Tıp Dışı Tedaviler
Modern tıbbın reddettiği, alternatif bile sayılmayacak yöntemler, kısa süreli yararlarının yanında çoğunlukla çok ciddi olumsuzluklara yol açıyor.
Bu tıp dışı yöntemler şunlar :
“Koparırcasına çekilerek yapılan tedaviler”
Kısaca bel çekme denilen ve hem en sık yapılan hem de en riskli tedavi yöntemlerinden biridir. Halk arasında “çıkıkçı” denilen kişilerce uygulanan tedavi ilerleyen yıllarda son derece ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor. Çıkıkçıların uyguladıkları tedaviler arasında birinci sırayı “bel çekme” alıyor. Kuyruk sokumunda, ani düşmelere bağlı olarak veya kadınlarda doğum sonrasında sıkça görülen kuyruk sokumu eğrilikleri, çıkıkçılar tarafından yalan yanlış yöntemlerle iyileştirilmeye çalışılıyor. Bu ise hastayı iyileştirmek yerine çok daha ciddi problemlerle karşı karşıya bırakıyor.
“Bel çekme’de” kişi bir zemine yatırılarak, beline bağlanan palaskalar hızla çekilir. Bu arada bir başka kişi tarafından da dizler sıkıca yere bastırılarak karşı kuvvet uygulanır. Bu arada sıkışmış veya fıtıklaşmış disk yerine oturur. Hasta geçici olarak rahatlar, ama uygulama ehil ellerde yapılmadığından genelde tekrarlar. Bu arada şiddetli çekimin sonucu olarak bazen omurilik içinde kanamalar, disk parçalarının omurilik kanalına düşmesi, hatta omurilikte kısmi parçalanma ile görülen kısmi felç durumu ile karşılaşmak olasıdır. Sırt çiğneme de evlerimizde çoğumuzun bilinçsizce uyguladığı yanlış tedaviler arasında yer alıyor. Oysa bu da bele bilinçsizce binen yüke bağlı olarak çeşitli komplikasyonlara neden oluyor.
“Gıda maddeleri ile yapılan tedaviler”
* Et Bağlama : Özellikle düşme, çarpma gibi durumlarda, bazen romatizmal hastalıklarda veya kuyruk kaldırma işleminden önce bir biftek diliminin sıkıca bele bağlanması önerilir. Gerçekten de ette bulanan bazı enzimlerin cilt dokusuna geçecek, dokuları yumuşattığı ve ağrıyı dindirdiği biliniyor. Ancak bu arada çürüyen ette bulunabilecek mikroorganizmaların yol açacağı komplikasyonları da akıldan çıkarmamak gerekiyor.
* Zeytinyağı, balık yağı sürme : Ağrılı bölgelerin ovulmasını kolaylaştırdığı biliniyor. Ancak hijyenik bir yöntem olmadığını da unutmamak gerekiyor.
*Bal-kekik-kuru üzüm hamur uygulaması : Genelde ısıtılarak ağrılı bölgeye yapıştırılır. Bir takım enzimatik faaliyetleri hızlandırıyor. Ancak yine de anti hijyenik bir yöntem olduğunu unutmamak gerekiyor.
* Nohut tedavisi : En ilkel yöntemlerden biri. Ağrılı bölgeye bir jiletle yarık açılarak içine nohut dolduruluyor. Zamanla nohut şişip çürüyerek, enfeksiyonlara neden oluyor. Ağrılar geçmediği gibi iyileşmeyen enfeksiyonun etkisiyle çok daha ciddi sonuçlarla karşılaşılıyor.
“Yakıtlarla yapılan tedaviler”
Ağrılı bölgelere gaz veya ispirto sürmek ülkemizde çok sık uygulanan yöntemler arasında yer alıyor. Oysa bu yakıtlar ciltte tahrişlere neden olur. Aşırı tahrişe bağlı olarak, özellikle hassas ve alerjik ciltlerde soyulmalar, kabarmalar, hatta güç iyileşen sulu-iltihaplı yaralar meydana gelebilir. Ağrılı bölgeye kömür bağlamak da yine en yanlış tedaviler arasında.
“Tahrip edici bitkilerle yapılan tedaviler”
Bazı bitkiler doğru şekilde kullanıldıklarında yararlı sonuçlar alındığı biliniyor. Ancak aynı sentetik ilaçlardaki gibi bitkisel ilaçların da uzun süreli deneylerle sınanması, test edilmesi ve ancak bundan sonra tedaviye başlanması gerekiyor. Modern tıbba uygun biçimde yaratılan ilaçların şifa dağıtacağı göz ardı edilemeyeceği gibi, bilinçsiz bir kullanımın, ölümle sonuçlanabilecek ciddi riskler taşıdığını da unutmamak gerek.
“Hayvanlarla yapılan romatizma tedavileri”
* Yılan ısırtma : Romatizması olan şahısın ağrılı bölgesine özel olarak yetiştirilmiş yılan konuluyor. Yılan ağrılı bölgeyi bularak, burayı sokuyor. Eğer hasta ölmezse (?!) ağrının geçtiği iddia ediliyor.
* Sülük çektirme : Halk tıbbında pek geçerli bir yöntem olan “sülük çektirme” yönteminde, sülükte bulunan bazı enzimlerin etkisinden faydalanılıyor. Sülük ağrılı bölgenin üstüne konuluyor. Hayvan doyana kadar buradaki kanı emiyor. Bu işlemin ilkelliğinin yanı sıra, akan kanın durmaması, hayvandan bulaşabilecek mikroorganizmalar sonucu görülebilecek enfeksiyon riskini de unutmamak gerekiyor. Ayrıca aynı sülük birden fazla kişide kullanılırsa, aynı hastalık kolaylıkla diğer kişiye de geçecektir.
* Arı sokturma : Romatizmal ağrılı bölgenin arıya sokturulması da yine en eski yöntemlerden biri. Ağrılı bölge, kanatlarından tutularak birkaç arıya zorla sokturuluyor ve sokulan bölgede reaksiyon meydana geliyor. Ağrı kesici özelliği olan bu işlem, alerjik bünyeli bir kişide anafilaktik şoka neden olarak hastayı ölümle buluşturabilir.
* Kirli yün ve post tedavisi : Çok yaygın bir romatizma tedavisidir. Hijyenik şartlardan yoksun oluşunun yanı sıra, tüylerin içinde bulunan parazitlerin yol açacağı enfeksiyonları da unutmamak gerekir.
“Kesici aletlerle ağrılı bölgeyi delme veya kesme”
Cildin, jilet, iğne, bıçak gibi kesici aletlerle çizilerek pis kanın akıtılması inancına dayanan bir yöntemdir. Bazı kimseler daha da ileri giderek vakumlu tertibatlarla kanı emdirirler. Oysa bu uygulama vücuda her türlü mikrobun girmesine olanak tanır. Sterilizasyondan bütünüyle uzak bir yöntem olduğu için, hastayı akla bile gelmeyecek yeni hastalıklarla karşı karşıya bırakır.
“Dinsel, folklorik ve diğer tedavi yöntemleri”
Tabii bir de okuyup üfletilip, muska yazarak şifa dağıttığını ileri sürenler var. Gerçekte din sömürüsü ile şifa simsarlığı yapan bu insanlar tesadüfi ve çoğu uygulanan diğer tedavilerin sonucunda ortaya çıkan iyileşmeyi kendilerine mal ederler.
.ALINTIDIR.