İlk bebeğine geç yaşlarda sahip olan çiftler, bir süre sonra ikinci bebeği istediklerinde hayal kırıklığı yaşayabiliyor. 'Seconder infertilite' denilen ikinci bebek kısırlığı, yumurta kalitesinin azalması, erkeklerde sperm sayısının düşmesi, rahimde oluşan kistler gibi birçok sebebe bağlanıyor.
Göztepe Medical Park Hastanesi'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gökmen İyigün, kısıtlı üreme fonksiyonu olan kadınlarda yaşın ilerlemesiyle birlikte sorunun daha da belirginleştiğini söylüyor. İyigün'e göre, ikinci bebeği olmayan çiftlerin çoğu zaten düşük üreme potansiyeli ile ilk bebeğe sahip oluyorlar.
İkincinin neden olmadığı araştırıldığında gerçek ortaya çıkıyor. İlk bebekten sonra var olan ancak ilerleyen ve üreme sorunu oluşturmaya başlayan endometriozis (karın içi yapışıklık) gibi hastalıklar, ilk doğumdan sonra geçirilen enfeksiyonlar ve operasyonlara bağlı karın içi yapışıklıklar, yaşlanmayla birlikte zaten kısıtlı olan üreme fonksiyon kapasitesinin giderek daha da artması gibi sebepler de ikinci hamileliğin engeli olarak sayılıyor. Bu faktörlerin genellikle azınlıkta kaldığını belirten Dr. Gökmen İyigün, "En sık karşılaştığımız durum, zaten düşük olan sperm ya da ovulasyon (yumurtlama) kalitesiyle genç yaşta bir hamilelik elde edildikten sonra uzun bir korunma döneminin ardından tekrar çocuk istendiğinde var olan sorunla yüzleşmektir." diyor.
Kısıtlı üreme fonksiyonu olan kadınlarda yaşla birlikte bu sıkıntıların daha da belirginleştiğini ifade eden Dr. İyigün, 35-40'lı yaşlardan sonra azalan yumurta rezervlerinin önemli bir sorun oluşturduğunu vurguluyor. Ancak bu sebepler ikinci hamilelikten ziyade geç hamilelikle ilgili. Çünkü, 22 yaşında ilk hamileliğini geçirenin 25 yaşında ikinci hamileliği önemli sorun oluşturmuyor. İlk doğumdan sonra nadir görülen beyinde hasara bağlı kadınlık hormonlarının salgılanma bozuklukları, doğumdaki cerrahi travma ve enfeksiyonlar sonucunda genital sistemin tahrip edilmesine bağlı sıkıntılar da ikinci gebeliği zorlaştırabiliyor. Dr. İyigün, bu sorunların modern doğum hekimliğinde nadir görüldüğünü belirtiyor.
İkinci gebeliğin zor olma sebepleri arasında erkeklerin de yaşadığı birtakım sorunlar bulunuyor. Dr. Gökmen İyigün, var olan sperm kalite azlığının beklentisiz bir gebelik elde etmeye izin vermiş olsa bile korunma kesilip üremede gecikme yaşandığında bunun fark edilebileceğini söylüyor. Ayrıca alkolizm, çalışma hayatının stresleri, travma ve geçirilmiş enfeksiyonlar da var olan sperm kalitesini daha da azaltıp üreme güçlükleri ortaya çıkarabiliyor.
Peki, doğum kontrol yöntemleri ikinci hamileliği engeller veya zorlaştırır mı? Dr. Gökmen İyigün bu konuda şu açıklamayı yapıyor: "Doğum kontrol hapları için bu spekülasyon hep yapılmıştır. Tüm gelişmiş Batı ülkelerinde çiftlerin ilk korunma yöntemleri doğum kontrol haplarıdır ve doğum kontrolünü bırakıp çocuk istediklerinde ise bir kısım kadınlar üreme sorunları yaşamaktadır. Ama zaten tüm popülasyonun yüzde 10'u yaklaşık olarak üreme sorunlarıyla karşılaşmaktadır ve hap kesilince çiftler bu doğum kontrol haplarından bağımsız üreme sorunlarıyla karşılaşırlar. Bu bir algı yanılsamasıdır. Doğum kontrol hapları yumurtlamayı baskılayarak korunma sağlar. Kullanılan süre ve kişiye göre bu baskılama hemen de kalkabilir, birkaç ay da sürebilir ama kalıcı kısırlık neredeyse nadirdir. Tam tersine istenmeyen gebelikler ve sonucunda oluşan kürtaja bağlı riskler daha da ciddi olabilir."
Gebeliği olumsuz etkileyen bazı faktörler
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gökmen İyigün, gebe kalmada olumsuz etkileri olan bazı durumları şöyle anlatıyor:
Stres: Stres, tüm insanların yaşamsal fonksiyonlarını etkilediği gibi üreme sistemini de etkiler. Stres, sperm sayısı ve mortalite (hareket) azlığı, hormon sistemini etkileyerek yumurtlama sorunları ve derin stresler erken menopoz gibi sebeplerle suçlanmıştır.
Hormonlar: Kadın genital sistemini yöneten hormonlar vardır. Bu hormonlar, stres, kronik hastalıklar, beslenme, ağır çalışma gibi faktörlerden etkilenir ve hormon seviyelerinde değişiklik yaparak kadın ve erkek genital sisteminin çalışma ahengini bozarak etki eder. Sağlıklı sperm ve yumurta elde edilmesini güçleştirebilir.
İleri yaş: Yaşla birlikte, özellikle 35-40'lı yaşlardan sonra hem sperm fonksiyonları hem de over (yumurta) rezervleri ve yumurtlama kalitesi azalır. Erken menopozların oranı artar ve üreme sağlığını tehlikeye sokacak enfeksiyon, endometriozis karın içi yapışıklıkların oluşma riski artar.
ZAMAN