KOZA Yayın Dağıtım AŞ’den bir ilk daha… Mart 2011 tarihiyle yazın dünyamıza yeni bir konuk daha geldi. Bir bakıma hepimizin de konuğu bu. Çünkü eser, Mustafa Kemal’in Romanı adını taşıyor.
Bu, sadece yenilmez bir lider ile ona inanmış bir ulusun akıllara durgunluk veren öyküsü değil, Mustafa Kemal'i, Mustafa Kemal yapan, başka bir deyişle onu kuşağından farklı ve özel yapan nitelikler, taa çocukluk günlerine inilerek neden-sonuç bağıntısıyla anlatılıyor.
Selahattin Arslan, “En önemli eserim.” Dediği Mustafa Kemal’in Romanı’nı altı yılda tamamladı. Yazar, romanın iki ciltlik ve 936 sayfalık içeriğiyle insan Mustafa Kemal’in yaşamaya pek zaman ayıramadığı çocukluğunu, gençliğini, kırk yaş öncesini ve sonrasını unutulmaz ince, yanık bir Rumeli türküsü gibi okuyucunun yüreğine, belleğine bırakıyor. Her yaştan okuyucuya, yakın tarihimizi kolayca ve zevkle okumanın yolunu açıyor.
Romanı okuyunca bir büyük insana sadece kahraman yönüyle bakmanın ders kitaplarının işi olduğunu anlıyorsunuz. Bir ulusun kahramanı olmaya giden yolun nelerin, ne emeklerin, ne birikimlerin, ne heyecanların ve uğraşların doğal bir sonucu olduğunu öyküleştirmekse romanın işi diyorsunuz.
Romanda, Mustafa Kemal’in yaşamına yorumsuz bir ayna tutulmuş. Ancak bu ayna, o denli ustaca tutulmuş ki çok çetin bir portrenin ilk bakışlarda asla görülemeyecek derinliklerini de yansıtmış okuyucuya. Öyle ki kendinizi 1881’de başlayan 57 yıllık sürecin içinde buluyorsunuz. Artık olayların içinde siz de varsınız.
Bir romanda alışılmışın dışına çıkmak ve bunu yaparken de belgelerin içinde kalmak kolay değil. Oysa Kurtuluş Savaşı’nı yaşayan ve yapan komutanların anılarına, notlarına, günlüklerine inilerek ilk ağızdan, ilginç yorumlar sunuluyor bu yapıtta.
Aynı heyecanı ve coşkuyu romanın anlatımında da görebilirsiniz.