konu için çok teşekkürler hocam. umut fakirin ekmeği derler. umudumuzu yitirmiyoruz inşaallah da.................
aslında sitemizin pek çok bölümünde olduğu gibi okul öncesi öğretmenlerinin bir araya geldiği her platformda bu konular dile getiriliyor ve karşılıklı "biraraya gelelim"ler, "hakkımızı arayalım"lar havalarda uçuşuyor. malesef değişen bir şey yok. o zaman farklı şeyler denemek ve yapmak lazım diye düşünüyorum. ve sendika fikriniz oldukça sıcak geliyor. ya yenisini kurup hakkımızı arayalım, ya bağlı bulunduğumuz sendikaların başının etini yiyip konuyu gündeme getirelim. ya da sendikaların yönetimlerinde söz sahibi olalım. velhasıl bişeyler yapalım.

sesimin yettiği, elimin erdiği her yerde söylüyorum öğretmenim. burada da söyleyeyim
yıllardır "bizim yaş grubumuzun teneffüs yapamayacak kadar küçük olduğu" yalanıyla oyalandık. şimdi görüyoruz ki yeni sistemle daha önce okul öncesi yaş grubuna giren fakat yeni sistemle 1. sınıf öğrencisi oluveren çocuklar paşalar gibi teneffüs yapıyorlar. okul öncesinde aralıksız eğitim esas ya, nedense ilkokullar beş teneffüs yetmiyor gibi bir de "oyun ve serbest etkinlik saati" yapıyorlar. bazen çocukları bahçeye çıkarayım diyorum, bir bakıyorum teneffüs saati olmamasına rağmen bahçe çocuk kaynıyor. onların hem tenefüsleri hem de serbest oyun saatleri var ve öğretmenlerin %90'ı bu saati "serbest" olarak değerlendiriyor. ben de bahçeye çıktığımda çocuklarla beraber oyun oynarken beni izliyorlar. okulun en asosyal öğretmenleriyiz. kapıda ya da bahçede nöbetçiye ya da başka bir öğrenciye birşey söylesem "abla,yenge" hitabıyla karşılaşıyorum. çünkü bizi tanımıyorlar.

bakıcı yakıştırmasını yıllarca yedik ama artık ben baş kaldırdım. bu tarz imalarla, söylemlere ya da kelimelerle karşı karşıya kaldığımda sesimi yükseltiyor ve hakkımı savunuyorum. kimse bu gözle bana bakamıyor artık. demek ki bu biraz bizim elimizde. önce kendimizi ve mesleğimizi biz önemseyelim ki başkaları da arkamızdan önemseyebilsin. öyle meslektaşlarımla karşılaşıyorum ki bu durumu destekliyorlar sanki. konuşunca yakınıyorlar ama davranışa gelince sıfır.

geçen senelerde başıma gelen bir olayı anlatayım: fotokopi makinesi öğrt. odasında olduğundan hazırladığım ödevleri orada çekiyordum. dersi boş olan bir kaç öğretmen de oturuyor. bana ne çektiğimi sordu bi tanesi. ben de anlattım. ardından pişkin pişkin çocuğunun anaokuluna gittiğini, kendisinin veriln ödevleri çocuğuna yaptırmadığını anlattı yanındaki öğretmene.nedenini sordum, "çocuk çok küçük ne gerek var?"ddi. ben de "la havle" çekip uygun bir dille verilen çalışmaların onların yaşına uygun olduğunu, amacın öğrenmenin yanısıra sorumluluk kazanma olduğunu bunu kendisinin de bildiğini umduğumu söyledim. ama yetmedi sevgili öğretmen arkadaşım! yanındaki arkadaşına okul öncesinin önemini ve değerini!!!! anlatmaya başladı. çocuğa bakıcı tutsa ayda 250-300 lira verecekmiş te şimdi yemek dahil 90 lira veriyormuş ta çocuk ne güzel yemekler yiyormuş ta ... sabırla cümlelerinin bitmesini bekledim. bir de dönüp bana "değil mi hoca hanım" demez mi? DEĞİL demişim hırsla... adam bozuldu tabi hiç beklemiyordu. iyi birşeyler söyledi ya aklınca alkışlamamı bekliyordu herhalde.. ne kadar kızsam da yine uygun ama vakur bir dille yıllardır sizin ve sizin gibilerin zihniyetiyle savaşıyorum dedim. ben de sizin gibi tam 15 yıl okudum. sizin gibi doğu hizmeti yaptım. sizden fazla çalıştığım halde aynı maaşı alıyorum, ama niyeyse bakıcı olarak görülüyorum dedim ve çıktım. tabi yanlı anladınız sesleri arkamdan geldi ama dosdoğru anladığım ortadaydı. tepkimi dile getirmiş olmam (ki normalde hep sonradan aklıma gelir) rahatlatsa da bunu yapanın bir öğretmen olması beni çok üzmüştü.

ne kadar doluymuşum. yazdıkça yazasım geliyor..
aslında bence en büyük sıkıntı devlet dahil okullarımızda (ilkokulları kastediyorum) üvey evlat muamelesi görmemiz. diğer sınıflara ders kitapları, çalışma kitapları, öğretmenlere her ders için ayrı klavuz kitaplar gönderilirken, bize sadece bir program kitabını çok görüp " internetten indirilip uygulanması" hususunda yazı gönderiliyor. çocuklara kitap gönderilmesinden bahsetmiyorum bile. güya "basımı tamamlandı, en kısa zamanda gönderilecek". işte 1. dönemin sonu geldi, kitap alan var mı? hiç duymadım.
bir de yardımcı meselesi var tabi. geçen sene gelen sevgili müfettişim bize " siz hiç sosyal bilgiler öğrtmeninin yrdımcısı olduğunu gördünüz mü?" şeklinde bir cüml kurmuştu. bizler uygun bir dille branşımızın çok farklı olduğunu anlatsak ta bildiğiniz üzre en tecrübeli müfettiş ne olursa olsun üste çıkmayı bilen müfettiş oluyor!! diyemedik ki "hangi sosyal bilgiler öğretmeni sınıf süpürüyor, duvar boyuyor, masa siliyor, afedersiniz kusmuk temizleyip alt değiştiriyor?"

neyse öğretmenim. gecenin üçü olmuş ben hala yazıyorum. bir dokun bin ah işit dedikleri bu olsa gerek.
inşallah okurken sıkılmaz, "nerden de açtım bu konuyu?" demezsiniz.
bu güzel ve anlamlı konu ve duyarlılığınız için tekrar teşekkür ediyorum. size ve tüm okul öncesi öğretmenlerine alttaki parçayı armağan ediyorum.. kolay gelsin öğretmenim...

YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.