KADIN,ERKEK VE FARKLILIKLAR


             

Ä°letiÅŸim


 05xx xxx xx xx


vbnetron


[email protected]

×

KADIN,ERKEK VE FARKLILIKLAR

  • #1
    d kara - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    19.Nisan.2009
    Nereden
    KASTAMONU
    Mesajlar
    8,423
    @d kara



    KADIN,ERKEK VE FARKLILIKLAR





    KADINLAR,ERKEKLER VE FARKLILIKLAR


    Davranışlarımızın temelinde yatan duygular ve düşünceler kadında ve erkekte aynı mıdır? Bir olay ya da durum kadında ve erkekte aynı izlenimleri mi bırakır?


    Kadın ve erkek, beyinlerinin farklı oluşumu nedeniyle, dünyayı farklı bir biçimde algılamakta ve farklı algıladıkları nesnelere ve olaylara farklı değerler yüklemektedir.Bu farklılık yetenek ve beceri alanlarına da yansır. Örneğin kadınlar, erkekler kadar iyi harita okuyamazken, insan karakterini onlardan daha iyi okuyabiliyorlar. (Farelerin de erkekleri dişilere göre labirentlerde yollarını daha kolay buluyor.)


    Öte yandan kadın ve erkek karşılaştıkları sorunların çözümünde en gelişmiş yeteneklerini kullanma eğilimindedir. Witleson buna “seçimli kavrayış (algılama) stratejisi” adını veriyor. Kadınlar bir olayı ya da durumu bütünüyle algılamaya, erkeklerse ayrıntılara odaklanmaya yatkınlık gösterir. Erkekler karşılaştıkları sorunları çözmek için çaba harcarken, kadınlar için sorunlarını paylaşmak yeterli olabiliyor.


    Günümüzün altı değişik kültürü üzerinde yapılan bir araştırmada; “Nasıl bir insan olmak isterdiniz?” sorusuna;

    Erkekler: Kıvrak zekalı, buyurgan, özdenetimli, yarışmacı ve eleştirebilen bir insan olmak;

    Kadınlar: Sevecen, içinden geldiği gibi davranan, cana yakın ve cömert bir insan olmak yanıtını vermişlerdir.

    Değer yargıları ve erekleri farklı olan, sorunlara çözüm arayışlarında farklı stratejiler izleyen kadın ve erkeğin; özdeş olmadığını, ilgi, yetenek ve becerilerinin farklı alanlarda olduğunu kabullenmek, iki cinsiyet arasındaki gereksiz sürtüşmeleri önleyebilir.

    Sorun, cinsellik ile eşitlik kavramlarının birbirine karıştırılmasından kaynaklanmaktadır. Oysa cinsellik biyolojik bir olgudur, eşitlik ise siyasal, hukuksal ve toplumsal bir kavram.Kadınların ve erkeklerin doğuştan gelen cinsiyete özgü tutum ve davranış farklılıklarına öfkelenmek, düzlüklerde yükselen dağların varlığına öfkelenmekle eşanlamlıdır.

    Benzeşmeye çalışmak yerine biribirini bütünleyen farklılıkları kabullenmek, iki cinsiyetin de yararına olsa gerek. Örneğin anne ve baba rollerinin biribirinin yerini tutamayacağını anlarsak, daha iyi birer anne ya da baba olabiliriz. Çünkü annenin ve babanın çocuğa olan sevgisi ve yaklaşımı farklı niteliktedir: Annenin sevgisi koşulsuz bir sevgidir, çocuğun bu sevgiyi elde etmek için bir çaba harcaması, bunu hak etmesi gerekmez. Oysa ki babanın sevgisi koşula bağlı ve hak edilmesi gereken bir sevgidir, diğer bir deyişle insanın değerleri nedeniyle sevilmesidir.


