Lezzet Bağımlılığı Nedir? Lezzet Bağımlılığından Kurtulmanın Yolları
Yaklaşık 40 yıl önce başlayan araştırmalar şekerli gıdaların madde bağımlılığına benzer bir bağımlılık oluşturabileceği bildirilmiş ve son yıllarda yapılan çalışmalarda sadece şekerli değil, karbonhidratlı ve yağlı gıdaların da lezzet bağımlılığına neden olabileceği iddia edilmiştir.
Genel olarak obezitenin nedenleri arasına genetik ve çevresel faktörler yer alsa da etyolojisi (sebepleri ) tam olarak açıklanamayan obezite anormal yeme alışkanlığı ile kendini gösteren ve ilerleyen bir rahatsızlıktır.
Lezzet Bağımlılığı yenilen gıdanın vereceği hazzı duyumsamak veya yokluğunda olacak huzursuzluğu gidermek üzere devamlı veya ara ara yemek yeme arzusudur.
Son yıllarda birçok bilimsel araştırmaya konu olan lezzet bağımlılığı, yeme isteği, haz, enerji ve heyecan veren gıdaların tüketimini teşvik eden, süreklilik arz eden bir problemdir.
Hızlı Yeme Alışkanlığı
Beynin Hipotalamus bölgesinde ne kadar yemek yeneceğinin ve ne zaman yemeye son verileceğinin sinyallerini alan ve değerlendiren bir merkez vardır. Bu merkez yemek yenmeye başladıktan yaklaşık 20 dakika sonra mide ve bağırsaklardaki doluluk gerginliğe neden olmaya başladığında tokluk sinyalleri gönderir. Ancak sinyallerdeki bu yavaşlık, hızlı yemek tüketildiğinde gereğinden fazla kalori alınmasına neden olur.
Gıda alımını İnsülin, Leptin, Ghrelin, PYY gibi birçok hormonu etkiler. Araştırmalar ‘yemek yemeyi durdur’ amaçlı tokluk sinyalini lezzetli gıdaların geciktirdiğini veya engellediğini göstermiştir. Zamanla tokluk sinyallerine karşı bir duyarsızlık gelişmektedir.
Şekerli ve tatlı gıdaları tüketmek için aşerme benzeri istek ve arzu duyan kişiler olduğu gibi yokluğunda depresif davranış belirtileri gösterenler de vardır.
Lezzet bağımlılığında etkili diğer bir gıda türü de karbonhidrat denilen ve daha çok unlu gıdaları içeren bileşenlerdir. Ruh halindeki çöküntü, düşen seratonin seviyesi ile ilgili olduğunda kişi bu durumdan kurtulmak için yüksek oranda karbonhidrat ihtiva eden yiyecekler tüketmek için kolay vazgeçilemeyen bir arzu duyar.
Ayaküstü yenilen fast food, televizyon karşısında yenilen patates ve mısır cipsi gibi yağlı, tuzlu abur cuburdan alınan hazzın aynı kalabilmesi için yeme isteği ve yenilen miktar sürekli artar. Keza yüksek oranda yağ içeren gıdalar yüksek enerji sağlarlar. Bu enerji bedensel aktiviteler de kullanılmaz ise obezliğe neden olur. Ayrıca yüksek yağ içeren gıdalar tokluk sinyallerini geciktirerek yeme alışkanlığını kontrol edilmesini zorlaştırır. İnsülin direncini ve kandaki Leptin düzeyini artırırlar. Zamanla tokluk sinyalleri gönderen kandaki Leptin reseptörleri kandaki Leptin seviyesine karşı duyarsızlaşır. Yapılan bir çalışmada yüksek yağlı gıdaların plazma Leptin seviyesinde düşüşe yol açtığı için normal diyete rağmen kilo alındığı saptanmıştır.
Hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan deneylerde yüksek yağlı ve şekerli gıdalardan seçilen diyetlerin obezliğe neden olmakla kalmayıp, lezzet bağımlılığı yarattığı da gözlenmiştir. Obez bireylerde belli yiyeceklere karşı bir bağımlılık geliştiği de ifade edilmiştir. Bütün bu araştırmalar ve bilgiler, hızlı kilo almada lezzet bağımlılığının da çok önemli etkisi olduğunu göstermektedir.
