Disiplinde Farklı Bir Yaklaşım
Çocukların da her zaman her şeyi yapamayacaklarını bilmeleri, sınırlar olduğunun farkında olmaları gereklidir. Bu; hem çocuğun ruh sağlığı hem de ileriki yaşamı bakımından büyük önem taşır. Hepimiz çocuklarımızın en iyiye, güzele sahip olmasını, toplumca onaylanan (!) davranışları sergilemesini, ileride toplumda iyi bir yer edinmesini isteriz. Bunu sağlayabilmek adına da bulunması gereken sınırları hep biraz daha geri çekeriz, bir anlamda çocuğumuzu disipline etmekten kaçınırız. Kuşkusuz bunu yaparken; kendimize göre nedenlerimiz vardır. İşte anne babaların disiplin uygulamama nedenlerinden bazıları; Anne baba uygulayacağı disiplin sonucunda çocuğun davranışlarını değiştireceğine ya da söyleyeceklerini anlayacağına inanmaz, umutsuzdur .
Çocuğun en çok kendisini sevmesini ister. Çocuğuyla yeterince ilgilenmediğini düşünür. (Bu düşünce çalışan annalerde daha fazladır .) Çocuğun sevgisini kaybetmemek ya da kötü anne-baba (!) olmamak için çocukla zıtlaşmaktan kaçınır.
Bir davranışı değiştirmek, çocuğu disipline etmek uzun zaman ve çok uğraşı gerektirir. Anne babaların ise; bu kadar enerjisi olmayabilir (!)
Çocuk istenmeyen bir davranış sergileyip, bunu sürdürdüğünde ebeveyn " ben ne yaptım da böyle oldu "diyerek kusuru kendinde arar ve suçluluk duygusuna kapılır.
Çocuğun davranışını değiştirmek sabır ister , ancak bazı yetişkinler öfkelidirler ve kendilerini kontrolde zorluk çekerler .
Ebeveyn, özellikle başka insanların yanında engellenmeyle karşılaşır. "Şimdi ceza verirsem ne derler, ne düşünürler?''düşüncesine saplanır .
Eşlerden birinin uygulamak istediği disipline diğeri karşı çıkar.
Çocuğunuzu disipline etmeye karar verdiğinizde eşiniz- le tutarlı olmanız çok önemlidir. Hangi davranışın uygun, hangisinin istenmeyen olduğu konusunda anlaşmaya varmanız gereklidir. Çocuğunuzla açık iletişimde bulunmanız ve çocuğa tutarlı davranmanız da büyük önem taşır .
Unutmayın ! İyi davranış da kötü davranış da çocuğun ödüllendirilmesi yoluyla oluşur. Çoğu zaman anne ve baba kötü davranışı "farkında olmadan'' ödüllendirerek pekiştirir. Örneğin, çocuğunuz sürekli ağlayıp, rujunuzdan sürmek isterken siz ruju ona vermekle davranışını pekiştirmiş olursunuz. Bundan sonra; her zaman birşey istediğinde ağlayacaktır. Bazen de anababalar iyi davranışı farkında olmadan cezalandırırlar. Örneğin ;
Çocuk : Anne tabakları yıkadım , sevindin mi ?
Anne : Artık bazı işlerde bana yardım edecek yaşa geldin ama burada iki tabak daha vardı . Onları yıkamayı unuttun mu ?
Kimi zaman da farkında olarak ya da olmayarak ana baba kötü davranışı uyarmaz, atlar. Örneğin; 4 yaşındaki erkek çocuk sürekli küfür ediyor .
Anne : Hep küfür ediyor , bir şeyler söyle .
Baba : Erkek çocuk bu , yapar elbette .
5.1 - ETKİN ALDIRMAZLIK VE MOLA
Etkin aldırmazlık ; uygun davranmamakta olan çocuk ile ilgilenmeye kısa bir süre ara vermektir. Ayrıca; farkında olmadan kötü davranışı ödüllendirmenizi de engeller. Şunu unutmayın! Azarlamak dahi yerine göre ödül niteliği taşır, çünkü çocuğa dikkat çektiğini, kendisiyle ilgilenildiğini düşündürür. Çoğu uygun olmayan davranışın azaltılmasında etkilidir . Öfke nöbetlerinde uygulanması gereken ana yoldur . Şimdi ne zaman ve nasıl uygulayabileceğinize göz atalım :
Çocuğunuz nedensiz yere veya bir isteğinin yerine getirilmesi amacıyla huysuzlandığında, somurtup size küstüğünü söylediğinde, sizi rahatsız etmek amacıyla yüksek sesle ağladığında, ısrarla istekler ileri sürüp yalvardığında, boğulur gibi soluğunu tutup hafif öfke nöbeti geçirdiğinde bu yöntemi uygulayabilirsiniz.
