Uzmanlar 'saat camı' gibi olup gelen ışığı kıran korneanın, saydamlığı bozulduğunda değiştirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Son yıllarda giderek artan kornea nakillerinin en sık görülen sebebini lazerli katarakt ameliyatlarıyla meydana gelen hasarların oluşturduğu bildirildi.
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Ünal, gözün en ön tarafında yer alan, saat camı gibi olan ve dışarıdan gelen ışığı kıran saydam tabaka korneanın, saydamlığı bozulduğunda ve görmede azalma meydana geldiğinde değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Doğuştan gelen bozukluklar, travmalar sonucu meydana gelen hasarlar, göze yabancı cisim kaçması, çamaşır suyu ve benzeri tahrip edici maddelerin teması ve az da olsa lens kullananlarda meydana gelen mikrop kapması gibi nedenlerle korneada bulanıklık ve görmede azalma meydana gelebildiğine işaret eden Ünal, bu durumda kornea nakli gerektiğini vurguladı.
Kornea naklinin, yenidoğan bebekten 100 yaşına kadar her bireye yapılabileceğini belirten Ünal, katarakt ameliyatlarından sonra da kornea naklinin gerekebileceğine işaret etti. Ünal, "Artık kornea nakillerinin en sık görülen nedenini lazerli katarakt ameliyatlarıyla oluşan hasarlar oluşturuyor." dedi.
Nakil yapılacak korneaların göz bankalarından sağlanması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Ünal, Akdeniz Üniversitesi'ndeki göz bankasına kornea bağışının yüksek olduğunu, ancak Antalya dışından çok fazla bağış yapılmadığını söyledi. Ölen kişilerden alınan korneaların, göz bankasında kornea nakli için özel sıvılar içinde bekletildiğini belirten Ünal, her ameliyatta olduğu gibi kornea naklinde de mikrop kapma ve korneanın "reddedilme" ihtimali gibi riskler olacağına işaret etti. Ünal, "Hastaya dışarıdan bir doku koyduğumuz için vücut bunu reddetmeye çalışacaktır. Bu, tüm nakiller için geçerlidir ama diğer organlara bakıldığında en düşük ret riski gözdedir, çünkü kornea damarsız bir dokudur." diye konuştu.
AA ZAMAN