İletişim


Ama bana bunu böyle anlatmamıştın ki. - Başka nasıl anlatmam gerekir, dosdoğru söylüyorum işte. - Ama ben böyle anlamamıştım, sandım ki... - Senin sandıkların değil benim anlattıklarım doğru olan - Peki, şimdi ne olacak? - Senin sorunun, eğer beni düzgünce dinleseydin... ……………………………………… Hemen hemen bütün insanlar günlük yaşantısında ortak yaşam alanlarını paylaştığı kimselerle yukarıdakine benzer diyaloglar kurar ve doğru iletişim kuramamaktan kaynaklanan sıkıntılar yaşarlar. İletişim kurmak için yeterli çabayı göstermeyen insanların çok daha sıklıkla karşılaştığı bir durumdur bu. Anlatamamak ya da yanlış anlaşılmış olmak hayatımızda kimi zaman ne büyük zararlar oluşturur bilirsiniz. Bu, herkesin tecrübe ede geldiği bir durumdur. O halde doğru iletişim kurmanın yollarını doğru biçimde öğrenmek gerekir. İletişim bazen ikili diyaloglarla ilgili bir durum değildir, hatta iletişim çoğunlukla “konuşmak” ile ilgili bir durum da değildir. İletişimi anlatmak, anlamak ve geri bildirim almak sürecinin hepsine denir. O halde doğru iletişim önce doğru ifade etmekle başlar, doğru ifade edilen şeyin doğru anlaşılması beklenir, doğru anlaşıldığı düşünülen durum ile ilgili tepki (geri bildirim) alınır ve iletişim diyagramı böylece tamamlanmış olur. İletişimin algıya dayalı olduğunu asla unutmayın Dünyadaki herkes ayrı bir algılama biçimine sahiptir. Aynı şeyi ifade ettiğini sandığımız basit nesne isimleri bile her kişi veya durum için ayrı bir anlam içerebilir. Sizin için ferahlatıcı bir cümle bir başkası için sıkıntı anlamını taşıyabilir; sizin için lezzet ifade eden bir nesne bir başkası için kasılmak duygusunu tetikleyebilir; aklınıza geldiğinde sizin mutlu olduğunuz bir durum bir başkası için hüzün anlamını içerebilir. Herkesin dünya ile algılama biçimini oluşturan geçmiş deneyimleri farklıdır. Geçmişteki deneyimlerimiz nesnelerin, durumların ve duyguların bizim için anlamlarını farklılaştırmaktadır. Doğru iletişim kurmanın en önemli kısmı muhatabınızın ne anlattığını ve anlattığınızdan ne anladığını anlayabilmektir. Bunun için iletişim halinde olduğunuz insanların dünya modellerini iyi öğrenmemiz gerekir. Onların zihinsel değerlendirme süreçlerinin farkında olursak “anlaşmak” daha kolay bir hale gelecektir. “Algılama biçimi” ve “dünya modelini” oluşturan belki de en önemli etki duyusal algılama biçimidir. Duyusal algılama biçimi her insan için farklılıklar gösterebilir, kişilerin yaşam ve kişilikleri için de belirleyici olabilir. Görsel, İşitsel, Dokunsal (Kinestetik) Algılama Kadınların evlerini düzenli tutmaktaki aşırı gayretleri, eşleri ile çoğu zaman iletişim problemleri oluşturmaktadır. Bu konuda konuştuğum birçok ev hanımı; - “Onu (eşimi) anlamıyorum, evin içerisi karma karışık bir haldeyken bile rahatça uzanıp televizyon seyredebiliyor. Oysa ortalık o kadar kötü görünüyor ki” diye ifade ediyor durumu, eşi de buna çoğunlukla; -“Bazen o kadar yorgun oluyorum ki, tam uzanıp rahatça dinleneceğim zaman eşimin sadece kırlentler doğru durmuyor diye çıkardığı şamatayı hiç anlayamıyorum” diye karşılık veriyor. Yukarıdaki diyalogun da size tanıdık geldiğinden eminim. Farklı versiyonlarını her gün yaşıyoruz; evde, işte, okulda, hayatın birçok alanında. Şimdi yukarıda koyu yazılmış cümlelerden kişiler arası diyalogdaki duyusal farklılıkların nasıl bir iletişimsizliğe sebebiyet verdiğini anlamaya çalışalım. Öncelikle eşlerin “anlamıyorum” ile ifade ettikleri durumun bir iletişim problemine işaret ettiği muhakkaktır. Eşlerden birisi düzensizlikten bahsederken “karma karışık” (görsel) bir evin kötü olduğundan ve bunun rahatsızlık vermesi gerektiğinden bahsediyor, oysa diğer eşin görüntü ile ilgili bir problemi olmadığını onun “rahatça uzanmak” (dokunsal) ve yorgunluğunu gidermek ihtiyacı içinde olduğunu anlamak hiç de zor değil. Kişilerden birisi durumun nasıl göründüğü