Uygulamada aklınızda tutmanız gereken en önemli şey; onu cezalandırmıyor olduğunuzdur. Siz onu cezalandırmıyorsunuz, sadece bir süre onunla ilgilenmeye ara veriyorsunuz. Çocuğunuza "Etkin Aldırmazlık" uygulamaya karar verdiğinizde, bir süre ona herhangi bir şekilde ilgi göstermeyin. Onunla tartışmaya girmeyin, onu azarlamayın ve hatta konuşmayın. Başınızı çevirin ve onunla gözgöze gelmekten kaçının. Ne davranışınızla ne de yüz ifadenizle kızgınlık belirtisi göstermeyin. Başka bir şeyle uğraşıyormuş gibi yapın ya da odadan çıkın. Çocuğun sergilediği istenmeyen davranış için ödül elde etmemesine dikkat edin (Örneğin ; babanın ya da başka birinin ilgisi ). Çocuğun uygun olmayan davranışı son bulunca; davranıştan bahsetmeden çocuğa bol bol ilgi gösterin.
Tüm bunları istenmeyen davranış her ortaya çıktığında uygulayın. Hemen istenmeyen davranışın kesilmesi gibi bir mucize beklemeyin. Tutarlılık ve sabırla davranış önce seyrekleşecek, sonra da ortadan kalkacaktır. Kolay gelsin !
NOT : Bu bölümdeki "Etkili Komut Verme" , "Etkin Aldırmazlık" , "Mola Yöntemi" için ayrıntılı bilgiyi Kaynakça bölümünde belirttiğim Clark'ın "SOS ! Anababalara Yardım" adlı kitabından edinebilirsiniz.
SEHPA
Çocuk aşırı derecede hareketlendiğinde, kendine zarar verme riski bulunduğunda; aşağıda tarif edilen pozisyonda uygulanan; çocuğun uygulayana zarar vermesini engelleyen yöntemdir. Durum uygunsa; çocuk davranışının doğal sonucunu yaşamaya bırakılabilir.
Örneğin: Pelin evin salonunda tüm uyarılarınıza rağmen uzun süre kendi etrafında dönüyor. Önce Pelin'e "Dönme dediğim halde devam ettiğin için sehpasın" diyorsunuz. Buradaki "sehpa" sözcüğü çok derin anlamlar içermiyor, sadece harekete bir isim niteliği taşıyor. Daha sonra çocuğu yerde, kucağınızda dört ayak üzerine getiriyorsunuz yani düz köprü kurdurtuyorsunuz. Bir dakika kadar bu pozisyonda tutuyorsunuz. Bitiminde "Sürekli döndüğünde kendine zarar verebileceğin için sehpa oldun" açıklamasını getirmelisiniz. Buradaki bir dakikalık sıkıntılı dönem çocuğun içine girdiği hareketliliği biraz yavaşlatacaktır.
Sehpa yöntemi; şiddet içermez. Bu yöntemi uygularken ne sözle ne de duygusal şiddet uygulamayınız.
ETKİLİ KOMUT VERME
Çocuğu uyarırken kullanacağınız ses tonu, beden dili-niz, davranış şekliniz çok büyük önem taşır. Çocuğunuzu uyarırken etkili komutlar vermelisiniz.
1- Çocuğa yaklaşın.
2- Ciddi bir yüz ifadesi takının .
3- Adını söyleyin .
4- Gözgöze gelin .
5- Kararlı ses tonuyla konuşun .
6- Dolaysız , basit ,açık komutlar verin .
7- Gerektiğinde komutunuzu yaptırımla destekleyin .
MOLA
" Çabuk odana git !" ya da " Seni gözüm görmesin" tarzındaki şiddet sözcüklerinden sıyrılmış, ama çocuğun istenmeyen davranışını çabuk zayıflatan bir yöntemdir.
