Kahvenin Tadı
Kahvenizi içerken ve de büyük bir keyif alırken, aslında bu keyfi size veren birçok şeyin birarada olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Kahvenin o güzel kokusunu içinize çekersiniz, dilinizin üzerinden kahve kıvamı ile akıp giderken, tüm tadını algılarsınız. Aslında kahveye lezzetini ya da tadını veren çok sayıda bileşen vardır:
Asidite (acidity): Yeşil çekirdekler yüksek miktarda klorojenik asit (%7) içerirler. bu düzeydeki asit kahveye kötü bir tad verir. Fırınlama işlemi sırasında bu asit çözünür ve yerini daha hafif asitler alır. Asetik asit, sitrik asit, malic asit gibi. Bu asitlerin yokluğu kahvenin tadını çok yumuşak yapar ve özelliksiz bir tad olur. İyi bir kahvede asidite olmalıdır. Kahvenin az fırınlanması veya çok ısıtılması asiditeyi azaltır. Bir tek espressoda, bu asit azalması lezzet için gereklidir.
Kıvam (body): Kahvenin kıvamı, dilin üzerinde kahvenin gezerken verdiği izlenimdir. Bunu veren kahvenin fırınlanması sırasında şekerlerin karamelize olması, bazı prıteinlerin yanması ve yağların açığa çıkmasıdır. Koyu fırınlanmış çekirdekler, daha kıvamlıdır.
Koku (Flavor): Yukardaki tüm faktörlerin hepsi kahvenin kendi kokusunu verir. Son yıllarda kahve çekirdeği fırınlandıktan sonra soğurken, özel fırınlarda yağlı, kokulu sıvılarla karıştırılarak kahveye yapay koku ve tad verilmeye başlanmıştır. Çukulata, fındık, badem, menta kokan esanslar kullanılabilir.
Tüm bunlara dayanarak kahvenin tadı çeşitli şekilde adlandırılır:
İyi bir kahve:
asitli, acımsı (bitter)
tatlı (sweet), zengin (rich) ve yumuşak (mellow),
düzgün (smooth) ve kadifemsi (velvet)
sarabımsı (fermentasyon nedeni ile)
spicy (baharatlı)
veya nötral olabilir.
Tercih edilmeyen tadlar ise Düz (flat), vahşi (wild), otsu (grassy), çamurumsu (muddy), sert (harsh), ekşi (sour) veya Rio-Y tadlı olabilir. Bunlar kahvenin yanlış toplanması, saklanması, fırınlanması veya işlenmesi ile oluşur. Rio-Y bir istisnadır ve Türkiye’de tercih edilir.
alıntıdır.