik. Üçünün ortak yanı, haberin girişinde bahsettiğimiz gibi; altyapı, eğitimli kadrolar, yatırım gibi meselelerle ilgili olması.
Amerikan Havacılık ve Uzay Enstitüsü (AIAA) her yıl uluslararası bir mikro uydu yarışması düzenliyor. Bu yıl, önceki ay Teksas eyaletinde gerçekleştirilen yarışmaya dünyanın önemli üniversitelerinden 21 takım katılırken, birincilik başarısını İTÜ'den Hezarfen takımı göstermiş. Okulun çeşitli bölümlerinde okuyan Emre Koyuncu, Aykut Çetin, Çağrı Güzay, Hasan Erdem Harman, Uğur Özen ve İsmail Ulutürk'ten oluşan ekip, 1500 feet yüksekliğe ulaşan roketten atıldığında yere sorunsuz inen ve hız, basınç, sıcaklık, koordinat gibi verileri aktarabilen uydularını tasarlamak için 6 ay çalışmış.
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi'ne bağlı Kontrol ve Aviyonik Laboratuarı'nda geliştirilen projenin danışmanlığını, aynı zamanda laboratuarın direktörü de olan Doç. Dr. Gökhan İnalhan üstlenmiş. Kendisine Türkiye'de sıklıkla dile getirilen, 'uçak ve uzay projelerinde büyük adımlar atma' niyetlerinin den söz ettiğimizde pek iyimser konuşmuyor. İnalhan'a göre bu tür girişimlerin hemen sonuç vermesi beklenen 'albenili' projelerle değil, uzun döneme yayılmış bir vizyonla, altyapı çalışmalarına değer vermekle gerçekleştirilebileceğini söylüyor.
2020 DÜNYA FUTBOL ŞAMPİYONASI'NDAKİ SICAKLIK PROBLEMİNE İTÜ ÇÖZÜMÜ
Her yıl Avrupa'nın en iyi mühendislerinin seçildiği Avrupa 'BEST' Mühendislik Yarışması hafta içinde İTÜ'de gerçekleştirildi. 13 takım, 'Tasarım' ve 'Vaka Analizi' başlıkları altında dünyanın farklı coğrafyalarındaki problemlere çözümler üretti. Esra Kahyaoğlu, Ege Çağın Ziylan, Meltem Gülserin, Gökçen Türkel ve Mertcan Ciboğlu'ndan oluşan İTÜ takımı, 2020'de Katar'da düzenlenecek Yaz Olimpiyatları'nda statlardaki sıcaklık sorunu için önerdikleri çözümle 'vaka analizi' alanında birincilik kazandı.
Ekipten Kahyaoğlu yarışmayı şöyle anlatıyor; 'Farklı mühendislik alanlarından çeşitli problemler veriliyor ve iki saatlik sürede o problemlere çözüm sunmanız isteniyor. İlk saati düşünüp fikir üretmek, ikinci saati beyin fırtınasıyla sonuca gitmek için kullandık. Katar'da düzenlenecek Yaz Olimpiyatları'nda stadın üstünü kapatmadan ortamı nasıl serinleteceğimiz soruldu. Hava sıcaklığı 44 derece, stadın üstüne yerleştirdiğiniz güneş panelleriyle ürettiğiniz enerjiyi soğutma sistemine gönderiyorsunuz, sistem her koltuğun altından stadın içine 18 derecelik hava üflüyor ve ortamın sıcaklığını 18 dereceye indirmiş oluyorsunuz..'
ODTÜ 'CANLI MAKİNELER'İN MERKEZİ OLACAK
Bahsetmek istediğimiz diğer proje ODTÜ'yü, yakın geleceğin önemli alanının, sentetik biyolojinin küresel merkezlerinden biri yapmaya aday. Okulun Enformatik Enstitüsü'nden öğrencilerin geliştirdiği proje; Ekim'de Amsterdam'da Avrupa finali düzenlenecek, ardından 5-7 Kasım'da ABD'deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) dünya finali yapılacak bir yarışmaya katılacak. 'Canlı Makineler' (İnternational Genetically Engineered Machines/ İGEM) adını taşıyan yarışmada ODTÜ ekibi, 170 takım arasından, önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da altın madalya kazanmayı bekliyor.
Farklı bölümlerden 12 öğrencinin oluşturduğu ekibin koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Yeşim Aydın Son, projelerinden şöyle söz ediyor; 'Her yıl çeşitli görevleri yerine getirebilen canlı makine tasarımları yarışırdı. Bu yıl ilk kez canlı makinelerin işleyişini kolaylaştıracak yazılımlar kategorisi yarışmaya dahil edildi. Biz de bu alanda proje ürettik. Bu makinelerle ilgili fazla veri birikti. Bir araştırmacı belli bir işlevi yerine getirmek için nasıl bir canlı makine üreteceğini, hazırladığımız yazılım aracılığıyla görebilecek. Bu yazılımı ODTÜ'nün sunucularından dünyaya açacağız.'
CANLI MAKİNE NEDİR?
Son, bu tür bir uygulamanın dünyada bulunmaması nedeniyle önümüzdeki dönemde ODTÜ'nün, moleküler biyolojinin ve sentetik gen mühendisliğinin önemli bir merkezi haline geleceğini söylüyor. 'Canlı makineler'in ne anlama geldiğini merak ediyor insan elbette. Bir cümleyle şu tür bir açıklaması var; yapay DNA parçalarını kullanarak tek hücreli canlıları belli bir amaç için programlamak, yeni biyolojik sistemler tasarlamak. 'Ne işe yarayacak?' sorusunun cevabı ise bir haftaya kadar uzayan tıbbi test sonuçlarının o an alınabilmesi, suların temizliğini kontrol etme, kimyasal silah saldırılarının ya da topraktaki mayınların saptanması gibi çok farklı alanları kapsıyor.
Son, finansal destek bulmakta zorlandıklarını, bunun sağlanması halinde Türkiye'nin, yakın geleceğin bu önemli alanında öncü rollerden birini oynayacak eğitimli kadroya sahip olduğunu söylüyor. Finansal destek ve sponsorluk meselesi araştırma yürüten her ekip için özellikle önemli. Zira bir proje yürüten öğrenciler enerjilerini projelerini geliştirmek için değil, sponsor peşinde koşturmak için harcıyor. Yarışmalara katılanlar örneğin TÜBİTAK'tan sadece ulaşım değil, proje geliştirme desteği beklediklerini de söylüyorlar. Yeri gelmişken söyleyelim; İTÜ'lü öğrencilerin mikro uydu projesine yemeksepeti.com'un, ODTÜ'nün projesineyse TÜBİTAK'ın, ODTÜ ile Hacettepe Tekno Kent'in, Aygün Yazılım'ın sponsor olmuş.
anadolu ajansı