    Çocuk anneden sevecenliği, babadan özerkliği ve bağımsızlığı öğrenir; dolayısıyla birbirinden farklı iki özdeşim örneğine gereksinimi vardır.Her insanın kişiliğinde erkeklik ve kadınlık ögeleri birlikte bulunur: Eril kişilikte buyurganlık, önderlik, etkinlik, düzenlilik ve serüven tutkusu gibi özellikler; dişil kişilikte ise üretkenlik, koruyuculuk, gerçekçilik, dayanıklılık ve analık gibi özellikler bulunur. İki cinsiyetin özellikleri, her insanda değişik biçimlerde harmanlanmıştır.Erkekler ve kadınlar, farklı olduklarını kabul ederlerse, daha iyi anlaşıp, mutlu ve sevgi dolu bir yaşam sürebilirler.


    Örneğin kadınlar ve erkekler aynı şeylere gülmez ve aynı şeylere üzülüp alınmazlar. Erkeklerin kendi aralarında yaptıkları şakalar ve söyleşiler çoğunlukla saldırgan ve meydan okuyucu nitelikte ya da cinsel içeriklidir; bu şakalar ve konuşmalar kadınlara hiç de gülünç gelmediği gibi, aksine, kimi zaman kırıcı bile olabilir. Erkekler bu durumu “Kadınlar şakadan hiç anlamıyor” diye yorumlama eğilimindedir


    Yakın zamanlara değin cinsiyetler arasındaki duyuş, düşünüş ve davranış farklılıkları, psikososyal etmenlerle açıklanıyor, biyolojik temel ise göz ardı ediliyordu. Örneğin erkek çocuğun saldırgan ve yarışmacı olması toplumun beklentilerine dayandırılıyordu.İnsanların içinde yaşadıkları sosyokültürel çevreden etkilenmemeleri düşünülemez; ama bu, kadınlar ve erkekler arasındaki doğuştan gelen farklılıkların keskinleşmesi ve güçlenmesi sonucunu doğurmuştur.Biyolojideki gelişmeler, cinsel asimetrinin temelinde biyolojik etmenlerin ağırlıklı rolü olduğunu düşündürmektedir.


    Örneğin küçük bir oğlan, o an başka bir çocuğun elinde olan, bir oyuncağı almak istediğinde pekala zor kullanabilirken, aynı durumda küçük bir kız, genellikle başka birinin yardımına başvuruyor. Oysa günümüzde ana-babalar erkek çocuklarına saldırgan olmayı öğretmiyor, tam tersi yönde eğitmeye çalışıyorlar.

    Erkeklerin doğal ve yaratılıştan gelen saldırganlığı iki cinsiyet arasındaki en temel davranışsal farklılıklardan biridir.Bu saldırganlığın erkeklik hormonu testosteronla ilişkili olduğu, öte yandan dişilik hormonu östrojenin testosteronun bu etkisini nötralize ettiği bilinmektedir. Erkeklere fazladan testosteron verildiğinde saldırganlıkları artmakta, oysa kadınlarda bu etki görülmemektedir. Bunun nedeni erkek beyninin testosterona duyarlı biçimde programlanmış olmasıdır.Sözlü saldırganlıkta ise iki cinsiyet arasında belirgin bir fark yoktur. Bu, belki de kadınların sözel konularda daha yetenekli olmalarına bağlıdır.


    Hollanda’da yapılan bir çalışmada; kadın olup da kendini erkek gibi duyumsayan 35 transseksüle testosteron ve erkek olup da kendini kadın gibi duyumsayan 15 transseksüele östrojen verilmiştir: Testosteronun kadın transseksüellerde saldırgan eğilimleri, cinsel uyarılmayı ve uzaysal yeteneği artırdığı; konuşmanın akıcılığını ise azalttığı bulunmuştur. Erkek transseksüellerde ise androjen yoksunluğuna bağlı olarak saldırgan eğilimler, cinsel uyarılma ve uzaysal yetenek azalırken, konuşmanın akıcılığı artmıştır. (Van Goozen SH, Psychoendocrinology, 1995)


    Biyolojimiz insan türünün kadınlarını ve erkeklerini farklı yetenekler ve becerilerle donatmıştır. İnsanlığın geçirdiği evrim, kurduğu uygarlıklar ve geliştirdiği inanç sistemleri bu farklılıkları törpülemek yerine daha da keskinleştirmiş ve güçlendirmiştir.

