Öğrenciler Ne İster?
Bir öğretmen olarak bu soruya, ilham veren sözlerle ve harika alıntılarla süslediğim fikirlerimle cevap verebilirdim. Ancak bunun yerine bu soruyu 8. sınıf öğrencilerime sormanın çok daha iyi bir fikir olduğunu düşündüm. Sonunda 220 öğrenciden aldığım tüm cevapları 10 kategori altında toplamayı başardım. İşte çocukların ağzından sınıfta öğrenmeye dair her şey.
1. Akranlarla Birlikte Çalışmak
“Ortaokul öğrencileri, potansiyellerine tam olarak ulaşabilmek için başka insanlarla etkileşim halinde olmayı isteyen ve buna ihtiyaç duyan yetişkin olma yolundaki öğrencilerdir.
“Genç öğrenciler, yapılan her şeye diyaloğun da dahil olmasını çok daha ilgi çekici ve heyecan verici bulurlar. Karşılıklı konuşmalar, bir sınıftaki gergin atmosferi yumuşatır ve öğrencilerin kendi öğrenme süreçlerine dahil olmalarını sağlar.”
2. Teknolojiyi Kullanmak
“Bence öğrenciler öğrenmeye ‘yaparak ve deneyerek’ dahil olurlarsa, daha iyi odaklanırlar. Teknoloji bunu yapmalarına yardımcı olur. Teknolojiyi kullandıklarında öğrenciler her zaman çok büyük heyecan duyarlar.”
“Video, Facebook, Twitter ve benzerlerinin yarattığı dijital bir çağda yaşıyoruz. Bunların tümü, genç öğrencilerin günlük hayatlarının bir parçası oldu artık. Teknolojiyi kullandığımızda, kavramları ve fikirleri daha açık bir şekilde anlayabiliyorum.”
3. Çalışmayı Gerçek Dünya İle İlişkilendirmek (Proje Tabanlı Öğrenme)
“Bence her şey özünde ilişkilere bağlanıyor. Benim bahsettiğim öğretmen öğrenci ilişkisi ya da öğrenciler arasındaki ilişki değil. Daha çok elimizdeki metin ile dış dünya arasındaki ilişkiden bahsediyorum. Örneğin geçen yılki tarih dersinde öğretmen, Ortaçağ ve Rönesans döneminde sürekli neler olduğunu anlatıp dururdu. Sonra da her dersten, her yazılı ödevden ve her sınavdan sonra bize şunu sorardı: “Bu olayın günümüzle nasıl bir ilişkisi olabilir?” Bu soru, beni hep daha geniş düşünmeye iterdi. Geçmişi gelecekle ilişkilendirir ve ikisinin aslında birbirine ne kadar yakından bağlı olduğunu fark ederdim.”
“Eğer konuyu öğrencilerin hayatlarıyla ilişkilendirirseniz, o konuyu anlamak daha kolay olur.”
“Müfredatı ders kitaplarının ötesine taşırsanız, bu öğrencilerin daha çok ilgisini çeker. Kitap zaten burada, onu okuyabiliriz. Eğer bize, başka konulara açılan ve bizi düşünmeye iten projeler verilirse, bunlar bilgiyi anlamamıza yardımcı olur.
“Bence bir öğrencinin öğrenmesini en çok sağlayan şey, gerçek hayatın ikilemleriyle etkileşime geçmek ve onları nasıl çözeceğini öğrenme olanağı kazanmaktır. Ayrıca başka okulların asla düşünemeyeceği özgün ve özel projeler de önemli. Kolay değil zorlayıcı olan, bir öğrenci olarak gücünü test etmeni sağlayan ve beynini harekete geçiren şeyler çok daha ilgi çekici. Böylece büyüdüğünde ve bir işin olduğunda benzer problemlerle baş etmek daha kolay bir hale gelir. Ayrıca sınıfta en iyi öğreneceğin şey, asla unutamayacağın kadar ilginç olan şeydir.”
