TOPLUMA HİZMET UYGULAMALARI DERSİ ETKİNLİK PLANI
Öğretmen Adayının Adı Soyadı: Gülnur Derici
Uygulama Okulu: Akşehir Zübeyde Hanım Anaokulu
Rehber Öğretmen: Derya Kanyılmaz
Etkinlik Adı: Kitap toplama
Etkinlik Tarihi: 03.03.12 Perşembe
Etkinliğin Amacı
Kitap geçmişi aydınlatan, yaşadığımız günlere anlam kazandıran, geleceğe ayna tutan iyi bir dost, iyi bir arkadaştır. İnsanın iç dünyasında, aşkı, sevgiyi, nefreti, kıskançlığı, öfkeyi, kederi yaşatan bir başka dünya, bir başka hayattır kitap. Yaşamımızın bir parçasıdır adeta. Böyle olmasına rağmen ne yazık ki Türkiye kitabın az üretildiği, az okunduğu, az satıldığı ülkelerden biridir.
İşte tam bu noktada, bu eksikliği gidermek amacıyla bir kitap kampanyası başlatıldı. Hedefimiz öncelikle Konya-Akşehir bölgesinde okuyacak kitabı olmayan okullar.
Okumadığımız eski kitaplarımızı, çocuk kitaplarını, raflarımızda duran ansiklopedilerimizi ve işimize artık yaramayan liseye hazırlık kitaplarımızı bu kampanyada değerlendirebilir ve çocuklarımızın hizmetine sunabiliriz.
Bu kampanya ile toplanan kitapları okuyan bir öğrencinin öğreneceği bir kelime, belki de o öğrenciyi hayatında ne kadar yüksek mevkilere çıkartacaktır. Unutmamak gerekir ki 50-60 kişi, tek kitap verse 50-60 öğrencili bir köy okulunun bir yıllık okuma ihtiyacı fazlasıyla giderilmiş olur.
Etkinliğe Katılacak Gurubun (Hedef Kitlenin) Özelikleri
Etkinliğimizi 5-15 yaş aralığında eğitim öğretim veren bir ilköğretim okulunda gerçekleştireceğiz.
Okul çağı çocuğun gelişim özellikleri:
1) Bedensel Büyüme ve Gelişme
İlköğrenimin ilk kademesindeki çocuklar rahatlıkla koşar, yürür, tırmanır, bisiklete binme gibi becerileri kolaylıkla kazanır.
Okul öncesi dönemde başlayan büyüme hızındaki düşme, on-on bir yaşlarına kadar süregelir. Erkek çocukları ortalama 127 cm iken, on yaşlarına geldiklerinde 138 cm’ yi bulur. Kızlar erkeklerden 4-5 cm kısadır. On yaşlarına doğru vücut kimyasındaki farklılaşmalara bağlı olarak özellikle kız çocuklarında ani bir boy artışı olur. Erkekler 9-10 yaşlarına kadar kızlardan biraz daha uzun ve daha iri bir bedene sahip olmalarına karşın 4.-5. sınıflarda kızlardan daha ufak bir görünüme sahiptirler.
2) Zihinsel Gelişme
Çocuk ilkokula başladığında mantıklı bir düşünceden yoksundur. Ancak ilkokul yıllarındaki eğitim ve öğretim etkinlikleri çocuğun ‘’somut düşünce’’ye geçişini kolaylaştırmaktadır. Somut düşünce; çocuğun gözüyle görebildiği, duyu organlarıyla temas edebildiği eşya ve olaylar üzerindeki çok boyutlu bir mantıksal düşünce şeklidir. Somut düşünme evresinde çocuk, somut bilgileri düzenli ve mantıklı olarak işleyebilir. Gördüğü nesne ve olaylara ilişkin akıl yürütebilir. Bu evrede mantıksal düşünmenin yanı sıra sayı, zaman, mekân, boyut, hacim, uzaklık kavramları yerleşmeye başlar. Okul çağındaki bir çocuğun düşünüşünün başlıca özellikleri ‘’gruplama’’ yeteneğine sahip oluşudur. Bundan ‘’sınıflama, sıralama, serileme, değişmezlik, sayı ve mekân’’ kavramları oluşur. Somut işlemler dönemi adını alan bu evre, zihinsel işlem yapma yeteneğinin henüz gelişmediği işlem öncesi düşünce ile, mantık işletme yoluyla muhakeme yapılabilen soyut düşünce arasında bir geçiş dönemi olarak kabul edilebilir.
