''Ömrün, saçların kadar uzun ve güzel olsun ! ''dedi giderken adam.
Ve kadın, o günden sonra bir daha hiç uzatmadı saçlarını...
Cemal Süreya.
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...
"Her gece yeni bir savaş başlar acı ses olur, ses deli yağmur."
Ahmet Telli
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...
Bu seneki KPSS tarih soruları gibisin zalımın kızı. Anlaşılması ve çözülmesi zor, standart sapması yüksek, insanın hayallerini yıkan.
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...
sevgi bir nehirdir, kim ki o nehire girerse tüm kötü hasletlerinden kurtulur. sevgi, girdiği bedeni temizler. çünkü "seven sevdiğini üzmez" kaidesince kişi sevdiğini üzmemek için kendini güzelleştirir. fakat bu sadece nefsi için sevenlere geçerli değildir. başkasını sadece nefsi için seven kişi benlik kavgasına düşmüştür. çıkarlar, menfaatler üzerine kuruludur onun sevgisi. kendini düşünen kişi, kendini düşünmekten karşıdakini düşünmeye fırsat bulamaz. ama birbirini çıkarsızca sevenler müstesna. ayrıca kişi Allah'ı sevdi miydi, onu üzmemek için kendinde kötü ne mevcut ise hepsini yok etmeye çalışır. önemli olan da budur zaten...
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...
“Arasam, biliyorum açmayacak ya da açıp kalbimden geçen her şeyi bozacak.Dönsem, biliyorum özlediklerim aynı olmayacak.
Başlasak, biliyorum birbirimizden daha çok nefret edeceğiz.
Bu kadar şeyi biliyorum, ama soluk borumun ucunda sızıya dönüşen hissi ne yapacağımı bilmiyorum”.
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...
ürkek bir serçe gibi eğme başını.
kaldır başını ve dimdik dur.
bu senin değil, ülkemin ayıbı.
hırpalanmış yerlerinden öperim çocuk.
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...
anlat Xâlo,
aşk nasıldı Mêm deli miydi, Zîn'e?
Beko, kara bir diken miydi aşk'a?
Botân böyle aşk gördü mü bir daha?
Ve bu topraklarda sevdalar nasıl olurdu her dem?
Hadi Xâlo, al bir yudum daha kaçak çay.. anlat bize Mêm'i, Zîn'i..
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...
Düşme!
Ölürüm.
Gözlerinden, gözlerinden olurum. . .
| Ahmed Arif
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...