Çocukluk çağında kan kanseri ile kötü huylu lenfomlardan sonra en sık görülen beyin tümörü, kansere bağlı ölümlerin yüzde 2.9'unu tetikliyor.

Toplumda 100 bin kişinin 5 kişisinde görülen beyin tümörü hakkında özellikle anne ve babaları uyaran Beyin-Omurilik Sinir Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Okan Korkmaz, hiç önemsenmeyen bir baş ağrısının geri dönüşü olmayan neticelere yol açabileceğini söyledi. Beyin tümörünün toplumda kansere bağlı ölümlerin yüzde 2.9'unu tetiklediğine dikkat çeken Korkmaz, çocukluk çağında kan kanseri ile kötü huylu lenfomlardan sonra en sık görülen üçüncü vaka olduğunu söyledi. Beyin tümörlerini primer ve sekonder olarak ikiye ayrıldığını anlatan İzmir Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Beyin-Omurilik Sinir Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Okan Korkmaz, birincisinin beyin, beyin zarı ve kemik kaynaklı olduğunu, ikincisinin ise vücudun başka bir yerinden beyin bölgesine yayılan tümörler olduğunu söyledi. Beyin tümörünün toplumda görülme sıklığının 100 bin kişide 5 olarak kayıtlara geçtiğini dile getiren Opr. Dr. Korkmaz, "Genel olarak kanser görülme sıklığının artmasına bağlı olarak ileri yıllarda bu oranın artışından korkulmaktadır. Görüldüğü üzere aslında çocuklarımız da büyük bir risk altındadır" dedi.

Hastalığın nedenlerinin bulunması yönünde çeşitli araştırmalar yapıldığını ancak halen tümörün kökeninin bilinmediğini ifade eden Korkmaz, "Travma, virüs, ailevi yatkınlık gibi etmenleri ortaya çıkarmaya yönelik çeşitli çalışmalar olsa da, bu tümörlerin kökeni halen bilinmemektedir. Bazı tümörler belirgin bir biçimde genetiktir bazıları ise yaşamın ileri evrelerinde ortaya çıkar. Özellikle 18 yaşın üzerinde geçirilen bir sara nöbeti öncelikle beyin tümörü nedeniyle araştırmayı gerektirir" dedi.

İnsan vücudunda yapılan araştırmalarda beyin tümörlerinin iki tür belirtiye neden olduğunu ifade eden Korkmaz, "Birinci gruptakiler genel belirtiler olarak adlandırılır. Bunlar, beynin neresinde oluşursa oluşsun bütün beyin tümörleri açısından ortak belirtilerdir. Bunların arasında baş ağrısı, bulantı, kusma sayılabilir. İkinci grup belirtiler ise tümörün yerleşimine bağlıdır. Bu belirtiler yerleştikleri ve hasara yol açtıkları beyin bölgesinin saptanmasında yararlı olurlar. Bunlar tümörün beyindeki yerleşiminin belirlenmesine yardımcı olduklarından yerleşim belirtileri olarak adlandırılır. Genel belirtilerin en önemlileri ilaca yanıt vermeyen sürekli baş ağrısı ile bulantı, kusma (genellikle fışkırır tarzda ), dengesizlik, görme kaybıdır. Bunlara daha seyrek görülen zihinsel ve davranışsal bozukluklar ile uykuya eğilim ve nabız azalmasını da eklemek gerekir. Yapılan araştırmalara göre hangi belirtinin beynin hangi bölgesinde hasar verdiğini şöyle sıralayabiliriz; Baş ağrısı; en sık ve en erken görülen belirtidir. Genellikle şiddetlidir. Sürekli olabilir. Bazı olgularda yoğun ve yırtıcı özellikte, bazılarında ise daha hafif nöbetler biçimde gittikçe şiddetlenerek seyreder. Genellikle beyincik tümörlerinde öteki bölgelerdekine oranla daha erken ve şiddetlidir. Kusma; kafaiçi basınç artmasına bağlı kusma yemeklerle ilgili değildir. Bulantı görülmez, fışkırma biçimindedir. Beyin kökenli kusma daha çok sabahlan aç karnına görülür. Bazı olgularda yemeklerden yada biraz su içtikten sonra bulantıyla da ortaya çıkabilir. Nabzın seyrekleşmesi; seyrek görülen bir belirtidir. Daha çok beyin sapı tümörlerinin belirtisidir. Baş dönmesi; baş hareketleri ile uyarılan baş dönmesi beyincik ve işitme siniri tümörlerinde görülür. Beyin tümörlerinin yerleşimsel en önemli belirtisi sara nöbeti geçirmedir" şeklinde konuştu.


İH