Çocuk açısından her türlü etkinliğin kısa bir süre durdurulmasıdır. Çocuğu bulunduğu ortamdan çabucak uzaklaştırıp, hoşlanılacak bir yanı bulunmayan, sakin - sıkıcı bir yere koymaktır. Oyuncakların, televizyonun bulunmadığı, ama ısı, ışık açısından yeterli ortamlar, odanın bir köşesindeki duvara doğru çevrilmiş sandalye uygun mola ortamı oluşturabilir. Çocuk; mola aldığı her zaman bu belirlenmiş yere gelmelidir. Bu yöntemin en önemli yönü; çocuğun molanın bitimini beklerken kendi davranışlarını değerlendirme olanağı bulmasıdır.
Mola yöntemiyle istenmeyen davranış çabucak zayıflar. Anababaların bu yöntemi öğrenip kullanmaları kolaydır ve bu arada anababalar çocuk için saldırgan olmayan, akla uygun bir model olurlar. Mola bittikten sonra anababa ve çocuk arasındaki ilişki çabucak normale döner. Mola yöntemi sayesinde sorunlu davranış anında durdurulmuş olur ve çocuk kendini denetleyebilmeyi öğrenir.
DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
- Çocuğa molanın ne olduğu açıklanmalıdır.
- Çocuk bir davranış için ilk kez molaya gitmeden önce ben iletisi ve etkili komut almış olmalıdır.
- Mola esnasında çocuk başka bir şeyle ilgilenememelidir.
- Belirli bir mola yeri olmalıdır.
- Çocuk istenmeyen davranıştan ve uyarılardan hemen sonra molaya gitmelidir.
- Çocuk molaya giderken veya götürülürken mola nedeni açıklanmalıdır.
-Mola süresi çocuğun yaşı kadar dakikadır. Buna hassasiyetle uyulmalıdır.
- Mola bitiminde çocuğa haber verilmeli ve neden molaya gittiği sorulmalıdır.
Şimdi "Ben İletileri", "Etkili Komut" ve "Mola Yöntemi"ni kapsayan gerçek hayattan alınma örnekleri incele yelim :
Örnek 1- Birgül her gün akşam yemeğinden önce çikolatalı ekmek yemek istemektedir. Annesi etkin aldırmazlık yöntemini denemiş, neden yememesi gerektiğini açıklamış ama sonuca ulaşamamıştır. Şimdi biz biraz yardım edelim :
Anne : Senin yemeklerden önce çikulotalı ekmek yemenden hoşlanmıyorum ( biraz kapalı )
Anne : Yemekten önce çikulotalı ekmek yersen yemeğini yemeyeceğini düşünüyorum.
Birgül : .... ( ısrar ediyor )
Anne : Çikolatalı ekmeği yemekten sonra yersen daha iyi olacağını düşünüyorum
Birgül : .......
Anne : Yemekten önce çikulotalı ekmek yemek için böyle
davranmandan hoşlanmıyorum
davranman beni sinirlendiriyor.
Birgül : .... (ısrar ediyor )
Anne : Hemen şimdi sofraya otur ve yemeğini ye! (Etkili komut)
Birgül . ..... (Yine olmadı)
Anne : Yemeğe oturmadığın ve ısrar ettiğin için 6 dakika molaya gidiyorsun !
........ Mola bitti .
Anne : Birgül mola bitti , yanıma gelir misin ?
Birgül : ......gelmiyor
Anne : Artık yemek yeme vaktinin geldiğini düşünmüyor musun ?
( YANLIŞ )
Anne : Artık yemek yeme vaktinin geldiğini düşünüyorum.
Gelince ...
Anne : Birgül 'cüğüm neden molaya gittiğini hatırlıyor musun ?
Birgül : Hayır ( ya da evet diyerek açıklayacaktır )
Anne : Yemekten önce çikolatalı ekmek yemek için ısrar etmiştin.
Örnek 2- Merve kendi yatağında yatmamak için direniyor.
Anne : Merve'ciğim, artık kendi yatağında yatacak kadar büyüdüğünü düşünüyorum.
Anne : Sen kendi yatağında yatmayınca ben geceleri rahat uyuyamıyorum .
