26 Temmuz 2014 tarihli 29072 sayılı resmi gazetede yayınlanan şekliyle birleştirilmiş olan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmelikleri sorunları çözüme kavuşturmadığı gibi, yeni sorunlar doğurmuştur. Her Öğretmenler Kurulu ve Zümre Öğretmenler Kurulu Toplantımızda biz öğretmenlerden Okul Öncesi Eğitim Programının değerlendirilmesi, mevcut sorunların tespit edilmesi ve raporlaştırılması, bu raporlar sonucunda yeni düzenlemelere gidileceği Milli Eğitim Bakanlığı tarafından istenmesine rağmen, yıllardır dile getirdiğimiz aralıksız eğitim, ek ders adaletsizliği, sınıf mevcutları, kayıt zamanının sınırlandırılmaması, nöbet sorunu, yardımcı personel sorunu vb. sorunlarımız çözüme kavuşturulmamış, üstelik aşağıda belirttiğimiz üzere başka sorunlarda doğmuştur. Bunları madde madde yazıyor, siz öğretmenlerimizden de kampanyamıza katılma duyarlılığı göstermenizi bekliyoruz.
1- Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına kayıt süresinde bir sınırlama olmayışı, yıl ortasında sınıfa dahil olabilecek öğrenci sorunu yaratmaktadır ki bu eğitimi aksatmasının yanında yeni öğrencinin oturmuş bir düzene hemen adapte olamaması hem yeni öğrenciyi duygusal açıdan yorar hem de mevcut öğrencileri huzursuz ederek, onlarda da duygusal problemler yaşanmasına neden olur. Sene ortasında gelen bir çocuk öğretmenin de motivasyonunu oldukça düşürmektedir. Bu sebeple kayıt zamanı en geç ekim ayı ile sınırlandırılmalıdır.
2- Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 6. Madde 1. Fıkra a bendinde “Okul öncesi eğitim kurumlarında günde ellişer dakikalık aralıksız 6 etkinlik saati süre ile ikili eğitim yapılır.” hükmü bulunmaktadır. Aynı yönetmeliğin 6.madde 2. Fıkra a bendinde ise “Bir ders saati süresi 40 dakikadır. Okul yönetimince teneffüsler için en az 10 dakika ayrılır.” hükmü bulunmaktadır. İlköğretim kurumlarında eğitim gören ve yaş olarak daha büyük olan çocukların ders saatleri 40’ ar dakika olarak belirlenmişken, okul öncesi eğitim kurumlarında etkinlik saatlerinin 50’ şer dakika olarak belirlenmesi okul öncesi eğitim alan çocukların gelişimsel özelliklerine uygun değildir. Bulunduğu yaş grubunun özelliği olarak çocuğun dikkati sınırlıdır. Aralıksız 6 ders saati eğitim vermek öğretmeni de yıpratmakta ve kişisel ihtiyaçlarını bile giderecek zaman tanımamaktadır.
Okul Öncesi Öğretmenleri dışındaki tüm öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Yüksek Ve Orta Dereceli Okullar Öğretmenleri İle İlkokul Öğretmenlerinin Haftalık Ders Saatleri İle Ek Ders Ücretleri Hakkında Kanun ve Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici Ve Öğretmenlerinin Ders Ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar’a göre aylık karşılığı ders görevi dışında okuttukları her ders saati için ücret alırlarken 40’ ar dakikalık ders saati dilimlerine göre değerlendirilmektedir. Okul Öncesi Öğretmenleri ise 50’ şer dakikalık ders saatlerine göre aynı ek ders ücretini almaktadır. Bu durum eşitlik ilkesine aykırı bir uygulamadır. Okul Öncesi Öğretmenleri, sınıf öğretmenlerine göre haftalık 300 dakika fazla çalışmaktadır ve 300 dakikalık alacağı doğmaktadır.
