-
HAYIRLI RAMAZANLAR..
BaşIangıçIar sonuçIarın teceIIi yeridir. Rahmet iIe başIayan Ramazan ayının kurtuIuş iIe teceIIi buIması temenniIerimIe. ''HOŞGELDİN ONBİR AYIN SULTANI''
Bir Ramazan günü Abdulkadir Geylani Hazretleri dostları bir çölden geçiyorlardı. Hava oldukça sıcaktı. Tuttukları oruçtan dolayı açlık onların takatini kesmiş ve onları halsiz bırakmıştı. Buna rağmen, yollarına devam ediyorlardı. Bu sırada karşılarında bir ışık belirdi ve onlara şöyle seslendi:
-Ben sizin rabbinizim Ramazan'da yemek içmek size haramdır. Ama şimdi size helal kıldım. Yiyiniz içiniz.
Bu ilginç durum karşısında heyecana kapılan bazıları, hemen su kaplarına ve yiyeceğe el attılar. Tam bu sırada Abdulkadir Geylani hazretleri dostlarını uyardı:
-Sakın oruçlarınızı açmayın!
Sonra sesin geldiği tarafa dönüp:
- "Euzu billahi mine'ş-şeytani'r-racim. Euzu billahimine şerri zalike" kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım.
Bu görünen şeyin zararından Allaha sığınırım, der demez nur görünen şey bir anda kapkara kesildi! Şeytan kendisini süslü göstererek onları aldatmaya yeltenmiş ama oyunu çabucak ortaya çıkmıştı.
Cehennem Korkusu ve Sıcak Günde Oruç
Haccac ve adamları Mekke ile Medine arasında yolculuk ya*parken bir suyun başında mola verdiler.
Sofra kurulunca; Haccac etrafa bakın fakir birisi varsa getirin beraber yiyelim dedi. Hizmetçiler yakınlarda üzerinde bir hırka olan birini gördüler. Onu uyandırıp; Seni Haccac çağırıyor, dedi*ler ve adamı Haccac'ın yanına götürdüler.
Haccac:
-Gel beraber yemek yiyelim, dedi.
Adam yemem diyerek Haccac'ın teklifini reddetti cevaba şaşıran Haccac sebebini sorunca:
-Beni senin sofrandan daha iyi. bir yere çağırdılar.
-Nereye çağırdılar? Deyince adam:
-Allah'ın misafirliğine çağırdılar. Ben oruç tutuyorum deyince,
Haccac böyle sıcak günde oruç mu tutuyorsun? Deyince adam şöyle cevap verdi:
-Evet, bu sıcak günde oruç tutuyorum ki kıyamet gününün sıcaklığından kurtulayım, dedi.
-
Birgün, çelimsiz, küçük bir kız çocuğu, sokağın köşesine oturmuş; yiyecek, para, ya da alabileceği herhangi bir şey için dileniyordu. Üzerinde yırtık, pırtık giysiler vardı; yüzü gözü kir içinde ve perişan bir haldeydi.
Kız dilenirken, sokaktan genç, canlı ve iyi görünümlü bir adam geçti. Kızı fark etmişti ama belli etmemek için dönüp ikinci kez bakmadı. Büyük ve lüks evine, mutlu ve rahat âilesinin yanına geldiğinde, çok güzel hazırlanmış akşam sofrası onu bekliyordu. Fakat az sonra düşünceleri tekrar o fakir kıza takılıverdi. Duyguları bir şeylere itiraz ediyordu. Sonra kolay yolu tercih etti ve itirazlarını Allah’a yöneltti. Böyle durumların var olmasına izin verdiği için…
Ve şöyle bir cümleyle yakındı içinden:
“-Böyle bir şeyin olmasına nasıl müsâade ediyorsun? Neden o küçük kıza yardım için bir şeyler yapmıyorsun Allâh’ım?”
Sonra rûhunun derinliklerinden gelen bir cevap işitti:
“-Yaptım. Seni yarattım!”