“Bu kitabı kişisel gelişmeyin diye yazdım, toplumsal gelişin. Etrafa da gram katkınız olsun.”
- Ahmet Şerif İzgören
Diğer kitaplarından farklı olarak, yazar bu kitabında girişimcilik, iş kalitesi, dürüstlük, yurt sevgisi ve hoşgörü değerlerini vurgulayarak okuru toplumsal gelişime davet ediyor.
Ahmet Şerif İzgören kapattığımız gözlerimizi açmamızı ve gerçekleri görmemizi sağlayarak, “Nasıl adam olunur? ”, “Ülkeye nasıl daha faydalı olunur? ” gibi sorulara yaşanmış hikâyelerle cevap veriyor.
“Noel Baba yalan Mustafa Amca ise gerçek
Geyikler yerine eşeği var. Eşek de daha gerçek, Mustafa Amca da”
Okurken pelerininizi kendiniz bağlayabildiğiniz sürece gerçek bir süpermen olabileceğinizi göreceksiniz. Ayaklarınızın yere bastığından emin olun. Gerçekten uçabilirsiniz.
* Ülkede işsizlik falan yok, bilgisizlik var. Girişimci ruhumuz yok olmuş durumda. Herkes işini idareten yapıyor.
* Düzeltmeyi başaramayabilirsiniz, ama en azından örnek olursunuz. Küçük Ahmet’i bir ustanın yanına verirler, iş öğrensin diye. Usta deli mi, dahi mi belli değil; devamlı uçmaya çalışan bir adam. Etraftaki tüm ustalar dalga geçerler. Bir gün kanat takıp atlar usta, çırağının gözleri önünde düşer ölür. Ustayı tanımıyorsunuz ama çırağı tanıyorsunuz. Hazarfen Ahmet Çelebi. Siz de bazen başaramayabilirsiniz, ama en azından örnek olursunuz. Bunun adı zaten başarmak.
* Dostlar, rüyalarınız gerçek olsun ister misiniz? E, o zaman, önce bir uyanın.
* Kendini acayip ciddiye alıp işini ciddiye almayan insanlar topluluğu olduk. Keşke ciddiye aldığımız şey kendimiz değil, işimiz olsa.
* Ali Mahmut sormuş:
- Seyfi nereye gidiyorsun?
- Ke… ke… kekemeee o….. okuluna giiidi… yoooorum.
- Yav hiç gitmene gerek yok, şahane kekeliyorsun.
– Ahmet Şerif İZGÖREN
* Göçmen arkadaşlarımızın işi yapma kaliteleri açısından bende ayrı bir yerleri vardır. Çok çalışkandırlar ve işlerini mükemmel yaparlar.
Bulgaristan’da, Yunanistan’da Yugoslavya’da iyi eğitim aldıkları için değil.
Bizde eğitim almadıkları için kurtarmışlar.
* Hukuk denilen şey, kapitalist sistemde, zenginin parasını garibandan koruyan cellattır.
* Yaşlı adamın biri, çölde devesiyle giderken yerde yatan muhtaç birini görür. Su verir, devesine bindirir. Kendisi yürümeyi göze almıştır. O sırada deveye binen adam bir anda deveyi topuklar ve kaçmaya başlar.
Yaşlı adam hırsızın ardından bağarır:
- Oğlum, ne olur kimseye anlatma.
Hırsız şaşkınlıkla durur ve sorar:
- Niye ki?
- Oğlum eğer birileri duyarsa bunu, yarın çölde ihtiyaç içindeki birine kimse yardım etmez.
* Bu ülkedeki suçlarını % 99’unu nüfusun % 1’i, şuçların geri kalan % 1’ini de nüfusun % 99’u işliyor…
* Rüyalarınızın gerçek olduğu yer sizin cennetinizdir.
*Cristoph Grosser’e derler ki “Türkiye’de çalışmak ister misin?” Türkiye hakkında bir şey bilmedikleri için eşiyle birlikte önce bir görmek isterler ülkeyi. Bundan otuz yıl öncesi; gelirler, bir araba kiralarlar. Kapadokya civarında araç arıza yapar. Gece zifiri karanlık. Şehirlerarası bir yol, in cin top oynuyor, yabancı bir ülke. Tek bir ev görüyorlar, çalıyorlar kapıyı. Aile yabancı dil bilmemelerine rağmen durumu anlıyor, bir tavuk yemeği yapıyorlar Alman çifte. Yoksulca bir eve, iki de çocukları var. Sabah Cristoph eşini bahçedeki kümesin başında ağlarken buluyor. Gidiyor yanına. Eşi kümesi gösteriyor, kümeste hiç tavuk yok. Fakir aile, o yoksulluğun içinde tanımadığı Alman çifte kümeslerindeki son tavuğu kesip ikram etmiş…
*”Hocam, İsviçre’de bir kapıyı çaldığınızda kapıyı beş cm açıp, büyük bir güvensizlikle aralıktan bakarlar. Türkiye’de hangi kapıyı çalarsanız çalın sonuna kadar açıyorlar. En büyük fark bu…”
*Temel diyormuş ki “Anlamıyorum, bu kadınlar bu parayı nereye harcıyor? İçki desen yok, kumar desen yok, kadın desen kendileri zaten kadın!”
*Üç tür adam vardır.
Birinci tür, hep başkalarının üzerinden geçinir.
İkinci tür, sırf kendisi için çalışır. (Sistemin yetiştirmeye çalıştığı insan grubu bu.)
Üçüncü tür, kendisi ve ülkesi için çalışır.
En rahatı üçüncü gruptur, çünkü orada rekabet çok azdır.
*Vatanını sevmeyen birinin, kendisini sevmesine imkan yoktur.
Kendini sevmeyenin de mutlu olmasına imkan yoktur.
*Tanıdığınız en ünlü Amerikalı generaller kimlerdir?
…
Eskiler General Patton der.
Benim yaş grubu, çöl ayısı, General Schwarzkopf’u hatırlar.
Şimdikiler General Zaid falan diyebilir. Yanlış.
General Electric ve General Motors.
Tüm savaşı ekonomiye kaydırdılar.
*”Bize özelleştirmeyi öven, pompalayan, bunun önüne engel koyanların tepesine binen ABD’de, Amerikan Silahlı Kuvvetleri’ne herhangi bir ürün satmak istediğinizde şirketinizin % 51’inin Amerikan ortaklığına sahip olması ön koşulu var. Bizde böyle bir kural koy, ortalığı ayağa kaldırırlar. Amerikan büyükelçisi bile bütün meclisi ayağına çağırır. Eskiden ziyarete gidiyorlardı, şimdi milletvekillerini ayaklarına çağırıp fırça atarlar.”
*Geçenlerde televizyonda “Memurlar iş yavaşlatma eylemine girecekler” diye bir haber vardı, şimdikinden daha yavaşı da varmış demek ki. Şu uzay istasyonlarında, yerçekimsiz alanlarda yürüme durumu var ya, herhalde öyle çalışacaklar.
*Ayaklarınızın yere bastığından emin olun. Gerçekten uçabilirsiniz.