Sabah gazetesinde yer alan “Aile hekimliğine gözaltı” başlıklı haber özetle şöyle:
“Sağlık Bakanlığı ile ortak çalışma yürüttüklerini söyleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, doktorların reçete yazmasını azaltmak için fazla ilaç yazanlara negatif performans uygulanmasının gündemde olduğunu vurguladı. Başka önlemlerde alacaklarını söyleyen Çelik, reçete başı, kutu başı ilaç yazımı ile ilgili bir çalışma yaptıklarını belirtti. Çalışma Bakanı Çelik, daha önce reçete başına 4 ilaç yazımı sınırı getirdiklerini, Danıştay'ın bunu kaldırdığını hatırlattı.
***
Altı ay önce yayınladığım “İlaç israfının önlenmesi için SGK’ ye bir tavsiye” isimli yazımda Bakan Çelik’ in dile getirdiği fazla ilaç yazan doktora negatif performans uygulamasının bir benzerini “pozitif performans” şeklinde tavsiye etmiştim. Bence benim teklifim daha doğrudur.
Yazımın ilgili paragrafı aynen şöyle:
“SGK doktorların reçetelerini takip ederek az sayıda, düşük dozda ve ucuz ilaç yazan hekimleri ödüllendirmelidir. Bu sayede gereksiz ilaç kullanımı kontrol altına alınarak önemli ekonomik kazançlar elde edileceği gibi hastaların gereksiz ilaçlar yüzünden karşılaşacağı komplikasyonlar ve riskler de ortadan kalkacaktır.”
İlaç israfının on mühim sebebi
SGK’ nin ilaca ödediği para her sene katlanarak artıyor. Ülkemizdeki ilaçların yüzde 90’a yakınını ödeyen kurumun geçen sene kasasından ilaç için çıkan paranın 16 milyarı geçtiğini biliyoruz.
Türk Eczacıları Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, Türkiye’de ilaç israfının önemli boyutlarda olduğunu ve reçeteye yazılan her iki ilaçtan birinin gereksiz şekilde reçetelendiğini düşündüklerini söylüyor.
Hükümetin sokağa atılan milyarlarca liraya karşı tedbir almak için harekete geçmiş olması çok doğru; hatta geç kalındığı bile söylenebilir.
Bu vesile ile ilaç israfının sebeplerini ve çözüm için tavsiyelerimi tekrarlamak istiyorum:
İsrafın başlıca sebepleri:
BİR: Tıp eğitimi yetersizdir. Birçok pratisyen doktor gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan diploma almaktadır ve bu açığını ilaç yazarak giderdiğini sanmaktadır. Doktor mutlaka ilaç yazar beklentisi ortadan kaldırılmalıdır.
İKİ: Tıp fakültelerindeki eğitim koruyucu hekimliğe değil tedavi edici hekimliğe önem verir. İmtihanlarda koruyucu hekimlikle ilgili sorular yok denecek kadar azdır; düzen “ilaç yazmak” üzerine kuruludur.
ÜÇ: Tıp eğitimi ve öğretim üyeleri ilaç endüstrisinin hegemonyası altındadır; onlara karşı çıkmak her babayiğidin harcı değildir.
DÖRT: Defansif tıptan kaynaklanan ilaç israfı da çok büyük boyutlardadır. Bazen bilgi ve tecrübe eksikliğinden bazen zaman azlığından hastasına yeteri kadar zamana ayırması mümkün olmayan hekim “Başıma bir iş gelmesin” diyerek çareyi bol ilaç yazmakta bulmaktadır.
BEŞ: Hastalardan gelen ilaç yazdırma baskısı da gözden kaçırılmamalıdır. Birçok hasta elinde ilaç listesi ile hekime giderek “Bana bunları yaz” diyebilmekte ve isteği yerine gelmediğinde de “Sen kim oluyorsun da bunları yazmıyorsun” diyerek olay çıkarmaktadır.
ALTI: İlaç endüstrisinin pazarlama faaliyetleri de ilaç israfının mühim sebeplerindendir. Hedef, her hasta hatta her sağlıklı insan için ömür boyu kullanması gereken ilaçlar olduğunu hekimlerin beynine kazımaktır.
YEDİ: Hastaların değil laboratuar bulgularının tedavi edilmeye çalışılması da ilaç israfına yol açar. Bu sayede kesinlikle gerekli olmadığı hâlde milyonlarca insan kolesterol, reflü, astım, osteoporoz ilaçları içmektedir.
SEKİZ: Son senelerde iki veya daha fazla kimyasal maddenin bir arada bulunduğu ilaçlar (polypil) da ilaç israfının gözden kaçan sebeplerindendir.
DOKUZ: İlaç ambalajlarında çok fazla ilaç bulunması da ilaç israfında önemlidir. Yutulan ilk hap ciddi bir yan etki yarattığında kutunun tamamı ziyan olmaktadır.
ON: Çeşitli hastalıklar için verilen sağlık kurulu raporlarının da ilaç israfında çok önemli bir yeri vardır. Aslında bir iki reçete ile düzelmesi mümkün olan pek çok hastalık için “ömür boyu ilaç kullanma dayatması” yapılmakta ve bu hastalar asla doğru dürüst de takip edilmemektedir.
İlaç israfı nasıl önlenir?
İlaç israfı tüm dünya ülkelerini ilgilendiren 'küresel ekonomik' bir problemdir. Çözümü de ülke bazında alınacak tıbbi veya polisiye tedbirlerle mümkün değil ama gene de yapılabilecek pek çok şey vardır.
BİR: Her şeyden önce önleyici ve koruyucu hekimliğe önem verilmeli, birçok hastalığın ilaç kullanmadan hayat tarzı değişiklikleriyle düzeleceği gözden kaçırılmamalıdır.
İKİ: Sağlık Kurulu raporlarıyla ilaç kullanımında, teşhislerin doğruluğu, tedavilerin gerekliliği, hastalar tarafından uygulanıp uygulanmadığı çok sıkı denetlenmelidir.
ÜÇ: Sosyal Güvenlik Kurumu, eşdeğeri olan faz 4 ilaçları ve orijinal ilaçları ödeme kapsamına almamalıdır. Yeni ilaçların her zaman en etkili ve en zararsız ilaç olmadıkları unutulmamalıdır.
DÖRT: Tüm ilaçların parasız olması doğru değildir; bu ancak sınırlı sayıda ilaç için geçerli olabilir. Az da olsa hastanın gelir durumuna göre katkı payı alınmalıdır.
BEŞ: Bitkisel ilaçlar, besin destek ürünleri Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmalı ve sadece eczanelerde satılmalıdır.
ALTI: Hastalarını az ve ucuz ilaçla tedavi eden doktorlar ödüllendirilmelidir.
YEDİ: İlaçlar kutu ile değil, tane ile verilerek ilaç ve ambalaj tasarrufu yapılmalıdır.
SEKİZ: Kullanılmayan ilaçlar mutlaka değerlendirilmeli; yan etki sebebiyle tüketilemeyen ilaçlar iade edilebilmelidir.
DOKUZ: İlaçlar mutlaka reçete ile satın alınabilmeli ve eczane dışında ilaç satışına izin verilmemelidir.
ON: Açık veya gizli ilaç reklâmı önlenmelidir.
Habertürk