MÜLAKAT TUZAKLARI ÇEŞİT ÇEŞİT
"Fazla kalifiye olmak"
Soru: Bu görev için fazla kalifiye değil misiniz sizce?
Özellikle iş bulmanın zor olduğu şu günlerde, böyle bir durumla karşılaşma riskiniz yüksek. Eğer işe acil ihtiyacınız olduğu için bir göreve talip oluyorsanız, kendinizi ve mülakatı yürüten şirket görevlisini aldatmaya kalkmayın; görevin tam size göre olduğu, böyle bir görevin hayaliyle yaşadığınız filan gibi gerekçeler bulmayın.
Bu görev için fazla kalifiye olduğunuzu kabul edin; işi aldıktan sonra, kalifikasyonunuza uygun daha iyi bir işe geçmek için çalışmaya kararlı olun.
Muhatabınızı da, "Şimdilik böyle bir görevi kabul edebilirim. Ama şirkette ileriye dönük ne imkanlar var, bana biraz bilgi verebilir misiniz" diye yanınıza çekmeye çalışın. İşe alım görevlisi - oyunu dürüst oynaması kaydıyla-düşük maaşla çalışacak fazla kalifiye bir elemana hayır demeyecektir.
İnternetteki imajınız
Soru: Sosyal paylaşım sitelerindeki fotoğraflarınız hakkında ne düşünmem gerek?
İşe alımcılar artık internette adayların adını arıyor, haklarında çıkmış yazıları okuyor, sosyal paylaşım sitelerinde gezinip "imajınız hakkında" bilgi topluyorlar. Eğer internet imajınızı böyle bir olasılığı göz önünde bulundurarak kolladıysanız, mesele yok. Ama özel zevkleriniz ve özel hayattaki (farklı) kişiliğiniz (hele hele uçukluğunuz kaçıklığınız) internete yansıyorsa dikkat. Bunu mülakat sırasında bir avantaja çevirmeye çalışın. "Profesyonellik başka, özel hayat başka. Ben iş ortamında kişiliğimin sadece profesyonel yüzünü gösteririm, ama çok farklı, çok renkli yanlarım da vardır" diyebilirsiniz. İnternet imajınız, şirketin imajına zarar vermedikçe, bir işe alımcı için bunun bir sakıncası yoktur.
Ama eğer, şirketin e-imajına ters düşen bir manzara ortaya çıkıyorsa, yapacak pek bir şey yoktur.
Kaderinize razı olun ve, ileriki mülakatları düşünerek, internette temizliğe gidin.
Uyum kabiliyetinizi ölçün
Soru: Bu görev için ne kadar sürede tam anlamıyla hazır olabilirsiniz?
Bu sorunun arkasında yatan, sizin uyum kabiliyetinizdir aslında. Tabii ki kısa sürede hazır olmak, önemli bir artı. Ama bu (yeni bir görevlinin görevle cuk oturduğu) çok az rastlanır bir durumdur. Eğer, kendinize güvendiğinizi göstermek için "Hemen, yarın..." gibi bir cevap verirseniz, bu sizin görevin gerçek zorluklarını kavramadığınızı gösterir. Aksine, bu soru, bu görev için artınızı eksinizi tartmanız ve eksiklerinizi gidermeniz için bir fırsat olmalı.
Uyum zorlukları teknik olabilir (yeni bir yazılımı öğrenmek mesela), organizasyonla ilgili (şirket içi prosesleri öğrenmek) yahut insan unsuru ile ilgili (bir ekibe entegre olmak) olabilir. İşe alımcının sizden beklediği, doğru ve serinkanlı bir bilanço.
En iyi hatıranız
Soru: En çok övündüğünüz çalışmanız, başarınız nedir?
Bu soru, olumlu yönlerinizden bahsetmeniz için size verilmiş bir fırsat. Cevabınızı iyi seçin. Bunun illa başvurduğunuz görevle ilgili, hatta mesleki olması gerekmez. Özel hayatınızla, daha da iyisi bir sosyal sorumluluk projesiyle ilgili olabilir. Çok eskilere gitmeyin. (İlkokuldaki sunumunuzu, yahut askerlikteki bir marifetinizi anlatmayın.) Tabii "sizin" başarınız söz konusu olmalı. Bir başarıya seyirci kalmış olmanız yeterli değil.
Burada sunum çok önemli. Fazla uzatmadan, başarınızı ne abartıp ne fazla alçak gönüllülük yapmadan, tutarlı, dinlemesi keyifli bir sunum olmalı. Ana fikri (başarınızın can alıcı unsurunu) bir iki farklı açıdan tekrarlarsanız, mülakatçının aklında kalması olasılığı artar.
Biraz da mizah
Soru: Beni güldürebilir misiniz?
Öyle sorular vardır ki, asıl amaç, adayın beklemediği bir durum karşısındaki tepkisini ölçmektir. Bakalım bocalayacak mı? Yanlış bir hareket yapacak mı? Abuk sabuk bir soru da olabilir. ("Bunun konuyla ne alakası var?" diye sinirlenir, mülakatı kesmeye kalkarsanız, tuzağa düşmüş olursunuz.)
"Beni güldürebilir misiniz?" yahut "Bana bir fıkra anlatabilir misiniz?" gibi sorular, bunların en masumları. Unutmayın ki, önemli olan karşınızdakini gerçekten güldürmeniz değil, böyle "aykırı" bir soruya verdiğiniz serinkanlı tepki. Tabii anlatacak (uygun) bir anekdotunuz, fıkranız da varsa, ne álá. Ama sonunda, muhatabınız gülmezse, bozulmayın. Siz (onun yerine gülmeye kalkmadan yahut espiriyi açıklamaya çalışmadan) yüzünüzde hafif bir gülümseme, susup bekleyin.
