Balina bir balıktır ama, aynı zamanda memeli hayvanlar türündendir. Başka türlü söylemek gerekirse ,yavrularını yumurtayla,yumurtlayarak değil, doğurarak dünyaya getiren sıcak kanlı hayvanlar gurubuna girer. Yavru balina, tıpkı öteki memelilerde olduğu gibi annesinin sütüyle beslenerek büyür.
Bu açıklamadan çıkan sonuç, balinanın da denizde yaşayan diğer bazı memeliler gibi,bir zamanlar karada yaşayan atalarının soyundan geldiğidir. Zamanla kendilerini suda yaşamağa uydurmuş olan balinaların bu hale gelmesi, kuşkusuz binlerce, milyonlarca yıllık bir değişimin sonucudur.
Balinalar solungaçlarla değil,ciğerleriyle soluk alıp verirler. Zamanla oluşan en büyük ve en önemli değişim, onların solunum sistemindedir. Burun delikleri başlarının ön kısmında ve tepededir. Balinalar suyun altında bulundukları süre burun delikleri küçük sübabçıklar vasıtasıyla kapalıdır. Hava ağızlarından ayrı tutulmuş durumdadır.Dolayısıyla ciğerlerine su almak tehlikesi söz konusu değildir.Ciğerdeki kullanılmış havayı verir. Bunu yaparken,uzaklardan,belirli bir mesafeden işitilebilecek bir ses çıkarır işte bu esnada görülen fışkırma aslında su değil, kullanılmış havadır.Sadece su buharıyla yüklüdür.
Böylece soluk alan balina,ciğerlerine yeterince hava gönderinceye kadar yüzeyde kalır. Birkaç kez soluk alır ve her seferinde aynı fışkırma görülür. Sonra suya dalar. Bazı balinaların 600 metreye kadar dalabildikleri tespit edilmiştir.Büyük balinalar,sudan çıktıklarında kuyruklarını çırparcasına hareket ettirir,hatta sudan yukarı sıçrarlar.
Bir balina genellikle her beş veya on dakikada soluk almağa çıkar. Fakat suyun altında üç çeyrek saat (45 dakika) kaldığı da olabilir.