İLETİŞİM BİZ ve YAŞAM...

Konuş ki; kim olduğunu söyleyeyim… ( Sokrates)

Sıklıkla, “Ben kimim? Neyim? Amacım nedir? Neden yanlış anlaşıldım? Yine bana kötü davrandı? Hep böyle oluyor, beni anlamıyor.” gibi soruları ya kendimize sorarız, ya da başkalarından duyarız. Hatta “her şey dilimin belası”, “başıma ne geldiyse dilimden geldi.” dediğimiz anlarımız da olur... Kendimizi ifade etmede veya bir başkasını anlamada güçlük çektiğimiz durumları böyle dile getiririz. Çoğu zaman da bu durumun nedenlerini bulmaya çalışıp dururuz.

Yapılan araştırmalarda yaşanan yaygın olan iletişim güçlüklerinin; bireylerin duygu ve düşüncelerini açıkça söyleyememe veya olumsuz şekilde söyleme, rahat konuşamama, yaş ve sosyal statü farklılıkları nedeniyle sorun yaşama, bir arkadaş grubuna girememe, karşıt cinsle ilişkide zorluk çekme gibi kendini ifadede güçlük olarak görülmektedir. Tabii bütün bunlar kişilik özellikleri ile ilişkilidir. Çekingen, saldırgan gibi kişilik özellikleri, iletişimin, dolayısıyla yaşamının kalitesini olumlu veya olumsuz bir şekilde etkiler. Örneğin; bireyin girişkenlik düzeyinin yüksek olmasının stres durumlarıyla baş etmeyi kolaylaştırdığı ve ruh sağlığını koruduğu araştırmalarla tespit edilmiştir. Genellikle bu iletişim güçlüklerini yaşayan kişiler yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle kendilerini anlaşılmamış, yalnız ve yetersiz hissederler.

Başarılı iletişim kuranların kişilik özelliklerinde, kendilerine güven ve “olgun” tutumlar gözlenmektedir. Yani, kendisiyle ve çevresiyle barışık, daha iyi insan ilişkileri kurabilmek bireyin “duygusal olgunluk” düzeyine bağlıdır da denebilir... Coleman; duygusal olgunluk kavramı yerine, “bireyin kendi duygularının farkında olması” kavramını kullanmıştır. Kendinin farkında olma ve ertelenmiş haz durumlarını kullanış biçimi de, yaşam başarısını belirler diyerek bu özelliği “duygusal zekâ” olarak tanımlamıştır.

Bireyin olumsuz ya da olumlu duygularını uygun yerde uygun biçimde ifade edebilmesi, kendi haklarını savunabilmesi, kendisine ters gelen istekleri uygun biçimde geri çevirebilmesi, gerektiğinde başkalarından yardım isteyebilmesinin olağan bir şekilde yaşanması sorunsuz bir ortamı oluşturur… Bu da, bireyin ve ilişkide olduğu kişilerin daha huzurlu bir yaşam sürdürmelerini sağlar. Bu tür ilişkiler, kişiler arasında güven ortamını da beraberinde getirir.

Bazen kullanılan iletişim biçimleri, ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Bu durumda olumsuzluklara ve çıkan sorunlara çözüm üretmek gerekir. Birey farkındalığını arttırarak meydana gelen sorunun nedenlerini, ilişkideki sorumluluğunu yordayabilir. Bazen bu farkındalığı kendi başına, bazen de profesyonel bir destek alarak kazanabilir. Ne şekilde çözüm gerekiyorsa onu gerçekleştirmek, hayatı daha keyifli ve daha üretken yaşamayı da getireceği aşikâr gözüküyor. Çünkü ilişkilerimizi doğrudan etkileyen iletişim biçimimiz güvenli yaşamı da beraberinde getiriyor.

Dr. Ayla DÖNMEZ

Klinik Psikolog


.ALINTIDIR.