Rüzgar bulutu katmış önüne,
Yağmur yağdıracamış,
Güneş olaya el koymuş,
Onlar saklambaca doymuş
Bir varmış, bir yokmuş, Allah’ın kulu çokmuş. Var var imiş. Yok yok imiş,güneş gökyüzündeki yerini almış, şöyle bir de yan yatmış, keyfine bakmış. Gökyüzünün maviliğinde kendi kendine yatıp dururken bir rüzgar sesi gelmiş kulağına...
“Püff. Püfff” Gözlerini aralamış, şöyle bir bakmış, küçük bir rüzgar önüne küçük beyaz bir bulutu katmış, sürükleyip duruyor. Zavallı bulut, bir o yana kaçıyor, bir bu yana ama rüzgar peşini bir türlü bırakmıyormuş. Güneş ışıklarını onlara doğru uzatmış “ Hey ne oluyor orada bakayım” demiş. Bulut” bu rüzgar peşime takıldı sayın güneş, beni sabahtan beri bir o tarafa, bir bu tarafa uçurup duruyor” diye sızlanmaya başlamış. Küçük bulut hala “püf püf” diye bağırıp duruyormuş.Güneş ışıklarını rüzgara doğru uzatmış, “heyy rahat bıraksana o bulutu” demiş. Küçük rüzgar “Ama ben yağmur yağdırmak için uğraşıyorum, bu benim görevim” demiş.
Güneş ışık dolu kollarını rüzgara doğru şöyle bir uzatmış, “Bu sıcak yaz günü, ne yağmuru, hiç olur mu ? demiş. Rüzgar çok hevesliymiş “Ben bulutu kovalayacağım, hepsi bir araya gelince ortalık kararacak, ondan sonrada yağmur yağacak” diye anlatmaya başlamış
Bulut, güneşin arkasına saklanmış “iyi ama ben yağmur bulutu değilim ki,sana sabahtan beri söyleyip duruyorum ama sen beni dinlemiyorsun ki” demiş.
Güneş en sonunda olaya el koymuş. Böyle küçücük bir rüzgarla, küçücük bir bulutun yağmur yağdıramayacağını, hele hele gökyüzünde kendisi sıcak sıcak parlarken bunun çok zor olacağını söylemiş. Onlara saklambaç oynamayı öğretmiş, bulut ve rüzgar akşama kadar saklambaç oynayıp durmuşlar. Rüzgar saklambaca bayılmış. Güneş’te onları izleyip durmuş.İşte bakın, gökyüzündeki o küçücük bulut var ya, hala saklambaç oynuyor bizim rüzgarla…