İlkokul çağındaki çocuklar kararlarını oluştururken, gözlemlerden ve mantıksal sonuç çıkarmalardan daha çok yararlanır, doğrudan yaşadıkları deneyimlere daha az bağımlı kalırlar.
İlkokulun son yıllarına doğru çocuğun zihinsel süreçlerinde niteliksel bir değişim görülür. O, artık eşya ve olayların görülmeyen yanlarını da içine alan bir düşünme biçimine kavuşur.
11 yaş dolaylarında başlayan somut düşünme; belli, özgül örneklerin ötesine geçerek veya bunlardan ayrı olarak genel kurallar bağlamında düşünebilmek anlamına gelir. Atasözleri uygun ir soyut düşünce örneğidir; çünkü atasözü, içinde geçen sözcüklerin gerçek anlamlarına değil daha genel bir ilkeye değinir. Sayılar için kullanılan simgeler de soyut düşünceye örnek oluşturur. ‘’10’’ simgesi on birimlik bir nicelik bildirir. Sözcükler yine başka bir soyut düşünce biçimidir çünkü gerçek nesneleri simgelemelerine karşın bu nesnelerin kendileri değildir. Bu evrede çocuk, nesneyi ve olayı görmeden bunlar hakkında düşünebilir ve kavram geliştirebilir. Kendi düşüncelerini eleştirmeye ve bunların üzerinde düşünmeye başlar.
Yetişkinliğin düşünüş biçimi olan soyut düşünebilme, çocuklar için oldukça önemli bir gelişimdir. Soyut düşünce, çocukların kendi dünyalarını daha karmaşık biçimlerde anlamalarını sağlar. Mantıksal sonuç çıkarmaları, dikkati yoğunlaştırma yetenekleri, dikkat ve bellek kapasiteleri esaslı ölçüde artar. Çocuklar bu yaşlarda, özel deneyimlerine dayanarak sebep-sonuç ilişkileri kurmaya ve genel ilkelere ilişkin ilkelere ilişkin görüş geliştirmeye başlarlar. Soyut düşünce, çocukların bir eylemde bulunmadan önce hareketlerinin öngörülebilen olası sonuçlarını göz önünde bulundurmalarına yardımcı olur. Bu gelişim sonucu, başka bir çocuğun davranışının ne tür sonuçlar getirdiğini gözlemleyip benzer biçimde davrandıklarında aynı sonuçların kendileri için de geçerli olabileceğini anlayabilirler. ‘’Ayşe hiç bakmadan piknik masasından yere atladı ve alnı kesildi. Ben de piknik masasından hiç bakmadan atlarsam; aynı şey benim başıma da gelebilir. Atlamadan önce bakmalıyım’’ gibi düşünebilirler.
İlkokulun son yıllarına doğru çocuklar, özel bir davranışın ardında çeşitli olası neden veya açıklamaların bulunabileceğini anlarlar. Kendi görüşlerinin olabilecek tek görüş olduğu düşüncesinden, insanların farklı algıları, farklı duygusal tepkileri ve değişik güdülenimleri olabileceği anlayışına geçerler.
3) Benlik Gelişimi
Benlik, bireyin fiziksel ve sosyal çevresiyle olan etkileşimleri sonucu kazandığı bir takım kişisel duygu, değer ve kavramlar sistemidir.
Lawrence’ın tanımına göre benlik kavramı, bir bireyin zihinsel ve fiziksel özelliklerinin toplamı ve bu özelliklere göre kendini değerlendirmesidir.
Benlik kavramı, bir çocuğun sadece kedi ile ilgili değil, çevresi yani annesi, babası, öğretmenleri, arkadaşları hakkındaki düşüncelerinden ve ona karşı olan davranışlarından da etkilenir. Çocuktaki benlik kavramı aynı zamanda çevresinde gelişen ve yaşamındaki insanlarda oluşan değişikliklerden de etkilenir. Mesela okulunu değiştirmek zorunda kalan bir çocuk düşünelim. Yeni bir ortam, yeni arkadaşlar, yeni bir öğretmen. Bu çocuğun gizli kalmış sanatsal bir yeteneğini yeni öğretmeni ve arkadaşları keşfedebilir. İyi resim yapan, boyama tekniğine sahip olan çocuk bunun farkında değilse de yeni resim öğretmeninin ona güzel resim yaptığını söylemesi çocukta ‘’iyi resim yapabiliyorum’’ ifadesini bilincine yerleştirmesini sağlar. Olumsuz bir durumla da karşılaşabilir. Bir okul değişikliği ile çocuk artık takımdaki en iyi futbol oyuncusu olmadığının farkına varabilir.
