Gündelik hayatından monotonluğundan sıkılmış psikiyatrist Luke Rhinehart Manhattan’da eşi ve iki çocuğuyla yaşamaktadır. Hem Batı hem de Doğu felsefelerinin hayatın anlamı alternatiflerinden tatminsizlik yaşayarak basit zar atışlarıyla kendi dinini oluşturarak hayatını sonsuza kadar değiştirir. Rhinehart ve hastaları kısa zaman içinde ebedi kurtuluşlarının tek yolunun her şeyi zarların kararına bırakmak olduğuna inanmaya başlarlar. Luke, seks, madde bağımlılığı ve terapi hakkındaki zar atışlarıyla yeni dinini muhafazakar davranış ve ahlak çöküntüsünün esprili bir birleşimine dönüştürür. O bu düşünceyle kendi yaşantısını ve dünyayı değiştirmeyi amaçlamaktadır..
Amerikan psikoanalitik kültürünün fütursuz bir parodisi ve rahat okunan Zar Adam kitabı eğlenceli, mizahi, şok edici ve altüst edici…
'Hafızalardan silinmeyecek bir kitap. Çok zekice kurgulanmış.'
-Time Out-
'Olağanüstü eğlenceli. Gelecekte hayatınızı değiştirebilecek kışkırtıcı fikirlerle dolu, çok tehlikeli.'
-Forth Star, Telegram-
'Etkileyici bir şekilde yazılmış olağandışı bir roman. Ancak o tehlikeli bir roman olabilir. Okuyucular gözlerinden yaş gelene kadar gülecekler.'
-David Slavitt-
'Çok sayıda eğlenceli öğenin olduğu bir cehennem. Rhinehart bir yazar olarak üstün bir performans sergilemiş.'
-New York Herald-
'Eğlenceli ve iyi yazılmış. Yalnızca ilk 30 sayfası çağdaş nihilizm düşüncesinin zekice bir özeti. Zarla yaşamın belirlenmesinin popüler olacağına kuşku yok.'
-Time-
(Arka Kapaktan)
"Hayat can sıkıntıları okyanusunda vecde gelme adalarıdır ve otuz yaşından sonra kara nadiren görünür. En iyi durumda, aşınmış bir kumsaldan diğerine dolaşıp dururuz ve çok geçmeden üzerine bastığımız bütün kum tanelerini tanır gibi oluruz."
"Bir insanoğlu, bir kişilik, bireyin toplam sınırlarının ve potansiyelinin bütün örneğidir. Onun alışkanlıklarını, mecburiyetlerini ve yönlendirilmiş dürtülerini alırsan onu yok etmiş olursun."
"- ...Karakteri konusunda karar vermek için kendini sınırlayan bir adamın seçtiği yoldur bu. Alışkanlıkları, tutarlılıkları, fazlalıkları -ve bu nedenle can sıkıntısı da- olmayan bir adam insan değildir. Delidir o.
- Pekala, insanın kendini yenme limitlerini kabul etmesi akıl sağlığı mı oluyor yani sence?"
"Birbirimize karşı derin, delice, açıkça nevrotik bir ihtiyaç hissettik; toplumun sosyal olarak kabul edilen çılgınlık türlerinden biriydi bu, yani aşktı."
"Kısacası, bir süre sonra biz de o tipik evli çiftlerden biri haline geldik. Kimseyle paylaşmadığımız mutlu anlarımız, aramızda şakalaşmamız, sıcak cinsel ilişkimiz ve çocuklarımıza beslediğimiz sevgimiz vardı. Ama diğer yanda tecrit edilmiş, sinirli benliklerimiz de duruyordu. Kendi bencil arzularımız evlilikle tatmin olamadı ve yataktaki beraberliğimiz de yok edemedi bunu."
"...insanların çoğu toprak kaplar gibi amaca yönelik olarak şekillendirilir ve ona göre kullanılırlar."
"Sağlıklı bir şüphecilik gerçek dinin gerekli bir parçasıdır."
"Başına kaldırıp yüzüme baktı ve 'Seni nasıl serbest bırakıyorlar, Doktor?' diye sordu. 'Yani masanın arkasında oturup doktorluk yapmayı nasıl beceriyorsun?'
'Ne demek istiyorsun sen?'
'Neden bir yere kapatmıyorlar yani seni?'
Ona baktım ve hafifçe gülümsedim. 'Ben profesyonel bir tıp adamıyım delikanlı,' dedim.
'Bence profesyonel bir delisin sen.' Yine başını birkaç kez sağa sola salladı. 'Psikoterapi yapan bir delisin sen. Zavallı babam da senin sayende iyileştiğimi düşündü.'
'Şu zarlı yaşam kavramı sana ilginç gelmedi mi yani?'
'Elbette geldi. Aslında sen kendini bizim hava kuvvetlerinin Vietnam'da kullandığı bilgisayar gibi bir şeye dönüştürmüşsün. Ama sen, azami sayıda düşman öldürmeye çalışmak yerine, bombalarını rasgele atmaya programlamışsın."
"Erkek dostlarım, bu konuya çok dikkat etmelisiniz. Öyle sorular vardır ki, onlara herhangi bir cevap verebilirsiniz ama bunu hiç tereddüt etmeden yapmalısınız. Örneğin 'Beni seviyor musun?' sorusu aslında bir soru değildir, dürtü-cevap düzeninde bir dürtü, bir uyarıcı olarak sorulur. 'O kadınla seviştin mi?' sorusuna anında cevap vermek gerekir, bir yalan uydurmak için en küçük tereddüt, suçu kabul etmek anlamına gelir. 'Diğer kadınlarla da deney yaptın mı?' sorusuna da hemen, 'Elbette yaptım hayatım ve bu deneyler beni sana daha çok yaklaştırdı,' yanıtı vermem gerekiyordu. Bunun sonucunda gözyaşları, tokatlar, küfürler, küsmeler olacak, ama en sonunda da merak ve barışma olayı gelecekti. Ama cevapta tereddüt olursa..."
Pegasus Yayınları
464 sayfa