DEĞİŞTİRMEYE KALKMA KENDİNDEN BAŞKASINI
Kadın ve erkek karşılaştıklarında bir elektriklenme olur. Başlangıçta her şey çok güzel gider. İki değişik kişilikteki insan ortak yaşam kurmaya çalışır. Ne yazık ki her şey bu safhada başlar.
Biz milletçe birbirimizi eleştirmeyi çok seviyoruz. Üstelik en çok da, sevdiklerimizi eleştiriyoruz. Onların ne kadar beğenmediğimiz davranış ya da özelliği varsa hiç çekinmeden söylüyoruz. Bunu, onları değiştirmek beklentisiyle yapıyoruz. Peki sonuç ne oluyor? Hiçbir şey değişmediği gibi, eleştirdiğiniz kişi size diş bilemeye başlıyor. Sonra da kızıyoruz. "Ne var canım? Bunu senin iyiliğin için yapıyorum. Hiç mi konuşmayalım? Ben de bir şeyler biliyorum herhalde..." Bir de kendinizi sürekli eleştirilen tarafa koyun bakalım neler hissedeceksiniz. Kadın ve erkek ilk kez karşılaştıklarında bir elektriklenme olur. Zaman içinde aralarında karşı konulamaz bir aşk oluşur. İlk birkaç ay son derece güzel geçer. Kadın ve erkek bu muhteşem aşkı evlilikle devam ettirmek ister. Böylece hayat boyu mutlulukları daim olacaktır. Başlangıçta her şey çok güzel gider. Yepyeni bir hayat ve heyecan dolu bir ilişki vardır. İki değişik kişilikteki, değişik zevklerdeki insan bir araya gelmiş, birlikte ortak bir yaşam kurmaya çalışırlar. Ne yazık ki her şey işte bu safhada başlar.
HİÇ KİMSEYİ DEĞİŞTİREMEYİZ
Aynı eve girildiğinde herkes kendi doğrusunu eşine empoze etmeye çalışır. Eğer kabul etmezse, eleştirir. Kendi bildiklerinde ısrar eder. Ve artık o dakikadan itibaren, her iki taraf da aşkı küçültmeye başlar. Bir gün bir bakmışlar, büyük bir sevgiye birbirine bağlı karı koca arasında koskocaman bir boşluk oluşmuş. İletişim kopmuş. Bir gün bir bakmışlar, başbaşa kaldıklarında konuşacak ortak bir konuları kalmamış. Ve bir gün bir bakmışlar, aşk bitmiş. Oysa neye odaklanırsanız, onu büyütürsünüz. Kötü bir ilişki ve doyumsuz hayat istiyorsanız eleştirmeye devam edin. Sakın durmayın. Eğer bunun tersini istiyorsanız, bu yazıya kulak verin. Biz hiç kimseyi değiştiremeyiz. Eleştiremeyiz. Buna hakkımız yok. Değiştirebileceğimiz tek kişi kendimiziz. Ama siz değiştiğinizde, herkesin size olan tavrının da değişmeye başladığını fark edeceksiniz. Ya sizinle birlikte hayatınızdaki kişi de değişecek... Ya da o gidecek, yerine sizin için daha uygun, sizi daha mutlu edecek birisi gelecek. Eşinize âşık olduğunuzda mutlaka çok sevdiğiniz özellikleri vardı. İlk günden başlayarak, birbirinizde beğendiğiniz özellikleri söyleyin. Çekinmeyin. Onun tekrar tekrar duymasına izin verin. Şımarmasından korkmayın. Hiçbir şey olmaz. Tam tersine, kendisinde beğendiğiniz özellikleri daha sık tekrarlamaya başlar. Ama dikkat edin, sakın durup dururken onu pohpohlamaya kalkışmayın. Gözleri çok çirkin birisine "Birtanem, ne hoş gözlerin var," diyemezsiniz. Ama aynı kişinin tenini beğeniyorsanız, bunun farkında olduğunuzu bilsin. Söyleyin. Aşkı büyütürsünüz. Eşiniz size aynı şekilde karşılık vermiyorsa, eleştirmeye devam ediyorsa, muhtemelen size uygun birisi değildir.
MUHTEŞEM BİR GİRDAP
Yıllar önce ABD’de bir tantra eğitimine katılmıştım. Tantra, cinsellik yoluyla Tanrı’ya ulaşmanın yöntemidir. Kadın ile erkeğin, birbirleriyle savaşmak yerine bütünleşerek birleşmesini anlatır. Eğitim baştan sona kolay uygulanabilir değildi belki, ama asla unutamadığım bir bölümünü sizinle paylaşmak isterim. Cinsellik sadece bedensel bir birleşmeden ibaret değildir. Aşk ve sevgiyle birleşildiğinde, aynı zamanda duygusal, zihinsel ve ruhsal olarak da doyuma ulaşılabilir. Bu doyuma ulaşmak ve zirveye çıkabilmek için kadın ver erkek birbirlerinin önünde çırılçıplak kalırlar. Birbirlerinin gözlerine bakarlar. Kucak kucağa otururlar ve birbirlerinde çok beğendikleri özellikleri saymaya başlarlar. Erkek bir tane... Sonra kadın bir tane... Sonra erkek yine bir tane... Ve bu böyle sürüp gider. Bu öyle büyük bir afrodizyaktır ki... Kadınla erkeği muhteşem bir girdabın içine sokar. Artık hem her iki taraf da birbirini daha çok arzular, hem de iyi taraflarını daha çok göstermeye başlar. Neye odaklanırsanız onu büyütürsünüz. Sadece âşık olduğunuz kişiyi değil, çocuğunuzu da eleştirmeden yetiştirin. Onu özgüven sahibi yaparsınız. Hırsla ve korkuyla değil, mutluluk ve sevgiyle başarıya ulaşmasını sağlarsınız. Ve onunla gerçek bir sevgi bağı kurarsınız.
Yazan : Seda Diker
Kaynak : www.sabah.com.tr