‘’UMUT’’ HİSSETTİĞİN YERDEYİM
Yeni bir şehir, yeni arkadaşlar, yeni bir çevre… İşin gerçekten de zordu ama aşılmaz değildi…
Seninle ilk tanıştığımız gün endişeli ve korku dolu gözlerle baktın bana…
Kim bilir aklından neler geçiyordu… Ben kimdim senin için. Kocaman bir soru işareti işte.
Konuşurken gözlerin yere bakardı, ellerini titreyerek sıkıca tutardın… Bir hayli utangaçtın… Çok heyecanlı olurdun.
Hayal dünyan çok genişti, neler düşünür neler anlatırdın bana...
İçine tatlı anlarımızı sığdırdığımız anılarımız oldu.
Zamanla birbirimizi sevdik, zamanı birlikte paylaşmayı öğrendik; eğlendik, mutlu olduk, yeri geldi üzüldük, kırıldık, ağladık… Hep mutlu sonla biten tartışmalarımız da oldu... Ne güzel şeymiş anlaşabilmek…
Hem düşüncelerle hem yüreğimizle anlaştık biz…
Hatırlıyorum da bir gün seninle bir konuda tartıştık o gün tatlıya bağlayamadık ama birbirimize düşünmek için bir günlük süre verdik, ertesi gün yine aynı tablo… Senin üzgünüm diye başlayan sözlerin, benim unuttum dediğim sözlerim… Yine sarılmalar ve yeniden arkadaşlarınla birlikte geçireceğimiz yeni bir gün…
Mevsimler şeridinden geçen günleri hesaplardık, zaman daraldıkça yüzünüzün asılışı… Ve hepinizin ağzından aynı söz… OLAMAZZZZ… Keşke hiç tatil olmasa…
Yalnızlığından yakınırdın hep, geceleri korktuğundan, korkunu yenmen için sana güzel şeyler anlatırdım, komik olan şeyler, gülerdin ve hemen rahatlardın… Benimde senin gibi yalnız olduğumu geceleri tahta gıcırdadığı zaman evde biri var mı diye ne kadar korktuğumu bilmezdin. Bende korkardım aynı sen gibi… Resimlerinde de yansıtırdın yalnızlığını… Birkaç fırça darbesiyle oradaki yalnızlığı yok edebilirdik belki, ama yüreğimizdeki yalnızlık nasıl yok edilecekti derdim…
Bugün çok iyi anladım, tatil olmadan önce ben hiç yalnız değilmişim ki… Ne zaman yüreğim acısa gözlerinize bakardım ve her şey silinirdi, yüreğim dinlenirdi... Benim dünyamda kocaman kanatları olan meleklerim var, gözlerinin içi gülen, yüreği de kocaman olan… Sen ve arkadaşların benim küçük bedenli kocaman yürekli meleklerimsiniz…
Neler neler paylaştık, anlatsam sayfalar dolusu olur… O yüzden son günümüze geliyorum… Karne gününe…
Anılarımıza fotoğraflarımızı ekleyip dışarı çıktık… Karnelerinizi aldınız, sevinçten ziyade hüzün gördüm gözlerinizde… En çok da sende… Bir an da aramıza buzdan bir duvar örüldü, okula ilk geldiğin günden daha fazla eğildi başın öne, dudakların büzüldü, arkanı döndün... ‘’Umut’’ dedim yan yan baktın… Sarılmayacak mıyız dedim. Gözlerime bakıp yanıma yaklaştın… Öylece duruyordun, ben sarıldım sen hiç sarılmadın. ‘’Küs müyüz neden sarılmıyorsun. Bugün son günümüz, böyle mi ayrılacağız.’’ Dedim… Zorlanarak biraz sarıldın. Şaşırdım… Diğer arkadaşların tekrar tekrar sarıldı.
Sen çok durgundun gözümden kaçmadı… Okul bitti diye üzüldüğünü düşündüm o an…
Bugün öğrendim ki benimle yürüdüğün yol ve birlikte geçirdiğimiz zamanlar bittiği için çok üzülmüşsün... O gün orda yüreğini bırakıp ikinci bir yalnızlığı yanına alıp gitmişsin… Bana küstüğün için sarılmadığını, sarılırsan bırakamayacağını söylemişsin. Benim de herkes gibi seni bırakacağımı, başka bir şehre gidip seni unutacağımı düşünmüşsün… Ve çok ağlamışsın… Öğretmenimi çok seviyorum, o giderse ben ne yapacağım demişsin… Kuşlar söyledi… Anlattılar bana hissettiklerini… Benimle olan yolun bittiğine üzülmüşsün sanarken ben, sen yüreğinde ne boşluklar oluşturmuşsun bilemedim… Ama yüreğinden dökülenleri topladım meleğim… Hissettiklerin hep benimle olacak.
Bazen insanlar gitmek zorunda kalır, hiç istemeseler de gitmek zorunda kalır.
Ben nereye gidersem gideyim yüreğimde sen hep olacaksın… Yüreğinde yerim var, beni sevdiğin gibi hep seveceğim seni…
Nereden seslenirsen bana ben ordayım… Seni duyarım…
Annenle konuştum bugün Mersin’den döndüğümüzde orda olur mu öğretmenim, onu görebilir miyim diye sormuşsun… Buradayım meleğim, seni bekliyorum… Sarılmaktan da korkma bırakmıyorum seni…
MAVİ ÇOCUK (22.06.2010) (19:51)