Benlik imajı, kendini nasıl gördüğü, yani algıladığı benliği, ideal benliğine yaklaştıkça benlik saygısı gelişir.
Benlik saygısı, bireyin ne olduğu ile ne olmak istediği arasındaki farka ilişkin duygularını gösterir. Kendi benlik kavramını beğenmesi, onaylaması, kendinden hoşnut olmasıdır.
Son çocuklukta, bir çocuk ailesi dışındaki çevresinde kendini kanıtlayabilmesi için okulda başarılı olmak ve akranlarıyla iyi bir şekilde iletişim kurmak gibi kendisi hakkındaki olumlu bir duyguya ihtiyaç duyar. Bu yaştaki kendini algılayışı, onun çocukluk ve yetişkinlik dönemi boyunca başarısı, sosyal etkileşimi ve duygusal durumu üzerinde önemli bir etki olacaktır.
Genelde bir çocuk, kendisini başarılı hissetmesini sağlayacak, başarılı olamadığı zamanlarda iyi olduğu konusunda olumlu düşünmesini sürdürmeye yarayacak etkinlikler ve etkileşimler arar. Yüksek benlik saygısına sahip olan bir çocuk kendisini, gerçekçi hedefler koyabilen ve bunlar gerçekleştirebilen yeteneklim bir birey olarak algılayacaktır. Düşük benlik saygısı olan çocuk okulda ve hayatının geri kalanında kapasitesinin daha altında başarılar hedefleme eğiliminde olacaktır. Düşük benlik saygısının nedenleri, kendini daha başarısız hissetmek, diğer insanlarla iletişimi iyi kuramama ve bunun sonucunda çocukta utanç duyma duygusunun gelişmesi. Bu tür düşük benliğe sahip olan çocuk arkadaşlarından taktir toplama gibi bir tutum sergileyebilir. Diğer arkadaşlarının özelliklerini taklit edebilir. Daha başka nedenler de olabilir. Fiziksel bir engeli olma, kronik bir hastalık, öğrenme güçlüğü gibi. Fakirlik, kayıtsız ebeveyn, alkolizm ve yoğun kardeş rekabeti gibi çevresel baskılar. Bu çocuklarda ana-babalarının desteğiyle yüksek benlik duygusunu geliştirebilir.
Okul çağındaki bir çocuğun benlik kavramının büyük bir bölümü akranlardan sağlanan geri bildirimlere bağlı olsa da hem aile içi hem de aile dışındaki yetişkinlerle arasındaki olumlu ilişkiler çocuğun benlik değerini geliştirebilmesinde önem taşır.
Yüksek Benlik Saygısını Meydana Getiren Öğeler
Düşük benlik saygısı olan çocuklar başarısızlık nedenlerini dış etkilere bağlarlar. Mesela; ‘’Kötü bir gün geçirdim. Öğretmen benden hoşlanmıyor. Öğretmenim ayrımcılık yapar.’’ Diyen çocuk kötü geçen bir günün sorumlusu olarak öğretmenini gösterir.
Aynı durumda olan 2 çocuğun duruma bakış açısına bakalım.
Bir çocuk: Matematik sözlüsü yine kötü geçti. Sorumlusu hep öğretmen. Bana taktı bir kere, hep zor sorular soruyor.’’
Diğer çocuk: ‘’Matematik sözlüsü kötü geçti. İyi çalışamadığım yerlerden geldi. Gelecek sınava daha iyi hazırlanırım.
Aradaki fark, biri sorumluluğu kendine yüklerken, diğeri öğretmenini suçlamaktadır.
Yüksek benlik saygısı olan çocuk, başarılarını büyük ölçüde kendi emeği ve becerisi olarak görür. Başarısızlıkta daha iyisini yapmak ister ve hatalarını kabullenir.
Düşük benlik saygısına sahip çocuğa ana babası müdahale edebilir. Çocukların kendilerine olan güvenlerini sağlamaları, onların neleri yapabildiğini göstermeleri için fırsat tanımalılar, onları cesaretlendirmeliler.
