Kadınlar; kariyer, ev işleri, ideal bir anne ve eş olmak için sürekli koşuşturma içerisinde. Sorumluluklarını düşünmek, yetiştirmek, idare etmek için bin parçaya bölünüyorlar. Ancak bu durum, onları mükemmeliyetçi bir kişilik sahibi yapıyor. 'Süper kadın' sendromu yaşayan kadınlar, baskı ve yönlendirmelerle ailelerinin hayatını olumsuz etkileyebiliyor.
Günümüzde birçok kadın bir yandan işyerinde daha iyi bir kariyere ulaşmak, bir yandan da ideal bir eş, anne ve ev hanımı olmak için yoğun çaba sarf ediyor. Her rolün üstesinden gelmeye çalışan ve kendine hata yapma şansı vermeyen kadınlar, mükemmel olma hastalığına yakalanıyor. Her yere yetişen, bütün sorunları halleden, aileden ve toplumdan gelen beklentileri karşılamaya çalışan mükemmeliyetçi kadın, eş ve çocuğuna da baskıcı bir tutum sergiliyor. Ancak uzmanların 'süper kadın' olarak da tabir ettikleri mükemmeliyetçi kadınlar, bu durumu fark etmiyor. Zamanla sürekli bir şeyler yapmak için koşuşturan, hiçbir şeyi beğenmeyen, çocuğunu ve eşini eleştiren, katı kurallar koyan bir anne ve eş durumuna geliyor.
Uzmanlar mükemmeliyetçi kadınlarda çabuk öfkelenme, aşırı kaygı, depresyon, panikatak, obsesif kompulsif yani saplantı gibi psikolojik sorunların ortaya çıktığını söylüyor. Ayrıca annenin mükemmeliyetçi tutumu çocukta davranış problemlerine zemin hazırlıyor.
Çocuklarda anneye öfke oluşuyor
35 yaşındaki Ayşe Hanım 'en güzel yemekleri yapan', 'iyi bir anne ve eş', 'işinde başarılı', 'üstlenilen bütün rolleri yerine getiren' birisidir. 12 yaşındaki çocuğunun her aktiviteye katılmasını, yüzmeyi iyi bir şekilde öğrenmesini, her gün belli sayfa kitap okumasını ister ve bunların yapılıp yapılmadığını sürekli denetler. Ayrıca çocuğunu liseye giriş sınavına hazırlar ve bu sınavda başarı elde eden çocuklara atıf yaparak telkinlerde bulunur. Ancak çocukta belirli bir süre sonra yalan söyleme ve anneye karşı sürekli öfke durumu meydana gelmeye başlar. Çocuğunu bir uzmana götüren Ayşe Hanım, onun bu tutumlarının kendisinin sürekli denetleyen, baskıcı, eleştirel davranışlarından kaynaklandığını öğrenir. Problem çocuk değil, annenin mükemmeliyetçi yapısıdır.
Memorial Şişli Hastanesi'nden Uzman Psikolog Ayşe Elif Orhon, 'süper kadın' sendromunu, kusursuza ulaşma arzusunu yoğun olarak yaşayan ve yaşatan, ayrıca hayatını buna göre düzenleyen, her şeyi ve herkesi sürekli kontrol altında tutmak isteyen kişilik bozukluğu olarak tanımlıyor. Orhon, "Kurallar, standartlar, etrafında dönen mükemmeliyetçi kadın, özellikle eş ve çocuğuna yönlendirici tavırlar sergiler. Kadın bu tutumları nedeniyle fiziksel ve ruhsal olarak yıpranırken aile ilişkilerinde de sorunlar yaşamaya başlıyor. Ancak kadın bu sorunların mükemmeliyetçiliğinden kaynaklandığının farkında değil." diyor.
Psikolog Orhan Dünya'ya göre ise süper kadınlar kontrolü ellerinde bulundurdukları veya böyle zannettikleri sürece problem olmadığını düşünüyor. Mükemmeliyetçi kadınlar, eş ve çocuklarının kendi kurguladıkları gibi olmadığını fark ettiğinde hemen müdahalede bulunmaya çalışıyor. Düzenleri bozulduğunda aniden öfkeleniyor ve eşinin kendisini anlamadığını düşünüyor. Açık sözlü ve net tavırlarıyla kendilerini kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bu durum özellikle çocukta anneye karşı öfkeye sebep oluyor, davranış sorunlarına zemin hazırlıyor. Mükemmeliyetçilik, kadınlarda özellikle depresyon, obsesif kompulsif bozuklukları tetikliyor.
Mükemmeliyetçi kadınlara hata ve başarısızlıkların doğal olduğunun farkına varmalarını tavsiye eden Psikolog Orhan Dünya şöyle konuşuyor: "En iyi işte çalışmalıyım, en güzel yemekleri yapmalıyım, sorunsuz bir çocuk büyütmeliyim gibi çabalar, çarpıtılmış düşüncelerden kaynaklanır. Kişi bunun farkına varmalı ve yerine mantıklı yeni bakış açıları geliştirmeli. Örneğin, 'bütün yemekleri güzel yapmak imkânsızdır', 'sorun çıkarmayan çocuk yoktur' düşünceleri benimsenebilir. Birey kapasitesinin farkına varmalı ve o yönde hareket etmeli. Hatalardan pay çıkarmak, başarısız olunabileceğini kabullenmek ve gerçekçi değerlendirmelerde bulunmak, kişiyi iyi, yeterli ve güvende hissettirir."
'Süper kadın' sendromunun belirtileri
Üstlendiği tüm rolleri en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalışır.
Sorumluluklarını yerine getirirken agresif bir tutum sergiler.
Pek çok alanda başarılı olmayı ister.
Çevresindekileri yönlendirme veya kontrol altına alma çabasındadır.
Sürekli kusursuzu arar, kendine vakit ayıramaz.
Başarması gereken görevlerin beklediğini düşünür.
Bir başarısızlık veya görevini ihmal durumunda kendini yetersiz hisseder.
ZAMAN