Çocuğum Nasıl Yetişiyor?
Genellikle evde yetiştirilen çocuk; yaşına uygun olarak bazı şeyleri yapmayı becerebileceği halde, çevresindekilerin ona yardım amaçlı yaptığı pek çok şeyi kendi kendine yapamayacağını sanarak bebeksilikten kendini kurtaramaz.
Ama (yabancıların kriz durumu dedikleri) ev içinde ya da dışarıdaki çatışmalar sırasında ise, her zaman bebeksi hareketleri ile sevimli olan bu çocuk, birden bire devleşmiş olarak görülür. Adeta bir büyük insanla çatışırcasına, onunla çatışmalara girişilir. Bu gibi durumlarda onun da bu toplumda yeri olan bir birey olduğu asla kabullenilmez. Egemen düşünce; o küçüktür. Küçük olduğunu bilecek ve isteneni yapacaktır. Çatışmayı oluşturan da işte budur. Ne kadar istenirse istensin, aslında çocuk düşündüğü şeyi gerçekleştirmek isteyecek ve ondan istenenleri yapmayacaktır. Bu durumda insanı çileden çıkardığı düşüncesi ile tehdit içeren sözler, verilen cezalar, belki de fiziksel şiddet birbirini kovalayarak, ille de istenenin yapılması beklenecektir. Ama çocuk, yapacak mıdır? Asla! Burada çelişkiye düşülen ve hatırlanamayan etken; onun yaşı gereği, neleri kabul edip neleri reddedeceğidir. Yetişkinin çocuk karşısında zayıf düşmemesi ve otoritesinin kabul edilmemesi yönündeki içgüdüsel ağırlıklı isteklerin tersine bir düşünce ise, çocuğun şımarık olarak yetişebileceği kaygısıdır. Çatışmalı durumlarda yetişkin, bağıra bağıra isteklerini ona kabul ettirme çabasındayken o ise kabul etmemede ısrarcı olma yolundadır. Aslında böyle durumların ortaya çıkışı yeni olmayıp çok daha eskilere dayanmaktadır. Küçüklüğünden başlayarak sevginin, saygının ve getirilen sınırlamaların dengesi iyi kurulanmayınca çoğu kez çatışmalar doğar. Kişilik gelişimine uygun olarak sorumlulukların verilmemesi nedeniyle çocuk, büyümesini kendince tamamlayamaz. Bebeksi davranışlar normal ve sevimli olarak karşılanır. Arada sırada çocuğun kendi yaş düzeyine uygun olarak sergilediği bir davranış karşısında anne-baba ya da diğer yetişkinler bundan gurur duyar ve “ işte benim yetiştirdiğim adam bu” der. Oysa çevredeki çocukların tarafsız bir gözle incelenmesi alışkanlık haline getirilse gurur duyulan davranışın, yalnızca çocuğa has olmayıp o yaştakilerin hemen hepsinde olduğu görülecektir. Dikkat edilince bebeksi yetişmesi nedeniyle, çevredekilere oranla pek çok şeyi yapmakta geri kaldığı da üzülerek gözlenir. Ayrıca kuşkulanılan bu durum, bir anaokuluna gönderildiğinde daha açık olarak netleşir. Oradaki çocuklar öz bakım denilen (yemek öncesi ve sonrası ellerin yıkanması, dişlerin fırçalanması, tuvalet gereksinimini karşılamak için geliştirilen beceriler vb.) işlerin hemen geneline yakınını kendileri yapabilirken yeni başlayanın bu konuda eğitim alma gereksinimi ortaya çıkar. Çocuk temel gereksinimlerini arkadaşları gibi kendiliğinden karşılayamayınca üzülür. Örneğin; yemek yeme alışkanlığı kazanmamasını istercesine, anne-babanın ona yardım edeyim derken bu konudaki gelişmesini engelleyen davranışları sonucunu daha sonraları çocuk yaşamış olur. Diğer çocuklar yemeğini kendi kendine yerken, o önceden alıştığı gibi, başkası tarafından beslenilmeyi bekler. Aile, çocuğun yuvada uyumasını istediğinde ise, uyurken emzik emme ya da biberon emme alışkanlığından söz eder. Çünkü o sırada, o yetiştirilirken yapılan yanlışlıkların hissettirdiği eziklik pek yaşanmak istenmezcesine, yalnızca onun ağlamaması gerektiği düşünülerek, gereksinimi olan bebeksi alışkanlıkların sürdürülmesi düşünülür. Bunlar, istenen kalıba uygun çocuk yetiştirmenin sonunda yapılan yanlışların gerçek ortamda su yüzüne çıkışıdır.
Bizler anne-baba ya da diğer yakınlar olarak çocuğun yetiştirilmesinden sorumlu isek, aile fertlerinden birinin koyduğu yetiştirme kuralını bozmamaya özen göstermeliyiz. Çocuk yetiştirme konusunda kitap alamıyorsak; hemen her evde bulunan bilgisayarımızla Internet yardımı ile çocuklarla ilgili sitelere girerek değerli yazarlarımızın önerilerini okuyup çağdaş çocuk geliştirme kurallarını benimseyebiliriz. Ayrıca bu sitelerde yer ve zamanı belirtilen, anne-baba eğitimi için yapılan seminerlere katılabiliriz. Böylece ona saygıya değer biri olduğunu hissettirerek, sorumluluklarını edinip sorunlarını kendisinin çözmesi yönünde olumlu bir kişilik geliştirmesine yardımcı olabiliriz. İstenmeyen davranışları karşısında ise rahat olmayı, gerektiğinde duymama ve görmemeyi alışkanlık edinmenin yararlarını görebiliriz. Yaptığı olumlu şeyler karşısında takdir ettiğimizi belirten sözler de çok önemlidir. Belirli zaman dilimlerinde ev içinde onunla oynamak, gezmeye götürmek, alış-verişte ona da sorumluluk vermek vb. gibi durumlar yaratarak, layık olduğu değeri verdiğimizi ve kendisi için zaman ayırdığımızı hissettirmek ona beslediğimiz sevgi ve saygının göstergesi olacaktır.
Psikolog Acar PİJİ
Acıbadem-Zürafa Yuva
.ALINTIDIR.