Aile kendi isteğine göre çocuğun başarılarını değerlendirmemelidir.
4) Okuma-Yazma ve Aritmetik Becerilerinin Kazanılması
Okul çağındaki çocukların bu 3 temel beceriyi kazanmaları en önemli görevleridir. Bu dönemde çocuklar düşündükleri ve merak ettikleri becerileri öğrenmeye başlar. Düşündüklerini eyleme geçirmek isterler. Mesela; resimli öykü kitaplarını okuyabilmesi, yazı yazmayı öğrenmesi, sayıları toplayabilmesi...
Okuma Becerisinin Gelişimi
Okumayı öğrenirken çocuğun yazıları parmaklarıyla izlemesi, dudağını hareket ettirmesi, yüksek sesle okuması, kelimeleri okumadan önce harf harf veya hece hece okumasının önlenmesi gerekir. Bu davranışlar alışkanlık haline gelir ve hızlı okumayı engeller.
Okumada en etkili faktör görsel ve işitsel dil merkezleri arasındaki ilişkinin iyi bir şekilde gelişmesidir. Böylece yazıyı bütünüyle okumak ve anlamak mümkün olur.
Yazma Becerisinin Gelişimi
Yazma becerisi için; eli kullanabilme yeteneği, gelişmiş bir görme yeterliliği, dikkati yoğunlaştırma gerekir.
Okula başlamadan önce çocuk çizim-resim yapma, boyama, şekil tamamlama gibi etkinliklerle eli kullanma yeteneğini geliştirir.
Sayı Kavramının Gelişimi
3 yaşındaki çocuk büyüklük karşılaştırmaları yapar. 4 yaşındaysa sayma becerisini kazanmaya başlar. Ana sınıfta 1’den 10’a kadar sayabilir, bozuk paraları tanır.
5) Okul Çağındaki Arkadaş İlişkileri
Okul yaşamının heyecanlı yönlerinden biri, yeni arkadaşlıklar kurmaktır. Çocuk başkaları tarafından sevilmek, oyunlara ve etkinliklere kabul edilmek ve değer verilmek ister.
Okul çağı çocuğu, kurduğu arkadaşlıklar sayesinde aile biriminin ötesinde ufkunu genişletir, dış dünyaya ilişkin deneyim kazanmaya başlar, benlik imajı oluşturur ve bir sosyal destek sistemi geliştirir.
Arkadaş beğenisinin önem kazandığı son çocukluk dönemlerindeki 8–12 yaşlar arasındaki dilim, ‘’gruplaşma dönemi’’nin ön hazırlayıcısı olarak ilinir. Takıma bağlılık ve onun içindeki işbirliği, bireysel yarıştan üstün gelebilir.
Okul çağındaki kurallar ve sosyal roller giderek önemli hale gelir ve sosyal etkinliklerde cinsiyet farklılıkları daha belirginleşir. Çocuklar okul yaşına eriştiklerinde arkadaşlarının kalıcılığı da artar ve kızlar daha sınırlı sayıda çocukla daha kuvvetli ilişkiler kurarken, erkekler daha fazla sayıdaki çocukla arkadaşlık ederler.
Bu evre boyunca, akranlarla arkadaşlıklar oldukça önemli hale gelir. Çocuklar yaşıt arkadaşlardan oluşan destekleyici bir gruba uyum sağlamak ve yeterli sosyal becerilere sahip olmak, çocuğun yüksek benlik saygısına ulaşmasında oldukça önemli bir yer tutar.
Rekabet etmek doğal ve değer taşıyan bir güdülenimdir, ama diğer çocukların başarıları ile yeteneklerinin akla uygun bir biçimde kabul edilmesiyle daha ılımlı hale getirilmelidir. Herhangi bir yarışma ortamıyla karşı karşıya kaldıklarında, bazı çocuklar eleştirilme veya reddedilme riskini azaltmak amacıyla etkileşime girmekten kaçınırlar. Aşırı yarışmacı tutum ile aşırı çekingen davranışın her ikisi de, doğal olarak rekabete özendiren bir sosyal çevrede benlik saygısını korumaya yönelik girişimlerdir ve çocuklar için olumsuz sonuçlar doğurur.
Bu iki tarza ilişkin akranlardan gelen ve zaman zaman sert olabilen geribildirimler çocukların yaşantılarınca nelerin kabul görüp nelerin görmediğini öğrenmelerine yardımcı olabilir. Bununla birlikte, gereğinden fazla veya sürekli yapılan eleştiri yada reddetme yıpratıcı olup zarar verebilir.