“Proje tabanlı öğrenme gibi normal ders kitaplarının yapmamıza izin vermediği tekniklerle keşfetmeyi seviyorum. Ne zaman bir proje yapsam, konuyu sadece ders kitabından okumaktan çok daha iyi hatırlıyorum.”
“Ben kişisel olarak öğrendiğim şeyi gözlerimle gördüğümde onunla çok daha derin bir bağ kuruyorum. O zaman tüm detayları görüyorum ve bu çok daha akılda kalıcı ve ilginç oluyor. Bence öğrencilerin içinde oldukları an ile bağ kurması, Times New Roman fontundan oluşan siyah beyaz bir metnin çok daha ötesine geçerek, gerçek bir öğrenme coşkusu yaşamalarını sağlayacaktır.”
4. Yaptığın Şeyi Sevdiğini Göstermek
“Öğrencilerin ilgisini sürekli uyanık tutmak çok zor olabilir. Eğer monotonluğa ya da konuyu sürekli dağıtmaya takılıp kaldıysanız, bu hiç yardımcı olmaz. Robot gibi konuşmak yerine, öğretmenler bizimle öğretme konusunda gerçekten tutku duyuyorlarmış gibi konuşmalılar. Bu anlamda davranışlarınızı mutlaka tekrar gözden geçirdiğinizden emin olun. Eğer bir öğretmen, öğretmenlik, yapmak istediği en son şeymiş gibi davranırsa, çocuklar da aynı negatif enerjiyle karşılık verirler. Eğer gerçekten orada olmak istiyor gibi davranırsanız, biz de öyle oluruz.”
“Bence sınıftaki coşku, öğrencide, sınıftaki tartışmalara katılma isteği uyandırır. Çünkü en harika bilgilere sahip de olsanız, eğer anlattıklarınız kulağa ilginç gelmiyorsa, öğrencilerinizin dikkatini çekemezsiniz. Ayrıca ben heyecan ve coşkunun bulaşıcı olduğuna inanıyorum.”
“Öğrencilerin ilgisini çeken konu ya da notlar değil, öğretmendir. Öğretmenler öğrencilere içtenlikle bir şeyler öğretmek istiyorlarsa, ama sadece işleri olduğu için değil, öğrencileri eğitmek istedikleri için, o zaman öğrenciler mutlaka fayda görür. Her şey tutkuyla ilgili. Öğrendiklerimizin bizim geleceğimize nasıl uygulanabileceğini anlatmak için gösterilen ekstra çaba, tutkunun ta kendisidir.”
5. Beni Sıramdan Kaldırın!
“Bir öğrenci aktif olduğunda, oturduğu zamankinden çok daha derin bir öğrenme gerçekleşir. Örneğin tarih dersinde bir fikir tartışması yapıyorduk ve farklı fikirleri savunan iki gruba ayrıldık. Öğretmen sınıfın iki farklı köşesinde durarak fikirlerimizi söylememizi istedi. Bu sayede tüm sınıf arkadaşlarımın söylediklerini tek tek dinleyebildim.”
6. Görsel Destek Sağlayın
“Ben resim görmeyi seviyorum, çünkü resimler konuyu daha açık bir hale getiriyor. Olayı kafamda canlandırabilmek için bana bir ipucu veriyor.”
“Derste birçok görsel olduğunda ilgim artıyor. Power Point de genellikle hoş oluyor, ama eğer çok fazla noktalı madde varsa, o zaman o da sıkıcı olmaya başlıyor. Resimler ve karikatürler genellikle dikkat çekmenin en iyi yolları.”
7. Öğrencilere Seçme Hakkı
“Bence ödevlerde, proje seçimlerinde ve daha pek çok seçimde özgürlüğe sahip olmak öğrencilerin ilgisini artıracaktır. Daha çok çeşitlilik = yaratıcılık için daha fazla alan.”
“Öğrencilere seçme hakkı vermek, gücümüzü kullanmamıza yardım eder ve bize bir projenin olmasını istediğimiz gibi olması özgürlüğünü verir. Sevdiğimiz bir şeyi yaparsak, daha fazla odaklanırız ve okuldan daha çok zevk alırız.”
