Dün kişisel bir iş için Ankara'daydım. Bakanlıklara çok yakın bir yere uğramam gerektiği için Remzi Hoca'ya da uğramak istedim. Kendisi sağolsun beni kırmayarak bana zaman ayırdı ve biraz sohbet ettik.
Öncelikle hepinizin merak ettiği kısımlarla ilgili bilgi vereyim. Kendisi ile yeni gelişmeler üzerine değil, en başından bugüne yapılan gelişmeler hakkında görüştük. Konuşmanın sonunda öyle bir cümle söyledi ki, yeni gelişmeleri sorma ihtiyacı hissetmedim. Tarihini şu anda belirtemeyeceğim bir toplantıdan bahsetti. YÖK le yapılacak olan bu toplantıyla ilgili "bahsettiğimiz çalışmayı bu toplantıda kabul ettireceğim" dedi. Bunun üzerine bir soruya gerek olduğunu sanmıyorum.
Yukarıdaki kısmı öncelikle yazmamın nedeni merakınızı gidermekti. Buradan sonraki kısımda görüşmemiz hakkındaki kişisel fikirlerimi ve bazı detayları aktaracağım.
OOEGM ye gittiğimde Kader Hanım'ın(Sekreter) Samsun'a atandığını, Vahide Hanım'ın(Sekreter) izinde olduğunu öğrendim. Beni Süleyman Bey karşıladı. Remzi Hoca ile sizin hakkınızda konuşmaya başladığımızda, daha çok bugune kadar ki gelişmeleri konuştuk. Ne aşamalardan başlanıpta bu seviyeye getirildiğini konuştuk. Ben özellikle Rektör Bey'in ulusal bir televizyonda yaptığı açıklamadan duyduğum üzüntüyü ve kendisinin de başka bir programdaki açıklamasının beni ve sizleri ne kadar rahatlattığını belirttiğimde kurduğu cümleler hoşuma gitti.
"Hocam bu insanlar tam delikanlı çağında, bunların kanı deli şimdi siz bu kadar insana bir söz verirseniz ve tutmazsanız bu insanları en verimli çağlarında kaybedersiniz. Kaldı ki ben tutmayacağım sözü vermem! Bu insanlara bir söz verdim tutmak için çabalıyorum. Daha geçenlerde Eskişehir'deydim. Rektörle de dekanla da görüştüm. O kısım tamam. .... tarihinde YÖK le yapılacak toplantı da bu işi kabul ettireceğim. Ancak biliyorsunuz, bu işlem tamamlandıktan sonra YÖK bir yazı çıkaracak, Anadolu Üniversitesi kabul edecek, MEB onay verecek. Bunlar bu yıla yetişsin diye gördüğünüz bu yoğunluğun içinde o konu gündemimizde."
Bahsettiği yoğunluğu gerçekten birebir gördüm. Dışarıda susmayan 2 telefon, incelenmeyi ve imzalanmayı bekleyen evraklar, gidilmesi gereken seminerler...
Ayrıca özellikle televizyonda kendisini gördükten sonra beni arayan ve mesaj yollayan öğrencilerden bahsettiğimde ne kadar mutlu olduğunu tarif edemem. Böyle bir çalışmanın gündemde olduğunu, ama yoğunluktan ancak fırsat bulunabildiğini söyledi.
Sizlere söylemek istediği birşey olup olmadığını sorduğumda,
"Hepsine selamlarımı iletin, ayrıca çok sevdiğimi de söyleyin. Biliyorsunuz onlar için çaba gösteriyoruz" dedi.
Bu yoğunluk içinde daha fazla vaktini alamayacağım için yukarıdaki kısımda detay veremediğim kısımlar hariç başka bir konu konuşmadık.
Bu görüşme ile ilgili kişisel fikrim ise;
6 ay önce kendisiyle ilk konuştuğumda bende sağladığı güven ve kendisine olan özgüveninde en ufak bir değişme olmadığını söyleyebilirim.
Ayrıca kendisiyle acilen görüşmesi gereken OOEGM şeflerini benle görüşmesini bölmemek için bekletmesi kişisel olarak beni çok onore eden bir davranıştı.
Hem görüşmenin başında bana gösterdiği sıcaklık hemde ayrılırken ki vedalaşma şekli, kendisine duyduğum saygıyı katbekat arttırdı.
Son söz: Ayrılırken söylediği söz, "Bu konuda için rahat olsun güzel kardeşim" ...
Daha ne denir ki?