REEM Nöropisikyatri Merkezi kurucusu Dr. Mehmet Yavuz, Sara nöbetlerinin korkutucu tablosunun yanısıra iyi yanlarınında bulunduğunu belirterek, “Nöbet geçirenlerde bir nevi beyin resetlemesi olmaktadır” dedi.
Epilepsi (sara) hastalığının ilk çağlardan beri bilinen çoğunlukla sebebi bulunmayan önemli bir hastalık olduğunu belirten Dr. Yavuz, “Nöbet geçiren şahısta ani bilinç kaybıyla beraber yere düşme olur. Bu esnada yaralanmalar olabilir. Bazen nöbetin ilk başlaması ile beraber yüksek sesli bağırma ya da çığlık duyulabilir. Arkasından yere düşen kişi de yüz morarması ile birlikte 3-5 dakika süren şiddetli kasılmalar olur. Çığlık sesi ile beraber ani yere düşülmesi ve şiddetli kasılmalar, izleyen şahısları dehşete düşürebilir” dedi.
ESKİSİ KADAR SIK GÖRÜLMÜYOR
Dr. Yavuz, daha sonra şunları söyledi; “Ancak çok şükür ki, epilepsi hastalarının büyük kısmı daha çok küçük nöbetler geçiren hastalardır. Ani bayılma ve kasılmalarla seyreden ürkütücü büyük sara nöbetleri, tedavilerin gelişmesi ile artık eskisi kadar sık görülmemektedir.”
BEYİNİ RESETLİYOR
“Sara nöbetlerinin bu kadar korkutucu tablosunun yanısıra iyi yanları da vardır. Çünkü nöbet geçirenlerde bir nevi beyin resetlemesi olmaktadır. Programları karışan bir bilgisayar nasıl kapatıp açtığınızda düzeliyorsa, aynen beyin de öyle nöbet sonrası rahatlamaktadırlar. Nöbet geçiren hastaların büyük bir kısmı bu rahatlamanın etkisiyle uykuya geçerler. Nöbet ile resetlenme, algılama, öğrenme ve odaklanma gibi zihinsel faaliyetleri çok arttırmaktadır. Nitekim tarihe yön veren bir çok kumandanın ve icatlar yapan bir çok kaşifin sara hastası olduklarını bilmekteyiz.”
TARİHTE BİR ÇOK ÜNLÜ SARA HASTASI VAR
“Sezar, Napolyon, Büyük İskender, 4.Murat, Cicero, Van Gogh, Dostyoveski, Aristo, Sokrates, Charles Dickens, Niccolo Paganini, Jean-Jacques Rousseau, Blaise Pascal, Molière, Michelangelo, Leonardo da Vinci, Alexander the Great ve Nietzsche gibi ünlü kumandan ve dahilerin sara hastası olduklarını bilmekteyiz. Ayrıca geçen yüzyıllarda sara hastalığı, bir kusur ve engellilik gibi düşünüldüğünden hastalığı gizlenen daha bir çok ünlü de olsa gerektir. Bu noktada dahilik ile sara hastalığı arasında bir pozitif bir ilişki olduğunu düşünmekteyim. Ancak şunu da ifade edelim ki, sara nöbeti esnasında tam bilinç kaybı ve sonrasında konfuzyon vardır. Bazılarının iddia ettiği gibi kişi, bilmediği bir şeyi nöbet esnasında öğrenemez. Dağarcığındaki zaten mevcut olan birikimlerine daha iyi odaklanır ve daha iyi analiz eder. Yukarda saydığımız dahi kişiler, nöbetler sayesinde dahi olmamışlar, mevcut bilimsel birikimlerini daha iyi değerlendirme yetisine sahip olmuşlardır.”
PSİKOLOJİK RESETLEME DE YAPIYOR
“Sara hastaları, depresyon ve panik atak gibi psikolojik bozuklukluklara çok daha az maruz kalırlar. Ben şahsen meslek hayatım boyunca sara nöbetleri geçiren bir depresyon hastası görmedim diyebilirim. Zaten sara nöbeti bir nevi doğal elektrokonvulzif tedavidir(EKT). Ağır psikolojik ve ruhsal bozukluğu olan ya da ağır bunalım tablosu içinde olan hastalara uygulanan EKT tedavisinin sara nöbetleri ile benzerliği şaşılacak derecededir. Hastalara EKT ile aynen sara nöbetine benzer durumlar oluşturulmaktadır. Bu yüzden sara hastası, nöbet geçirmek suretiyle psikolojik bozukluklardan da korunmaktadır. Sonuç itibariyle sara hastalığı, her türlü olumsuz tarzına ve görüntüsüne rağmen, fiziksel ve psikolojik resetleme yaparak faydalar sağladığı da bir gerçektir.”