Beslenme Alışkanlığının Değiştirilmesi
Alınan fazla kilolardan kurtulmanın yolu beslenme alışkanlığını değiştirmekten geçmektedir. Bunun için piyasadaki hızlı kilo kaybettiren, sansasyonel diyetler yerine zamana yayılan ve yeme alışkanlığını değiştirmeye odaklanmış , sürdürülebilir, sağlıklı kilo kaybı hedeflenmelidir.
Bu süreçte lezzet bağımlılığı yaratan şekerli, karbonhidratlı, yağlı gıdaların miktarları azaltılıp, yerine yeni beslenme alışkanlıklarına vücudun ve psikolojinin uyum sağlamasına imkan tanımalıdır. Bu da sanıldığı kadar zor veya imkansız değildir.
Çünkü lezzet bağımlılığı özde fizyolojik değil, psikolojik ( duygusal) bir bağımlılıktır. Kişi gönülden ve gerçekten isterse bağımlısı veya alışık olduğu lezzetler yerine daha doğal, daha az kalorili lezzetlere de zamanla alışabilir.
Lezzet Bağımlısı Olmadan da Beslenebiliriz.
Açlık sırasında birçok yiyeceğin olduğundan daha lezzetli algılanmasında tüketilen besin maddesine göre farklı fizyolojik etkiler ortaya çıkmaktadır ve besin maddesinin niteliği (şekerli veya yağdan zengin) yeme davranışını pekiştirmektedir. Bu maddelerinin aşırı tüketimi dopamin salınımını arttırmaktadır.
Bilim insanlarının glukoz bağımlılığını araştırdıkları 1 ay süren bir çalışmada 12 saat boyunca yüksek şekerli solüsyonla besledikleri ve günün belirli aralıklarında uygulamayı kestikleri sıçanların madde bağımlığında görülen anksiyete ve yoksunluk belirtilerinin olduğunu saptamışlardır.
En güçlü duygularımızdan biri olan arzunun egemenliğinden kurtulabilir, asıl önemsememiz gereken dengeli ve yeterli kısaca sağlıklı beslenmeyi ilke edinir ve yaşamımızı buna göre düzenlersek sadece normal kilomuza değil, özgüvenimize de kavuşuruz.
Yeterli ve Dengeli Beslenme
Yeterli beslenmede yeterliliğin ölçütü gerek duyulan miktarda enerji, diyet lifi ve zorunlu besin öğelerinin ( vitamin, mineral vs) sağlanmasıdır. Dengeliliğin ölçütü ise, bir gıda çeşidini diğerine göre aşırı miktarda değil, gerek duyduğumuz enerji (kalori) miktarına göre benzer oranda, yağ, tuz, şeker,un gibi sağlık üzerinde olumsuz etkileri olan gıdaların kararında tüketilmesi ve günlük beslenmede çeşitliliğe özen gösterilmesidir.
Sürekli aynı sebze ve meyveyi tüketmek yerine çeşitli sebze ve meyvenin tüketilmesidir. Öğünlerimizde et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta, tahıl, baklagiller, sebze ve meyvelerden oluşan geniş bir mönü ile bu çeşitliliği kolaylıkla yaratabiliriz.
Fast Food Ürünleri Lezzet Bağımlılığı Yaratır
En çok lezzet bağımlılığı yaratan fast food yiyecek ve içecekleri arada bir olabilir ama (hamburgerler, köfteler, pideler, pizzalar, kumpirler, dönerler, pilavlar, makarnalar, patates kızartmaları, mayonez ve ketçapları, kolaları) sürekli tüketmenin fazla kilolara neden olacağını unutmamalıyız.
Özellikle büyüme çağındaki çocuklarda lezzet bağımlılığı erişkinlerden daha önemlidir. Bu lezzetlere bağımlılık geliştiren çocuklar gelecekte de aynı beslenme biçimini sürdürmeye meyilli olurlar ve bu alışkanlıklarından vazgeçmek istemezler.
Ailelerin, bu alışkanlığın yerleşmemesi için çocuğun yeterli ve dengeli beslenmesini evde hazırladıkları yiyecek çeşitliliği ile sağlamaları gerekir ki çocuk sadece fast food restoranlarda alıştığı lezzetlere mahkum olmasın.