Birlikten kuvvet doğar
Soru: Ekip çalışmasıyla aranız iyi midir?
Ekip çalışması, 21’inci yüzyıl çalışanının olmazsa olmazı. Bu sorunun tek cevabı var: Evet! Önemli olan arkasını getirmek. Mülakat sırasında her zaman olduğu gibi, bir iddiada bulunduğunuz zaman, bunu ispat edecek bir örnek vermeli, bir tecrübe aktarmalısınız.
Ve açık ve net bir örnek verin. Şöyle bir proje yürüttük. Şöyle bir ekibimiz vardı. Ben şöyle bir görev aldım. Şöyle bir tecrübeydi benim için. Sonuç şöyle oldu. Şöyle zorluklarla karşılaştım. Şöyle aştım.
Yaşadığınız bu tecrübeyi, gidiş gelişlerle, dolambaçlı ve karmaşık bir şekilde değil, açık, akıcı, bir hikaye gibi anlatın. Unutmayın: Mülakatın başarılı olması için, herşeyden evvel, işe alımcının sizi hatırlaması gerekir!
Prestijli bir okul değilse...
Soru: Mezun olduğunuz tanınmış bir okul değil. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?
Bitirdiğiniz okulun adını sanını bilen yok mu? Yapacak bir şey yok. İşe alımcıyı tersleyeceğinize (intihar olur) "Evet, haklısınız pek bilinen bir okul değil. Ben size biraz bilgi vermeye çalışayım. Şu şu alanlarda iyi bir eğitim verdiğini düşünüyorum..." şeklinde olumlu bir havaya bürünebilirsiniz. Ne yapacaksınız? Harvard’dan mezun olanların okullarını tanıtmaya ihtiyacı yok. Sizin var...
Bu okulun (hatta okumadıysanız bu kararın) sizin tercihiniz olduğunu söyleyin. Mesela ekonomik sebeplerle üniversiteye gidemediğinizi, erken yaşta çalışmak zorunda kaldığınızı; yahut hem okuyup hem çalıştığınız için pahalı / prestijli bir okula gidemediğinizi; yahut mezun olduğunuzun okulun şu şu artılarından yararlanmak istediğinizi... gerekçeniz neyse artık.
Doğruysa eğer, mesela bir master yapmayı planladığınızı da ekleyebilirsiniz.
Zamanın kıymetini bilmek
Soru: Dakik bir insan mısınız?
Bu da "Tabii ki" diye kestirip atabilmeniz gereken bir soru. Ama mülakat randevunuza geç geldiyseniz bu şansınızı kaybettiniz demektir. (Bu durumda, gecikmenin tek sebebinin sizin organizasyon özürünüz olmadığını göstermek için, gecikmenize iyi bir mazeret bulmanız da gerekir, unutmayın!)
Eğer randevuya tam zamanında geldiyseniz, bu soruya "Tabii" diye cevap verin ve başvurduğunuz görevde dakikliğin öneminin bilincinde olduğunuzu da vurgulayın. Bu sözlerinizin altını doldurmak için da, zamanınızı nasıl düzenlediğinizi kısaca anlatabilirsiniz. Eğer mülakatçı randevuya geç kaldıysa, bunu vurgulananız pek akıllıca olmaz, unutmayın!
Karşınızdakinin güler yüzüne kanmayın
Soru: CV’niz gerçekten ilginç. Bize neler katabileceğinizi anlatır mısınız bana?
Karşınızda güler yüzlü, keyifli, şakalar yapan bir mülakatçı var. "Tamam, bu işi kaptım" diye geçiriyorsunuz aklınızdan. Bu doğru da olabilir ama, (gergin görünmeden) tedbiri ve profesyonelliği sonuna kadar elden bırakmayın. Mülakat, profesyonel bir görüşmedir, kahve sohbeti değil.
Adayları rahatlatmak, kendilerini koyuverip (rol yapmaktan vazgeçip) kendileri gibi olmalarını sağlamak için, zaaflarını ortaya çıkarmak (hatta neşeli ortamda itiraf ettirmek için) mülakatçıların sık kullandığı bir taktiktir bu. O kadar.
Böyle neşeli ve rahat bir mülakatın, özünde, antipatik ve sizi sıkıştırmaya çalışan bir işe alımcıyla yapılan bir görüşmeden bir farkı yoktur.
Otokritik tehlikeli bir iştir
Soru: Siz benim yerimde olsaydınız, bu mülakatın sonunda kendinizi işe alır mıydınız?
Dedik ya, mülakat bitene, binadan ayrılana kadar kontrolü elden bırakmayın. Dikkatinizi dağıtmayın. Tam mülakat bitti, rahatladım derken gelebilecek böyle bir soru sizi zor durumda bırakabilir. Unutmayın, bu soru mülakatın kötü gittiği anlamına gelmez. Uzmanlar görüşme sırasında konuştuklarınızın çok kısa bir özetini yapın ama kendinizi kaptırıp, mülakatçıya malzeme vermeyin, diyorlar. İyi bir taktik, mülakat sırasında (karşınızdakinin de fark ettiğini bildiğiniz) bir kusurunuzun (mesela utangaçlığınızın yahut asabiliğinizin) altını çizmek, görüşme sırasında bunu aşmayı zor da olsa başardığınızı söylemek olabilir.
Son olarak, konuşmaya noktayı koymak için, artılarınızı kısaca özetleyin ve bu sebeple, söz konusu göreve uygun olduğunuzu düşündüğünüzü söyleyin.
Kaynak : www.yenibiris.com