Anne : Benimle yatarken aşağı düşeceksin diye korkuyorum.
Anne : Odada tek başına kalmaktan hoşlanmadığını / korktuğunu hissediyorum ( çocuğu konuşturmaya yönelik ben iletisi)
Ben İletileri sonuç vermiyorsa ...
Anne : Derhal odana git ve yat ! ( Etkili Komut )
Sonuç vermezse ...
Anne : Yatağına yatmadığın için 3 dakika molaya gidiyorsun !
...... Mola bitti .Yapılacakları biliyorsunuz.
İncelediğimiz bu iki örnekten sonra değerlendirme yapabilmenizi sağlamak amacıyla size üzerinde düşünebileceğiniz birkaç örnek veriyorum :
- Çocuğunuz ısrarla arkadaşına vuruyor.
- Çocuğunuz caddeye fırlıyor.
- Süpermarkette uygunsuz davranıyor .
- Israrla televizyon izlemek istiyor.
5.2 - ÇOCUĞA TAVİZ VERMEK ... AMA NE KADAR ?
Kuşkusuz hiçbirimiz çocuğumuzun toplumca 'şımarık' olarak tabir ettiğimiz çocuklardan biri olmasını istemeyiz. Hepimiz çocuğumuzu en iyi şekilde yetiştirmek, çocuğumuzun toplumumuzun genel geçer kurallarına uygun hareket etmesini sağlamak ve daha da önemlisi toplum tarafından takdir edilmesini (tabii ki bu takdirler dolaylı da olsa onu yetiştiren bizleredir) sağlamak için çırpınır dururuz.
Toplumun yargılarını, kalıplarını, çevredeki insanların neler diyeceğini vb. kendimiz için bir yana bırakmamız çok zordur. Yıllardır toplum içinde yaşamış insanlar olarak bu yargıları fazla dikkate almazsak toplum tarafından kınanacağımızı, dışlanacağımızı veya yalnız kalacağımızı düşünürüz; bu düşüncenin etkisinde kalarak da önemsediğimiz bir çok şeyden vazgeçer, toplumda kullanmak üzere kendimize maskeler yaratırız. Eşimizin ailesinin yanındayken 'iyi gelin', kendi ailemizin yanındayken 'vefalı,iyi evlat', arkadaşlarımızın yanında 'çok iyi sırdaş', önemli cemiyetlerde 'çok yardımsever insan' vb. türünde rollere girer dururuz.Tabii bunca maske içinde çocuğumuza karşı kullanabileceğimiz uygun bir tane de mutlaka vardır ve bu maske çocuğumuzla kesintisiz, uygun, çocuğun ihtiyacı olan türde ilişki kurmamızı engeller. En önemlisi de; biz böyle şekilden şekile girerken çocuğumuz da bizi izlemektedir ve hatta kendi kendine taklit etmektedir.
Kanaatimce çocuğumuza verdiğimiz tavizlerin temelini de bizim toplum içinde kendimize atfettiğimiz bu maskeler ve toplumdaki yerimizi belirleyen statülerimiz oluşturuyor. Aynı davranış için evde hiçbir yaptırım veya kınama ile karşılaşmayan çocuk; dışarıda, misafirlikte, anne ve babasının arkadaşlarının yanında kınanıp ceza alabiliyor veya evde hoşgörülmeyen davranış için evde ceza alıp toplum içinde hiçbir yaptırımla karşılaşmayabiliyor ve tabii bu durumda çocuk istenmeyen davranışlarını ceza almadığı,kınanmadığı ortamda daha çok sergilemeye başlıyor.
Anne ve baba iyi rolünü sürdürebilmek için, çocuğuna kızmıyor, evde asla yapmadığı şekilde açıklamalara girişiyor ama yine de bu istenmeyen davranışları engelleyemiyor ve o ortamı terkediyor. Eve gelince çocuk gecikmiş olarak cezalandırılıyor ve doğal olarak bu cezanın hiçbir etkisi olmuyor. Şu ana kadar sürekli vurguladığım ve çocuk eğitiminde en önemli kuralı tekrarlamak istiyorum: Çocuk eğitiminde en önemli kural tutarlılıktır. Bir davranış istenmiyorsa evde de, misafirlikte de, büyükanne ve büyükbabanın yanında da istenmemeli ve ortaya çıktığında çocuk uygun bir şekilde karşılığını görmelidir.
