MESLEKİ ENTELLEKTÜELLİK
Bir mesleğin gelişimi, kendini tanıtması, diğer meslekler ve insanlara karşı kendini savunması ancak kendi içerisinden çıkan insanlarla somut olarak gerçekleşir. Böyle insanlar, geçimleri adına kendi mesleklerini geliştirirken kendilerini de bu anlamda eğitirler. Bu insanlara o mesleğin entelektüelleri de denir.
Mesleklerin varlıkları ve toplumlara yarattığı faydalar hiç kimse tarafından göz ardı edilememektedir ve edilemez. Çünkü her biri toplumsal bir yaşam rolü üstlenmişlerdir ve toplumların refah seviyesinin en önemli göstergesidirler. Ancak zaman ilerledikçe gelişemeyen meslekler bu görüntüyü terse de çevirebilirler. Gelişimin kalıcı ve etkili olabilmesi; O mesleğin içinden yetişenlerle var olabileceğinden, bu anlamda da kendilerini yetiştiren insanlar; İyi bir yaşam standardı kazandırmış mesleklerinin rehavetine kapılmadan, kendilerini ve mesleklerini cesurca eleştirir, gereken yenilik ve iyileştirme çabalarını gösterirler.
İster üretim, isterse hizmet olsun, insanlar elde ettiklerini hak etmek zorundadır. Maddi ve manevi tatmin de bunu gerektirir. Bu anlamda başarıya ulaşmış kişiler yukarıda belirtilen insan tipinin en bariz örnekleridir ve çevrelerine de aynı anlayışı aktarmak isterler.
Üretmek kadar, üretileni-şartlarını tanıtmak ve savunmak, tarafsız bir gözlemi ve doğru bir sorgulamayı gerektirir. Bunların tabii sonucu olarak mesleki alanda pozitif değerler ortaya çıkar, bunlarda doğru düşünen, mesleklerini ve ortaya koyduklarını doğru olarak savunan, elde ettikleriyle mutlu olan insanları meydana getirir. Bu anlayışın dışında kendi entelektüelini yetiştiremeyen mesleklerin toplumda yalnız ve çaresiz kaldıkları, hatta yok oldukları görülür. Bu öyle bir noktaya ulaşır ki; Bazı meslekler toplum tarafından haksız bir sınıflandırma ile karşı karşıya kalırlar. Bu haksız anlayış insanları olumsuz etkileyerek meslekleri hak etmedikleri ve geri dönülemez bir tükenişe sürükler. Bu gruptaki insanlar kendi olumlu düşüncelerini oluşturamadıkları sürece mesleklerinden nefret eden bir görüntü çizerler.
Bunlar her meslek grubu için geçerlidir. Günümüzde meslek odaları, grupları, dernekleri vb. örgütlenmeleri arzulanan görüntünün ortaya çıkmasına yeterli gelmemekte, bireysel çabaların önemi artmaktadır. Meslekte üretim-kazanç olgusuna harcanan bireysel beyin gücü bunu anlamaya ve anlatmaya da çaba göstermelidir.
Çevremizde mesleğini sevmeyen hatta ona düşman gibi görünen insanlar görürüz. Öyle bir ifadelerle anlatırlar ki; Her türlü olumsuzluğun kaynağı gibi algılanır. Yıllardır ekmek yediği, sahibi olduğu her şeyi ona kazandırmış, belirli bir yaşam standardına ulaştırmış mesleğine karşı olumsuz duygular besleyenlere hatta nefret bile edenlere rastlarız. Çevrelerine sürekli mesleklerini kötülerler. Böyle insanlar için yaşam geçmişleri koskocaman bir hiçten ibarettir. Düşmanı gibi kabul ettiği mesleği için geliştirme çabaları, topluma karşı tanıtma gayretleri beklenemez.
Her şeyde olduğu gibi, mesleklerde de önce sevgi ve anlayış olmalıdır. Önce insanın mesleğini kendinin tanıması, anlaması ve sevmesi, sonra da geliştirerek etrafına tanıtması, savunması gerekmektedir. Çalışma hayatı yaşamımızın büyük bir kısmını kapsadığından zamanımızın büyük kısmının mutlu ve anlamlı geçmesi ancak buna bağlıdır.
SERKAN AVCIKURT
AHŞAP TEKNOLOJİSİ ALANI ÖĞRETMENİ
Alıntıdır.