KARINCANIN ÖĞÜDÜ
Çevir çevir ipleri
Kaldır kaldır dizleri
Zıpla zıpla yükseğe
Basma basma iplere
“Ne güzel oynuyorlar. Keşke ben de ip atlamayı başarabilsem. O zaman onlarla oynayabilirdi.” Diye düşündü Suna, bahçede ip atlayan arkadaşlarını gördüğünde…
Çınar ağacının altında oturarak arkadaşlarını izlemeye başladı. Bu sırada, hışır hışır, diye sesler duydu. Etrafına bakındı. Kimseyi göremedi.
- Hışır, hışır…
Bu sesler nereden geliyordu? Eğildi ve otları araladı. O da ne? Karıncalar sırtlarında yüklerle şarkılar söylüyordu.
- Yüklerim çekirdeği sırtıma
Benim adım çalışkan karınca
Taşıdığım çok ağır ama
Başarır götürürüm yuvama.
Suna:
- Heyy ne yapıyorsunuz, diye sordu.
İki kocaman gözün kendilerine baktığını gören karıncalar:
- Yolumuzdan çekilir misin? Kış için yuvamıza yiyecek taşıyoruz. Sırtımızdaki yükler zaten çok ağır, bizi oyalama lütfen, dediler hep bir ağızdan.
- Peki, bu yiyecekleri nereye götürüyorsunuz?
- Görmek ister misin?
- İsterim ama nasıl olacak?
Suna o anda kendisinin de otların arasında karıncalar kadar küçük olduğunu fark etti. Hayretle etrafına bakındı. Otlar ne kadar da uzundu. Çekirdek kabukları, kocamandı.
Karıncalar:
- Haydi, çabuk ol. Daha çok yolumuz var, dediler.
Suna, karıncaların peşinden giderken içlerinden birinin yükünü düşürdüğünü, tekrar sırtına alıp yoluna devam ettiğini gördü. Karınca sırtındakiyle çok zor ilerliyordu. Biraz sonra sırtındaki çekirdek tekrar düştü.
- Offf! Çok yoruldum, dedi küçük karınca. Çekirdeği sırtına bir türlü yerleştiremiyordu. Defalarca düşürmüştü.
Diğer karıncalar sırtlarındaki yükleriyle yollarına devam ediyorlardı.
Suna:
- Neden yardım istemiyorsun, diye sordu Küçük Karınca’ya.
- Hepsinin çok işi var. Ben de onlar gibi yük taşımayı başarmalıyım.
- Ama hep düşürüyorsun.
- Evet ama biraz daha çabalarsam öğreneceğim, dedi ve çekirdeği bir kez daha sırtına yükledi.
Suna karıncaların yuvasını çok merak ettiği için hızla yoluna devam etti. Topraktaki delikten içeri girdiğinde yeraltındaki kocaman yuvayı gördü. Tüm karıncalar getirdikleri yiyecekleri depolara koyuyordu.
Suna şaşkınlıkla Bilge Karınca’ya,
- Bu kadar çok yiyeceği nasıl topladınız, diye sordu.
- Yaz boyunca bütün karıncalar yiyecek toplamak için çok çalışırlar.
O sırada yuvada alkış sesleri duyuldu.
- Başardım, başardım…
Bu, sırtındaki yüküyle kapıdan giren Küçük Karınca’ydı.
Bilge Karınca:
- Tebrikler. Çok çalıştın, çok yoruldun ama hiç vazgeçmedin. İlk yiyeceğini başarıyla yuvamıza taşıdın, dedi.
Küçük Karınca duyduğu bu sözler karşısında çok mutlu oldu. Yeni bir yiyecek bulmak için heyecanla yuvadan ayrıldı. Suna gülümseyerek onun ardından bakıyordu ki arkadaşlarının kendisine seslendiğini duydu:
- Bizimle ip atlamak ister misin Suna?
Suna karınca yuvasında değil de çınar ağacının dibinde oturduğunu fark etti. Arkadaşlarının yanına koştu.
- Ama ben ip atlamayı başaramam ki. İpler her seferinde ayağıma takılıyor.
- Bir kez de birlikte deneyelim.
Küçük Karınca’nın başarmak için ne kadar çok upraştığını hatırlayan Suna denemeye karar verdi.
Çevir çevir ipleri
Kaldır kaldır dizleri
Zıpla zıpla yükseğe
Basma basma iplere
Dizlerini kaldırdı, yükseğe zıpladı ama ipler yine ayağına takıldı. Suna vazgeçmek üzereydi ki,
- İpi çevirmek ister misin, diye sordu arkadaşı.
Kendisine doğru uzatılan ipleri aldı ve başladı çevirmeye. Suna ipleri çeviriyor, arkadaşları atlıyordu. Hepsi çok eğleniyordu.
İp atlamayı başaramayan Suna, ip çevirmeyi başardığı için çok mutlu oldu. Daha çok çalışırsa belki ip atlamayı başarabilirdi.