Matematiği berbat biri olarak zar zor Ticaret lisesini bitirdim ve okuldan soğudum. Senelerce evde oturdum. Tabiri caizse ev kızıydım. Yirmi altı yaşımda kız meslek lisesine gidip çocuk eğitimi ve gelişimi bölümünü bitirdim. 28 yaşımda Açıköğretim fakültesinin okulöncesi öğretmenliği bölümüne yerleştim. Sıkı bir çalışma ile hiç bir dersten kalmadan üniversiteyi bitirdim. 32 yaşımda sözleşmeli anasınıfı öğretmeni olarak atandım, 35 yaşımda kadroya geçtim. Hatta uzun bir süre, evde boş boş oturduğum o yılları hatırlayıp öğretmen olduğuma inanamıyordum. Kadrolu olamasaydım ücretli öğretmenlik yapardım. Allahıma şükrediyorum, kendimle gurur duyuyorum. "Evliliğin garantisi yoktur fakat mesleğin ve eğitimin garantisi vardır" düşüncesi ile yola çıktım. Şu an ilerlemiş yaşıma rağmen bekarım ve çok mutluyum. Keyfime uygun bir erkekle karşılaşırsam evlenmeyi düşünüyorum. Kimseye muhtaç değilim. Kendi ayaklarımın üzerindeyim, çok güzel bir mesleğim var. Mezun ettiğim öğrencilerimi ilkokul sıralarında görmek bana müthiş keyif veriyor ve gururlandırıyor. Mücadelenin yaşı yok. Bu arada benim ruh yaşım 15, büyümeye de hiiiiiç niyetim yok. Herşey, sizin kendinize ve hayata nasıl baktığınızla alakalı. Eğer birçoğu gibi erken yaşta bunları başarsaydım kendimi bu kadar mutlu hissetmezdim. İnsanlar geç yaşta yakaladıkları başarının daha bir kıymetini biliyor ve daha bir keyfini çıkartıyor, bu da işin en güzel yanı.