Yukarıdaki nedenlerden dolayı Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 6. Madde 1. Fıkra a bendindeki “Okul öncesi eğitim kurumlarında günde ellişer dakikalık aralıksız 6 etkinlik saati süre ile ikili eğitim yapılır.” ibaresi yönetmelikten çıkartılmalı ve saydığımız unsurlar da göz önünde bulundurularak teneffüsler tanımlanmalı, her sınıf için yardımcı personel kadrosu açılmalı, ek ders adaletsizliği giderilmelidir.
3- Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 6. Madde 1. Fıkra b bendinde “Bir gruptaki çocuk sayısının 10’dan az, 20’den fazla olmaması esastır. Çocuk sayısı fazla olduğu takdirde ikinci grup oluşturulur. Ancak, her bir grubun azami çocuk sayısı dolmadan yeni grup oluşturulamaz. Tek ana sınıfı ve uygulama sınıflarında ise sınıf kapasitesi dikkate alınarak çocuk sayısı 25’e kadar çıkarılabilir” denmekte, buna dayanarak sayı 25 olmadan yeni grup açılamamaktadır. Yaş grubunun özellikleri göz önüne alındığında 25 öğrencili bir sınıfa hakimiyet öğretmen açısından çok zor ve yıpratıcı olmakta, öğrenci açısından da daha fazla ilgiye, dikkate ihtiyaç duydukları bu dönemde, bunu verebilmek mümkün olmamaktadır. Özellikle 3 yaş özbakım özelliklerini henüz kazanamadığından 25 mevcutlu bir sınıfın büyük riskleri olduğu açıktır. Bu sebeplerle yeni grup açmak için kesin sınır 20 öğrenci olmalıdır. Bu etkili bir okul öncesi eğitim için ideal sayıdır.
4- Öğretmenler nöbet görevi süresince eğitim-öğretim hizmetleri ile meşgul olamadıkları gibi güvenlik ile ilgili işlerle uğraşmak zorunda kalmaktadırlar, zor durumlarla muhatap olmaktadırlar. 1982 Anayasa’sının “II. Zorla çalıştırma yasağı” başlıklı 18. maddesinin birinci fıkrasında ” Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır” denmesine ve öğretmenlerin asli görevlerinin içinde olmamasına rağmen nöbet görevi istenmektedir ve bu görevi hiçbir öğretmen kendi isteği ile yerine getiriyor değildir. Bu görevleri için herhangi bir ücret de ödenmemektedir. Yayınlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 44. Maddesinde “Nöbet görevine özürsüz olarak gelmeyen öğretmen hakkında, derse özürsüz olarak gelmeyen öğretmen gibi işlem yapılır” hükmüne yer verilmiştir. Öğretmenin nöbet görevi ders içerisindeki eğitim öğretim faaliyeti olarak düzenlenmemiştir ve bu görevleri için herhangi bir ek ders ücreti de ödenmemektedir. Fakat özürsüz olarak derse girmeyen öğretmen gibi işlem yapılacak olması ayrı bir haksızlıktır. Bir cezanın verilebilmesi için o görev içinde tanımlanmış özlük ve mali haklarının da belirlenmiş olması gerekir.
Yine aynı yönetmeliğin 43. Maddesinin 6. Bendinde “Öğretmenlere, eğitim, öğretim ve yönetim görevlerinden başka bir görev verilemez” denildiği halde, yönetmelikte sayılan görevlerin dışında nöbet görevi verilmesi kendi içerisinde bir çelişki oluşturmaktadır.
Yukarıda sayılan nedenlerden ötürü Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’ nin 44. Maddesi’nin de yönetmelikten çıkartılmasını talep ediyoruz.
5- Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin en büyük sorunu ise, ikili eğitime geçilip, tam gün eğitimin kaldırılmasıdır. Anaokullarında tam gün eğitim, çalışan veliler için olmazsa olmazdır. Tam gün olmadığı takdirde, çalışan veli çocuğunu yarım gün okula verip, yarım gün bakıcı tutmak zorunda kalacaktır. Bu durum çalışan veliyi direkt özel okula mecbur etmektedir. İmkanı olan çocuğunu özel okula gönderecek, imkanı olmayan evde bakıcı tutmakla yetinecektir. 3-4 ve 5 yaşta okula devam eden öğrenci sayısı düşecek, veli çocuğunu 3 yıl değil, sadece okuldan önceki son 1 yıl okula vermeyi düşünecektir. Tam gün uygulamasının kalkması halinde anaokullarındaki öğrenci sayısı yarıya düşecek, okullar boş kalacak, öğretmenler ise norm fazlası olacaklardır. Daha birkaç yıl önce çalışan veliyi düşünerek anaokullarında “çocuk kulübü” uygulaması başlatılmış, bu uygulama ile çalışan veli mesai bitiminde çocuğunu okuldan almanın rahatlığını yaşamıştır. Değişen yönetmelikte hem çalışan veli, hem okul idaresi, hem de öğretmenler mağdur edilmektedir. Bilindiği üzere kayıtlar 1 Haziran 2014’ te başlamıştır. Yönetmeliğin yayınlandığı Ağustos ayına kadar kayıt yapan okullar, şimdiden kapasitelerinin % 70-80’ ini doldurmuşlardır. Tam güne kayıt yaptıran bu kadar veliye bu saatten sonra tam gün eğitimin olmayacağı nasıl söylenecektir? Bu kararın alınması için oldukça geçtir.
6- MEB ile Maliye Bakanlığınca hazırlanan ve Resmi Gazete'nin 07.08.2014 tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren "2014-2015 eğitim ve öğretim yılında özel okullarda öğrenim görecek öğrenciler için eğitim ve öğretim desteği verilmesine ilişkin tebliğ" de bir üstteki maddede yazdıklarımızı doğrulamaktadır. “Tam gün eğitimin devlet okullarından kalkması ile aileler ya bakıcıya mahkum edilmekte ya da özel okullara teşvik edilmektedir” demiştik. Bu tebliğ ile özel okullara giden tam 250 bin öğrenciye 2500-3500 TL arasında eğitim öğretim desteği verilecektir. Özel okula çocuğunu gönderebilen veli, zaten yeterli maddi imkanlara sahip velidir. Parasızlıktan eğitim alamayan öğrenciler varken, bu kadar dev bir bütçenin özel okula gidecek öğrencilere verilmesi haksızlıktır! Bu bütçe devlet okullarına sağlansa, devlet okullarının şartları iyileştirilse, materyal desteği sağlansa çocuklarımız çok daha iyi şartlarda eğitim almazlar, öğretmenlerimiz çok daha verimli şartlarda çalışmazlar mı?
Bu kararı da haksızca buluyor, itirazımızı bildiriyoruz.
Önce Okul Öncesi Ekibi olarak “Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmelikleri” ile ilgili bu sıkıntıları yetkili makamlara ulaştırmak, vakit varken yanlış uygulamalardan dönülmesi yolunda bir adım atmak üzere kampanya başlatmış bulunuyoruz. Değişen yönetmelik ile ilgili düşüncelerinizi kendi yazacağınız bir metin ile ya da yukarıdaki yazımızdan kopyalayarak aşağıda verdiğimiz iletişim kanallarından yetkililere ulaştırabilir, siz de Okul Öncesi Eğitimin geleceği adına tepkinizi dile getirebilirsiniz.
- MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI İLETİŞİM MERKEZİ (MEBİM) “ALO 147” yi arayarak,
- BİMER adresinden Başbakanlık İletişim Merkezine başvurarak,
- [email protected] adresine mail yazarak tepkinizi dile getirebilirsiniz.
-
(Ayrıca velilerinizi de tam gün eğitimin kaldırılması ile ilgili durumdan haberdar ederek, onlarıda mağduriyetlerini Alo 147 ve Bimer’ e yapmaları konusunda yönlendirebilirsiniz.
ÖNCE OKUL ÖNCESİ EĞİTİM VE DANIŞMANLIK HİZMETLERİ