Şimdi konuyu daha detaylı inceleyebilmek için çocuğun temel gereksinimlerinde ne kadar taviz verilebileceğine değinmek istiyorum:
YEMEK
Çocuk için en temel ve yaşamsal gereksinim yemektir ve kuşkusuz anne ve babaların sorunları en yoğun yaşadıkları konu budur. Ben okul öncesi dönemde aşırı disiplini çocuk açısından gereksiz buluyorum, ancak herkes gibi çocuk da sınırları olduğunu bilmek zorundadır. Bu sınırların en dikkatli korunması gereken alan da yemektir. Yemek konusunda olağanüstü haller dışında taviz verilmesine kesinlikle karşıyım. Çocuk önüne konan yemeği yemeli ve kesinlikle artık bırakmamalıdır .Bu sadece bir disiplin değil, aynı zamanda beslenme ve dolayısıyla sağlık sorunudur ve çocuk bu konuda uygun kararları verme yetisine sahip değildir. Yemek seçme, yemeğini bitirmeme veya bir büyüğün yemeğini yedirmesini isteme türünden davranışlarla karşılaşmak istemiyorsanız, kendiniz ve çocuğunuz için belirli yemek kurallarınız olmalı ve bunları uygulamalısınız.
Çoğu anne ve baba evde yemek yemeyen ya da yemek yerken binbir türlü zorluk çıkaran çocuğunun nasıl olup da anaokulunda, kreşte yemek artırmadığına, seçmediğine vb. anlam veremez ve merakta kalır. Burada ortaya çıkan daha önce de belirttiğim gibi tutarlılık sorunudur .Okulda yemeğin, oyunun, uykunun saati bellidir ve bu saatlerin dışına çıkılmaz; her gün tüm bunlar aynı şekilde uygulanır ve belirli kurallar vardır, tüm çocuklar da bunlara uymak zorundadır, uyarlar da. Böyle bir ortamda çocuğun kendi istediği gibi bir yemek düzeni oluşturması olanaksızdır ve çaresiz bu oluşmuş düzene uyar. İşte bu yüzden sizin de kurallarınız olması ve bunları uygulamanız önemlidir. Şimdi düzen oluşturmanızda size yardımcı olabilecek bazı kurallardan bahsetmek istiyorum:
Çocuğunuza asla yiyebileceğinden fazla yemek koyup bitirmesi için onu zorlamayın. Her yaş çocuğunun yiyebileceği (aşağı yukarı) belirli bir miktar vardır ve çocuk o kadar yemeği bitirmek zorundadır, isterse daha fazlasını yiyebilir.
Yemek yemek için belirli bir mekan olmalıdır. Çocuğunuzun dolaşarak yemek yemesi hem sizin açınızdan çok yorucu olacak, hem tüm ev kirlenecek, hem de çocuğunuz sofra düzeni nedir bilmeyecek ve her nerede olursa olsun dolaşarak yemek yemek isteyecektir.
Yemeğe başlamadan önce yapılması gerekenleri (ellerini yıkama,dua etme...) belirlemeli ve uygulamalısınız.
Çocuğunuzla birlikte ve aynı yemeği yemelisiniz. Örneğin; o sebze çorbası içerken siz sevmiyorsunuz diye içmezseniz o da sevmediği yemekleri yememek için direnecektir. Aynı şeyleri, aynı zamanda yemeniz yemek kuralları konusunda da çocuğunuza ipuçları verecek, yemek yeme biçiminizi örnek alacaktır.
Ayda 3-4 kez (gün) çocuk belirgin iştahsızlık yaşayabilir; böyle zamanlarda yemek kurallarınızda biraz esneklik gösterebilirsiniz. Yemek yemesi tabii ki önceliklidir, düzeninizi fazla aksatmadan ve ana kuralların dışına çıkmadan hoşgörülü davranabilirsiniz. Örneğin; "Hadi sen başla,yorulunca ben yardım edeceğim" diyebilirsiniz ya da karışık sebze yemeğinin içinden istemediği bir çeşit sebzeyi yememesine göz yumabilirsiniz.