Çocuğun olaylara başka birinin görüş açısından bakabilmesi, başka bir insanın tutum, duygu ve güdülenirlerine ilişkin anlayışına dayanarak kendi davranışlarını düzenleyip çevresine uyum sağlamasına fırsat verir. Bu bilişsel gelişimler; sosyal becerilerin ve etkili kişisel ilişkilerin temelini oluşturan iki yeterliliği, çocuğun duygudaşlık kapasitesini ve sosyal yargıda bulunma gücünü artırır.
Çocuklar çoğunlukla kendileriyle aynı cinsten oyun arkadaşlarıyla ilişki kurmaya özen gösterirler ve bu tercih erkeklik-kadınlık kavramlarını geliştirmelerine yardımcı olur.
7-11 yaşları arasında arkadaşlıklar kurmak, son çocukluk döneminin en önemli görevlerinden biridir ve bu hayatları boyunca devam edecek sosyal bir beceridir. Gelişimsel olarak okul çağı çocuğu daha karmaşık ilişkiler geliştirmeye hazırdır. Giderek, duygu v düşüncelerinden daha çok haberdar olmaya başlar. Zamana ilişkin geçmiş, şimdiki zaman v gelecek kavramlarını daha iyi anlar. Bu yaşta artık aileye eskisi kadar bağlı olmadığı gibi kendine dönük ilgileri de azalmıştır. Artık arkadaşlık konusunda akranlarına daha çok güvenmeye, arkadaşlarıyla birlikte okul öncesi döneme kıyasla daha fazla zaman geçirmeye başlar. Günden güne birbirleriyle çocukluk döneminin zevklerini ve hayal kırıklıklarını paylaşırlar.
Bu ortak gelişim özelliklerine rağmen, çocukların sosyal becerileri geliştirme oranları birbirinden farklıdır. Ayrıca bazıları arkadaşlara diğerlerinden daha fazla arzu ve ihtiyaç duyarlar. Bazı çocuklar zamanlarının çoğunu kendi başlarına, aile üyeleriyle veya sadece tek bir ‘’en iyi’’ arkadaşla geçirmek konusunda oldukça memnunken, diğerleri grup halinde bir çok arkadaşlıklar kurmayı yeğler. Ortalama bir okul çağı çocuğunun yaklaşık beş yakın arkadaşı vardır. Ancak, çocuğun tercihleri ve ihtiyaçları seneden seneye ve hatta aydan aya değişebilir.
Etkinliğin Gerçekleştirileceği Mekân
Etkinliğimizi “60.yıl Mehmet Türkmen İlk Öğretim Okulu”nda gerçekleştireceğiz.
60.yıl Mehmet Türkmen İlköğretim Okulu Tarihçesi
1983 yılında yapımına başlanmış olup 16.01.1984 Pazartesi günü saat 11.00 de resmen eğitim-öğretime açılmıştır. Okulumuz, devlet vatandaş iş birliğinin özgün bir örneğidir. Hayır sever, aydın örnek bir insan olan HANRİ BENAZUS beyefendi ve okulumuzun yapım işlerini üstlenmiştir. Yapım için gerekli olan her türlü imkânları sağlayarak ilçemize güzel bir ilköğretim okulu kazandırmıştır.
Sayın HANRİ BENAZUS bey’in istekleri üzerine çok genç yaşta yaşamını yitiren hemşerimiz olan MEHMET TÜRKMEN’İN adını vermiştir. Çok kısa bir özgeçmişi olan
Mehmet Türkmen İlk Öğretim Okulu Cumhuriyetimizin 60.yıl kurtuluş günü olan 1983 yılında yapımına başlandığından “60.yıl” sözcüklerini adını başında şerefle taşımaktadır.
Adres: 60. Yıl Mehmet Turkmen İÖO, Yenimahalle Küçük Sok. No: 22 Akşehir, Konya
Etkinlik Kapsamında Yararlanılacak Araçlar\Materyaller
Etkinliğimizi gerçekleştirirken 3 adet koli içerisinde edindiğimiz kitap,eğitici kitap,eğitici ansiklopedi,hikaye kitapları,ders kitapları.test kitapları bulunmakdatır.
Öğretmen Adayı
Gülnur DERİCİ