ile ilgilenirken öteki rahatlatıcılığını daha dikkate değer buluyor ve böylece “şamata” (işitsel) başlıyor. Herkes içinde bulunduğu durumunu farklı duyusal kanalı ile algılamaya başlayınca haliyle durumun anlamı da farklılaşmaya başlayacaktır. Aynı ortamda bulunduğunuz kişilerden bazıları içinde bulunduğunuz ortamın güzel göründüğünden, diğer bazıları ferahlığından ve rahatlığından bir başka grup da sessizliğinden bahsederek tarif eder aynı mekânı. Herkesin duyusal kanallarını kullanma biçimi ve sırası farklı farklıdır ve duyusal kanallarımızı kullanma biçimi ve sıramız bizim kişilik ve dünya modelimiz için de belirleyicidir. Eğer iletişim kurmak durumunda olduğunuz kişinin etkin duyusal sisteminin farkında olarak konuşursanız sunduğunuz telkinler karşınızdaki kişiye tam olarak hitap edecek böylece doğru geri bildirim almanız daha kolay bir hale gelecektir. Yukarıdaki ev hanımını ele alalım, eğer problemi görüntü kirliği ile ifade etmek yerine evdeki rahatın bozulması olarak ifade edebilecek bir cümle ile ifade edebilse “dokunsal ” temsilini kullanan eşi onu daha dikkatle ve anlayarak dinleyecektir. Öyleyse önce duyusal yapılarla ilgili temsilleri daha iyi öğrenmemiz gerekir. Görsel Duyusal Temsil Yapısı Görsel temsilini daha sık kullanan insanlar genellikle durumun veya şeyin nasıl göründüğü ile ilgilenirler. Cümle kurarken önce ifade ettikleri şeylerin görüntülerinden bahsetmeyi tercih ederler ve dinlerken de zihinsel kurgulama esnasında daha çok zihinsel görüntüler ön plana çıkar. Görsel temsilini etkin kullanan insanlar genelde dik otururlar ve ciğerlerinin üst kısımlarından nefes alırlar. Düzenlilik, temizlik ve uyumlu giyinmek önemli özelliklerindendir görsel kişilerin. Aşırı görsel kişiler sözlü talimatları kolaylıkla unutabilirler. Dokunsal (Kinestetik) Temsil Yapısı Dokunsallığı sadece bedensel temas olarak anlamamak gerekir. Koklamak, tatmak, hissetmek durumlarının her üçü de bu temsil yapısının içeriğini oluştururlar. Dokunsal temsilini aktif kullanan insanlar çoğunlukla durumun nasıl hissettirdiği ile ilgilenirler. Bazen aşırı hareketli olmaları mümkündür, ciğerlerinin alt kısmından nefes alıp verirler. Bedenlerini çok aktif kullandıklarından zihinlerini de aktif ve hızlı kullanabilirler. İletişim kurarken dokunmayı ve yakın durmayı tercih ederler. İşitsel Temsil Yapısı Bu temsil yapısındaki insanlar zihinsel süreçlerini seslerle yönetirler. Durumları ve duyguları zihinlerinde ses olarak kaydederler. İşitsel temsilin farklı bir versiyonu olan “İşitsel Dijital” temsil yapısı da genelde iç sesleri ile konuşan insanların duyusal temsili için kullanılır. Bu tür insanlarda iç seslerinin karar vermede etkisi büyüktür. Onları çoğunlukla kendi kendileri ile sessizce konuşurken yakalamanız mümkün olur. Ciğerlerinin orta kısmından nefes alıp verirler ve genellikle sakin ve uyumlu kişilik yapısı gösterirler. Duyusal temsillerle ilgili açıklamaları okurken eminim birçok kişi kendi temsili ile ilgili karar vermekte güçlük çekecektir. Çünkü her temsil sisteminde açıklanan durum ve özelliklere hepimiz sahibiz. Ama bu üç duyusal temsil yapısından birisini diğerlerine göre daha sık ve daha etkin kullanırız. Bu da bizim dünya modelimiz için belirleyici olabilir. Karşınızdaki kişilerin dünya modeline saygı gösterin İletişim ile ilgili bu ilk yazımızda insanların dünya modellerini belirleyen algılama biçimlerinin tespiti ile ilgili bazı durumlardan bahsettik. Fark ettiğiniz üzere herkes ayrı bir anlama, algılama ve değerlendirme biçimine sahiptir. İnsanın ve dünyanın yaratılış biçimi insanları durumlara, mekânlara ve zamanlara göre ayrı bir algılama biçimine yöneltmektedir. Bunun farkında olmak ve her insanın algılama modeline saygı göstermek (kabul edip doğru saymak değil) iletişimin kalitesini artırmak için en önemli yollardan diğer bir tanesidir


.ALINTIDIR.