Hastalık gibi biz yetişkin insanları bile çok etkileyen durumlarda tamamen çocuğunuzun istediği gibi davranınız. Yemek zorunda olduğu şeyler dışında (ishalde patates haşlaması gibi...) onu zorlamayınız.
UYKU
Uyku da yemek gibi okul öncesi çağdaki çocuğun temel gereksinimlerinden biridir. Yaş ilerledikçe çocuğun uyku ihtiya cı azalmasına rağmen 6 yaş bitimine kadar çocukların öğle uykusuna yatmalarının son derece yararlı olduğuna inanıyorum. Bu; çocuğun sadece uykusunu alması açısından değil, tüm günün yoğunluğunu taşıyabilmesi için de gereklidir.
Genellikle tüm anne babalar uyku saati geldiğinde "uyku öncesi seramonileri" denen olaylarla karşılaşırlar. Çocuk uykusu geldiği halde binbir bahane uydurarak yatağa gitmekten kaçınır, anne ve babasını yanına ister, sürekli yatma saatini geciktirir, uyurken yanında durulmasını, yanına yatılmasını, elinin okşanmasını ... ister, ayakta sallanmadan uyumaz vb. Bu tür davranışlar sadece okul öncesi dönemde problem olmakla kalmaz, okul döneminde de farklı biçimlerde yoğun olarak etki- sini gösterir. Hiç vakit kaybetmeden bu davranşlara son veril melidir ve bunu yaparken inatlaşmadan açıklama yapılmalı,daha önce değindiğimiz "ben iletileri" ve "mola yöntemi"gibi yöntemlere başvurulmalıdır.
Yetişkin bir insan için sağlıklı uyku süresi 7-8 saat olarak belirlenmiştir. Çocuk için bu süre kuşkusuz daha uzundur. Çeşitli nedenlerle çocuğun uyku süresi her zamankinin altına düştüğünde mutlaka telafi edilmelidir. Eskilerin son derece geçerli bir sözünü unutmayın! Çocuklar uyuyarak ve yıkanarak (banyo yaparak) büyürler.
OYUN
Çocuğun büyümesinde bizlere ayrıntı gibi gözüken oyun; hem fiziksel hem de sosyal gelişimde oldukça büyük rol oynar. Oyun konusuna daha önce ayrıntılı bir şekilde değinmiştik, şimdi çocuğunuz oyun oynarken ona ne kadar taviz verebileceğinizi inceleyelim.
Birlikte bir oyuna dalmışsanız bu oyunun süresi konusunda kısıtlamaya girmemenizi önereceğim, çünkü günümüzde çocuklar anne-babalarıyla pek fazla vakit geçirme ve oyun oynama şansına sahip olamıyorlar. Bırakın yemeğini bir saat geç yiyiversin, sizinle geçirdiği o saat ona fiziksel olmasa da duygusal açıdan çok büyük destek verecektir. Ancak; çocuk tek başına veya bir arkadaşı ile oynarken belirli bir etkinliğin vakti gelmişse mutlaka onu yerine getirmelidir (yemek yemek, uykuya yatmak gibi...)
Çocuk; oynadıktan sonra mutlaka oyuncaklarını toplamalıdır, bunun aksi davranışa kesinlikle müsaade etmemeli ve ortaya çıktığı takdirde uygun şekilde karşılığını vermelisiniz. Oyun; çocuğun gıdasıdır, evet ama, sizin kadar o da bunun kıymetini bilmek zorundadır. Ayrıca çocuğunuzun düzene alışması bakımından da oyuncaklarını toplaması önemlidir. Toplamadığı durumlarla ilgili bilgi için "Mola yöntemi,ben iletileri" bölümlerine bakabilirsiniz.
Çocuk oyuncaklarıyla kırmadan, fırlatmadan ... oynama alışkanlığını edinmelidir. Bunu sağlamak için; fırlattığı oyuncaktan bir kaç günlüğüne mahrum bırakabilirsiniz.Oyuncağı bir süreliğine molaya kaldırabilirsiniz vb.
Oyun çocuğunuza hoşgörünüzün en yoğun olması gereken alandır, bu konuda sadece söylenenleri değil, içinizden gelen sesi de dinlemeniz gereklidir .Hiç bir anne-baba veya eğitimci çocuğu çok sevdiği bir şeyden mahrum bırakmak istemez.
alıntıdır.