    Bugüne değin kurulan (sözde) uygarlıkların erkek saldırganlığı ve egemenliği üzerinde yükseldiği ve bunun sonucunda dünyadaki hemen hemen her kültür ve toplumda kadınların ikincil duruma düştüğü de bir gerçek. Eğer her iki cins özdeş ise erkekler bu başarıyı nasıl elde edebildiler?Bu sorunun yanıtı biyolojik farklılıklarda aranabilir mi?


    Günümüzde, cinsellik konusunda, iki aykırı akımın varlığından söz edilebilir: Bir yanda cinsler arası farklılıkları araştıran çalışmalar; öbür yanda böyle bir farklılığın varlığını yadsıyan politikalar. Bu iki karşıt akımın uzlaşması güç görünüyor. Cinsiyet farklılıklarını yadsıma eğiliminde olan araştırmacılara göre, kadın ve erkek farklı ise bunun sorumlusu toplumsal koşullandırmalardır. Zaten toplumbilim açısından bu hep böyle olagelmiştir.Oysa bugüne değin elde edilen bulgular; kadınların ve erkeklerin duyuş, düşünüş ve davranışlarında,doğuştan gelen, farklılıklar olduğunu, bunun yetenek ve yatkınlıklara da yansıdığını ortaya koymaktadır.


    Yetenekler açısından, iki cins arasındaki en büyük farklılık “uzaysal yetenek” alanında göze çarpar: Bu, nesneleri; biçimleri, duruşları ve orantıları ile göz önünde canlandırabilmek demektir. Erkeklerin uzaysal yeteneği kadınlardan üstün bulunmuştur. Tipik bir test olan üç boyutlu mekanik bir gereçin montajında, kadınların ancak dörtte biri, sıradan bir erkekten daha başarılı olmuştur.


    Erkek öğrenciler genel olarak uzay, ilinti ve kuram gibi soyut kavramları içeren matematik alanında kızlardan daha başarılı oluyorlar. ABD’de yapılan bir çalışmada (Stanley ve Benbow) matematikte üstün başarı gösteren her bir kıza karşı 13 üstün başarılı erkek belirlenmiştir.

    Erkek beyni nesneler ve kuramlarla uğraşmakta üstünlük sağlarken, kadın beyni duyusal (sensoriel) uyaranlara karşı daha duyarlıdır.

    Kadınlar sözel yetenek ve kişiler arası iletişimde daha başarılıdır. Kızlar genel olarak erkek çocuklardan daha önce konuşurlar, aynı yaştayken söz dağarcıkları daha zengindir.

    Kızlar okumayı da erkeklerden daha çabuk söker; bunun nedeni satır okumanın görsel değil işitsel deneyime bağlı olmasıdır. Oysa erkekler işitsel beceriden çok görsel beceriyle donanmışlardır.Okuma güçlükleri ve kekemelik gibi konuşma bozuklukları da erkek çocuklarda daha yaygın görülür.



    ALINTI
    BEN BİR DELİYİM


    ANLAMAYANA AZ GELİRİM,ANLAYANA ÇOK

  • #2
    TURKUAZ-E - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Nisan.2009
    Nereden
    BURSA
    Mesajlar
    3,548
    @TURKUAZ-E







    çok doğru bir şekilde ele alınmış bir konu ve doğru tespitlerde bulunulmuş hocam,teşekkürler
    Benim sana verebileceğim
    çok şey yok aslında...
    çay var içersen
    ben var seversen
    yol var gidersen...





    ...ßen ßeni ßırakırsam
    Sen ßeni ßırakma YARAB...
    ♥ ♥ ♥ ♥

  • #3
    DarkMagic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Ağustos.2010
    Mesajlar
    3,636
    @DarkMagic







    Kısmen doğru diyeceğim.Yazının tamamını okudum.Şu var ki;

    Eğilimler bireylere küçük yaşlarda aşılandığı için ilerleyen dönemlerde ne kadar değişiklik gösterse bile bu köklü bir değişim olması çok zor.Dolayısıyla yetiştirilme tarzları,toplumun etkisi gelişim sürecinde çok etkili.Doğmatik yapılanmaları araştırma şansları yok çünkü bir bebeğe fikrini sormak imkanınız,yaşadıklarından ne düşünüyorsun demek gibi bir çalışma yapamıyorsunuz.Sadece hormonlara verilen tepkileri değerlendirebilirsiniz.Bu da sizi evrim teorisine kadar götürür.

