Bel fıtığı konusunda uzman Prof. Dr. Altay Bedük, bel ağrısının, baş ağrısından sonra insanları tıbbi tedavi aramaya zorlayan en önemli ikinci rahatsızlık olduğunu ifade etti. Altay Bedük, özellikle endüstriyel toplumlarda bu rahatsızlığın daha sık görüldüğünü ve iş gücü kaybına yol açtığı için ekonominin de bundan ciddi zarar gördüğünü söyledi.
Ameliyattan korkulmaması gerektiğinin altını çizen Prof. Bedük, dinleyicilere, "Bir doktor size ameliyat diyorsa ikinci bir doktora gidin. O da aynısını söylerse zaman geçirmeden ameliyat olun." tavsiyesinde bulundu. Prof. Bedük, tedaviye rağmen ağrısı devam eden hastalarda ameliyat endikasyonu yoksa fizik tedavinin önerildiğini söyledi.
Kent Hastanesi tarafından Rotterdam'da bel fıtığı ve disk kaymaları konulu bir seminer düzenledi. Prof. Dr. Altay Bedük'ün katıldığı seminerde, dinleyicilere bel fıtığından korunma ve hastalığın tedavi yolları konusunda bilgiler verildi. Çağımızın sık görülen rahatsızlıkları arasında yer alan bel fıtığı konusunda vatandaşlar arasında yanlış bilgiye dayalı bir durumun söz olduğunu belirten Prof. Bedük, son yıllarda bu hastalığın tedavisiyle ilgili büyük bir gelişmenin yaşandığını kaydetti. Prof. Bedük, "Ameliyat olmaktan değil, geç kalmaktan korkun." şeklinde konuştu.
Bel ağrısının, baş ağrısından sonra insanları tıbbi tedavi aramaya zorlayan en önemli ikinci rahatsızlık olduğunu ifade eden Prof. Altay Bedük, özellikle endüstriyel toplumlarda bu rahatsızlığın daha sık görüldüğünü kaydetti. İş gücü kaybına yol açtığı için bel ağrısından ekonominin de ciddi bir zarar gördüğünü anlatan Bedük, "Mesela ABD'de bel ağrısının maliyeti yılda 1,1 milyar dolardır. Bel ağrısının çeşitli sebepleri olmasına rağmen, en çok lomber disk hernileri buna sebep olmaktadır. İngiltere'de her yıl popülasyonun yüzde 2'sinin bel ağrısı için çözüm aradığı görülmektedir. Yaşamları boyunca erkeklerin yüzde 70'inin en az bir kez bel ağrısından şikâyetçi olduğu araştırmalarla saptanmıştır." dedi.
Bel fıtığına yol açan birçok etkenin bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Altay Bedük, bunlar arasında en çok dikkati çekenlerin ise, "Bel fıtığı riskini arttıran önemli sebeplerden biri meslektir. Bel ağrılarının üçte biri eğilip bükülme ve ağır kaldırma sonrasında, üçte biri düşme ve kayma sonucunda, üçte biri ise herhangi bir faktöre bağlı olmaksızın meydana gelir. Buna ilaveten ailede belde dejenerasyon varsa çocuklarda da olma ihtimali yüksektir. Kilo fazlalığı da alt kısımlardaki disklere etkiyen yükü arttırıp dejenerasyona neden olduğundan önemlidir. Bel fıtığı riskini arttıran diğer faktörleri de şöyle sıralamak mümkün: Travma, öne eğilerek ağırlık kaldırma, egzersiz noksanlığı, sigara içme, duruş bozukluğu ve bele yük bindiren yanlış alışkanlıklar." olduğunu söyledi.
Bel fıtığı tedavisinde son yıllarda önemli gelişmelerin kaydedildiğine de değinen Prof. Bedük, bu konuda tedavilerin konservatif ve cerrahi olmak üzere iki grupta toplandığını söyledi. Başlangıçta hastaların çoğunun en azından iki hafta süreyle konservatif olarak tedavi edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Altay Bedük, bundan sonuç alınamaması halinde ise ameliyat aşamasına geçildiğini kaydetti.
Ameliyattan korkulmaması gerektiğinin altını çizen Prof. Bedük, dinleyicilere, "Bir doktor size ameliyat diyorsa ikinci bir doktora gidin. O da aynısını söylerse zaman geçirmeden ameliyat olun." tavsiyesinde bulundu. Prof. Bedük, tedaviye rağmen ağrısı devam eden hastalarda ameliyat endikasyonu yoksa fizik tedavinin önerildiğini söyledi.
-memurlarnet-