Liderliğin Üç Yeni Adımı
İnsan önce kendini inşa etmeli. Çok az insan, kendini inşa etmesi gerektiğinin farkında. Birçoğumuz çocukluktan itibaren bir tür ne anlama geldiğini bilmediğimiz koşuşturma içinde bir anda kendimizi yetişkin buluyoruz.
Ne derslerin anlamını, ne kursların, ne hobilerin, ne tatillerin anlamını ve işlevini çözemeden büyüyüp gidiyoruz. Anne-babalar çocuklarına nasıl disiplin kazandırırız sorusuyla uğraşmak yerine, kimden özel ders aldırırız sorusuyla uğraşırken yıllar geçiveriyor. Böyle olunca da ne yapacağını bilmeyen, ne yapacağını bulsa onu başaracak disiplin ve kararlılığa sahip olmayan bir bireye dönüşüp çıkıyoruz. Bir bina yapımında kullanılacak inşaat malzemeleri hayal edin. İnşaat malzemeleri, bir arsaya yığılmış olsun. Bu inşaat malzemeleri, kendi kendilerine bir binaya dönüşür mü? Yıllar geçse de dönüşmez. Bu inşaat malzemelerinin bir kısmı oradan geçenler tarafından sahipsiz görünürse çalınır. Bir kısmı da yağmurdan paslanır; bir kısmı da rüzgârla savrulur gider. İşte, kendini inşa etmeye çalışmayan insanın da zamanı ve yetenekleri, tıpkı başıboş bırakılmış inşaat malzemeleri gibi televizyon, diziler, kötü alışkanlıklar, kötü zaman kullanımı tarafından alınır, çalınır gider. İnsan, kendini nasıl inşa eder? Geçireceği tecrübeleri, okuyacağı kitapları, arkadaşlık yapacağı insanları, gezeceği yerleri, gideceği okulları, kursları seçerek inşa eder. Kendini inşa edecek kadar şanslı olanların bir sorumluluğu da, başkalarının kendini inşa etmesine fırsat vermek için eylem içinde olmasıdır. Biyografisini hazırladığım Türkiye’nin gizli hazinesi Hasan Balcı, kendini inşa etmek ile kalmamış, gençlik yıllarından itibaren birçok insanın kendini inşa etmesine yardım etmiştir. Bu yazıyı biraz da onun yaşam öyküsünü incelerken gözlemlediklerim üzerine oluşturuyorum. Kendini inşa etme sürecinin en önemli parçalarından biri de kişinin, bu süreç içinde gerçekleştirdiği denemeler sayesinde ne yapacağını bulmasıdır.
Liderliğin birinci adımı insanın kendini inşa etmesi ise ikinci adımı ekibi kurmaktır. Ekip kurmak, spor ya da iş dünyasına ait bir deyim gibi görünse de, ekip arkadaşlardan kurulur. Arkadaş seçiminde de tamamen rastlantılara dayalı bir süreç yaşıyoruz. Daha önce yazmış ve söylemişimdir. Okulda ilk gün kiminle yan yana oturursanız onunla arkadaş olursunuz. İnsan, zamanla arkadaşına benzer. Öyleyse yapmamız gereken şey, benzemeye değecek nitelikte arkadaşlar seçmektir. İnsan, kendinden farklı ve üstün nitelikleri olan arkadaşlar seçmelidir. Tarih ya da müzik konusunda sizden daha bilgili biri, arkadaşlık etmek için doğru seçimdir. Ticarette ya da iş yaşamında sizden daha başarılı biri arkadaşlık etmek için doğru seçimdir. Okulda derece yapan bir öğrenci arkadaşlık etmek için doğru seçimdir. Bununla birlikte bu saydığım insanlarla tesadüfen yan yana oturmadıysanız bu insanlarla arkadaşlık yapmak için gayret içine girmeniz gerekir. Çevrenizde yetenekli ve problem çözen insanlar varsa, ileride lider pozisyona girdiğinizde bu insanları ekip yaparsınız. Sıradan insanlarla arkadaş olan biri, gelecekte lider pozisyonu yakalasa da eski arkadaş çevresinden iş bitirici bir ekip kuramaz.
Üçüncü adım, bir vizyon hayaline sahip olmaktır. Hayal, bir enformasyon, bir deneme ile kurulur. Bazen vizyon, liderin kişisel deneyimlerinin içinden sıyrılıp gelirken bazen de bu nitelikli ve becerikli arkadaş kitlesiyle girilen etkileşim içinden gelir. Başkemancı, orkestrada olasılıkla orkestra şefinden daha iyi keman çalar ve onun için orkestranın içindedir. Ancak orkestra şefi kendinden farklı alanlarda olanları orkestra edebildiği için şef olmuştur. Lider de kendisinden yetenekli insanlarla yaptığı etkileşimle ne yapacağına karar verebilir. Diğer bir deyişle vizyon hayali, her zaman liderden gelmez; etkileşimde olduğu yetenekli insanlardan da gelebilir.
Melih ARAT
-alıntıdır.-