    Kadınların yada erkeklerin bireysel davranışlarının özüne inilirse “Nasıl bir insan olmak isterdiniz?” sorusuna; yukardaki cevapları almanız bence yanlış.Çünkü cevaplar sizde olmayan özellikleri istediğiniz anlamına gelmiyor.Kaldı ki sosyallik bu durumda ön plana çıkıyor.Araştırmayı yapan grup kültürden ziyade eğitim seviyesini belirtmeliydi diye düşünüyorum.Bu konunun bir anda ağaç misali dallara ayrılacağını düşünmemek imkansız.

    Cinsellik konusu bireyin yemek,nefes almak gibi vazgeçilmez bir olgusu.Ülkemizden küçük bir örnek;
    Bir erkek çocuğu çamurda oynarken çamuru ağzına sokmadıktan sonra içinde yuvarlanmasına dahi müsade edilir.Ama bir kız çocuğu bunu yaparken eteğinin açılmamasına özen göstermelidir.Buna siz müsade etseniz dahi dış bakışların bir anda kızınıza odaklanması sizi rahatsız edecektir.Yani konu sadece sizin elinizde değil.Bu yüzden ülkelere göre değişiklik arzeden bir konu çokta detaya inmek istemiyorum ki rahatsız olan arkadaşlarımız olmasın.

    Doğan Cüceloğlu çocuğun eğitimine şöyle bir örnek verir.Çocuğunuz dışarı çıkmak isterse ona izin verin.Fakat ceketini kapıya astığınızı ve üşümesi durumunda gelip giymesini tembih edin.Bunu giymeden dışarı çıkamazsın sözcüğünü kullanmayın.Bireye kendi kararlarını almada yardımcı olun onun yerine siz karar vermeyin! Çok beğendiğim bir örnek.Bu ve buna benzer davranışlar ilerde sizi çekingen başkasının fikirlerine ihtiyacı olan biri kimliğinden kurtaracaktır.Bu yüzden araştırmalar yapılırken önce aileler ardından bireyler incelenirse daha sağlam sonuçlar çıkacağı düşüncesindeyim.

    Yine çok konuştum Teşekkürler

    Bazen birisine güveneceğim zaman, Geçmişteki hayal kırıklıklarım ensemden tutar ve kulağıma fısıldar;
    "Ne Çabuk Unuttun''

  • #4
    Cihan ÇAĞLAYAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Nisan.2009
    Nereden
    Şanlıurfa
    Mesajlar
    5,536
    @Cihan ÇAĞLAYAN







    Alıntı Alıntı
    Çocuğunuz dışarı çıkmak isterse ona izin verin
    ben hiç cesaret edemedim .. hiçde edemiyeceğim gibime geliyor..
    * Tuttum, taa içime oturttum seni...

  • YORUM BIRAKMAK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ !

    ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA

    Benzer Konular

    1. 1 Tane Kadin 1 Tanede Erkek Yöresel Kiyafeti
      Konu Sahibi kübra17 Forum ETKİNLİK İSTEKLERİNİZ
      Cevap: 4
      Son Mesaj : 07.Aralık.2010, 01:03
    2. KADIN VE ERKEK ARASINDAKİ İLETİŞİM
      Konu Sahibi d kara Forum ŞİİRLER-YAZILAR
      Cevap: 0
      Son Mesaj : 06.Eylül.2010, 12:04
    3. ERKEK VE KADIN NASIL MUTLU OLUR?
      Konu Sahibi r@m@z@n Forum SERBEST KÜRSÜ
      Cevap: 8
      Son Mesaj : 24.Ağustos.2010, 18:10
    4. Cevap: 5
      Son Mesaj : 15.Ağustos.2010, 12:03
    5. Kadin-Erkek İlişkisinin Sırları
      Konu Sahibi ichiil Forum KADINCA
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 01.Ağustos.2010, 19:19

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •  

    Giriş

    Facebook ile Baglan Giriş