Fast food markaları bağımlılık yarattığını bildiği lezzetlerini pazarlamada çok başarılıdır. Reklamları ve uygulamaları ile çocuklar üzerindeki bu etkiyi pekiştirirler.
Bazı anne ve babalar çocuklarının 3 öğün fast food yese bıkmayacaklarını itiraf ederler.
Çocukların kayıtsız kalamayacağı, yağlı köfteleri, yumuşak, nişastalı sandviçleri, keza mayonez, ketçap gibi sosları ile tuzlanarak yenilen patates kızartmaları ve şekerli, gazlı koladan oluşan mönüleri onların hayallerini süsler.
Çocuğu lezzet bağımlısına dönüştürmek için bütün besin öğeleri fast food mönüde her zaman yer alır.
Lezzet Bağımlıları Duygusal Çöküntülerde Yeme İsteği Duyar
Son yıllarda yapılan bir araştırmada duygusal çöküntülerde az veya normal kilolu kişilerin az yemek yediklerini, fazla kilolu bireylerin normalden daha fazla yedikleri gözlenmiştir.
Hatta televizyonda izlenen filmden etkilenerek üzüntü, öfke, kızgınlık vs duyduklarında bile farkında olmadan şekerli, karbonhidratlı veya yağlı yiyecekler atıştırdıkları görülmüştür.
Beslenme konusunda bilinçlenme ve farkındalık geliştikçe fabrikalarda işlem gören ve kimyasallar içeren endüstriyel gıdaların yerini yavaş yavaş doğal ve organik gıdalar alacak, zamanla gıda piyasaları da buna uyum sağlayacaktır. Mevsiminde bollaşan, ucuzlayan doğal sebze ve meyveler tüketilecek, seralarda suni koşullarda yetiştirilenlere rağbet azalacaktır.
Endüstri Çağının Endüstriyel Beslenmesi Yerini Dijital Çağının Dijital Beslenmesine Bırakacaktır.
Dijital Beslenme Çağında bütün beslenme önerileri bilgisayardan gelecektir.
Yaşam tarzımıza, yaşımıza, mesleğimize, imkanlarımıza, hastalıklarımıza, kısaca bilgisayara girdiğimiz verilerin tamamına göre hazırlanmış bilimsel bir software (yazılım) bize ne zaman, neleri, nasıl yiyeceğimizi önerecektir.
Hatta önerdiği yiyeceklerin malzemelerinin buzdolabımızdaki miktarını belirterek lüzumsuz yiyecekler alıp, kullanılmadan çöpe atılmasını önleyecektir. Çünkü gelecekte gıda pahalanacak ve temini güçleşecektir.
Aynı yazılımda yiyeceklerin sağlıklı olması için nasıl ve ne miktarda hazırlanacağı, kişiye ne yarar sağlayacağı, kalorisi belirtilecektir. Gıdaların nerede, hangi fiyatta satıldığı bilgisi bile olacak gerekirse internetten sipariş verilecektir.
Özellikle perhiz yemeklerini veya gıdalarını satan yerler bu yazılımda yer alacak ve ihtiyaç sahiplerine kargo ile gönderilebilecektir. Gelecekte beslenme o kadar önemsenecektir ki hayatımızdaki önceliği birçok alışkanlığımızın, hobimizin, uğraşımızın önüne geçecektir.
İnsanlık bilinçsiz, ayaküstü tıkınmaktan keyifli, tadını çıkararak, sofrada, sohbetli, yavaş beslenmeye yönelecektir. Çünkü hayatımızın en vazgeçilmez eylemlerinden biri beslenmedir. Bir masa başında aile, arkadaş,dost,yakınlarımız veya misafirlerimizle keyifle yenilen yemek sadece açlığımızı gidermekle kalmaz, sosyal dayanışmamızı ve olumlu duygularımızı da besler. Televizyon kanallarındaki yemek programlarının artışı bu gelişmenin ilk sinyalleridir.
Bir söz vardır. Bilirsiniz. Ne Yiyorsan O’sun.
19. 02. 2013
ECZACI- OPTİSYEN
Rıfat Kayın
.alıntıdır.