“Bir başka yol da müfredatı, daha ileri ya da daha geri olan öğrenciler için esnek hale getirmek. Mesela bir proje seçenekleri listesi olabilir ve öğrenciler kendi düzeylerine göre bu listeden seçim yapabilirler.”
8. Müşterilerinizi Anlayın: Çocuklar
“Fikirlerini dile getirmeleri için öğrencileri cesaretlendirin, çünkü öğrencilerinizden ne öğreneceğinizi asla bilemezsiniz.”
“Eğer öğretmenler bizim yeteneklerimize güvendiklerini gösterirlerse ve bize dostça ve iyi bir ruh haliyle yaklaşırlarsa, yapamadığımız şeyleri yapma konusunda kendimizi daha becerikli hissederiz. Demek istediğim şu: Öğrenciler kendilerini öğretmenleriyle bir “ortaklık” içinde hissederlerse, daha iyi öğrenirler.”
“Bence öğrenciler kendilerine aslında “öğrenci” gibi davranılmasını istemiyor. Öğretmenler de biz öğrencilerden öğrenebilir. Öğretmenler, öğrencilerin bir proje ya da sınav hakkında neler hissettiğine dair geri bildirimler almalılar. Ama en önemlisi kendilerine sormalılar, ‘Eğer öğrenci olsaydım ben nasıl hissederdim?’ diye. Olayı bizim tarafımızdan da görmeyi unutmayın.”
“Öğrencileriyle gerçekten bağ kuran ve tüm sınıfı büyük bir aile gibi hissettiren öğretmenlerin derslerinde çok daha ilgili oluruz. Öğretmenler bir çocuğun ya da ergenin zihninin nasıl çalıştığını anlamalı ve öğrencileriyle bağ kurmalı. Eğer öğrenciler kendilerini rahat hissederlerse, soru sormak ya da yardım istemek için ellerini kaldırma cesareti gösterirler.”
“Öğretmenler ders verdikleri her bir sınıfın içindeki öğrencilerin birbirinden farklı olduklarını bilmeliler.”
9. Karıştırın!
“Tek bir sabit aktivite yapmayı sevmiyorum. Çeşitlilik, konuya daha fazla ilgi göstermemi sağlıyor. Sadece çalışırken değil, yemek yerken ya da başka şeyler yaparken de böyleyim. Sürekli aynı yemeği yemek, bir süre sonra yemek yememe isteği uyandırır!”
“Sınıfta eğlenceli deneyler yapmayı ya da tarihten küçük skeçler canlandırmayı seviyorum. Eğer öğrenciler bir şeyler hatırlayacaksa, görsel ve işitsel derslere ve tabii ki duygulara ihtiyaç duyarlar.”
“Ayrıca, biraz mizah iyi olur. Herkes gülmeyi sever. Benim ilgimi çeken başka bir şey de sınıf ya da grup oyunları. Mesela dil dersinde yakar top oynamıştık. Birbirimize sırayla kelimeleri fırlattık. Eğer anlamını söyleyebilirlerse, kelimeyi atan oyuncu oyun dışına çıkıyordu. Öğrencilerin hepsi bilemedikleri kelimeleri hep hatırlarlar ve tabii ki doğru bildiklerini de.”
10. Önce İnsan
“Sakın bazen kendiniz de eğlenmeyi unutmayın.”
Bu yazıyı kendi öğrencilerimden birinin sözleriyle bitirmek istiyorum: “Gerçek şu ki, her öğrenci farklı bir şey ister ve bu normaldir. Bir öğrencinin ilgisini uyanık tutmanın ve onu eğitim yolculuğuna hazır hale getirmenin her zaman bir yolu vardır. ‘Bunun yolu nedir?” diye sorar bazı öğretmenler merakla. Size cevabı vereceğim. Hazır mısınız? Bunun yolu onlara sormaktır. Evet onlara sormak. Onlardan nasıl öğrendikleri ile ilgili bilgiler alın. Bu kadar basit.”
.alıntı.