Kitaplardan Kesitler Paylaşabilirsiniz..
''Yaşam belirli şekilde sınıflandırılır, bunu askerlikten sonra fark etmeye başladım. İlk mücadele: kendimizle olan mücadelemizdi, hedef on iki tahtası gibi… On ikide ben vardım. Benimle ilgili her şey; aşk, iş, aş, hava, su, nem vb. On birde ailem, yani birinci derece yakınlarım, on da dostlar vardı, dokuzda arkadaşlar diye devam ederdi. Birini halletmeden ötekisine geçmek; havuzda yüzen birinin gölü veya nehri hiçe sayarak denize atlaması gibi olurdu ya da bir binanın ilk katını yaparken üçüncü katını oluşturmaya çalışmak gibiydi, ne kadar mantıksız görünüyor değil mi? ''
Syf: 50
* Tuttum, taa içime oturttum seni...
"İnsanın yalnız başına olunca, eşyadan, cansız şeylerden, ağaçlardan, ırmaklardan, çiçeklerden güç alması; onların kendisini belirttiklerini, kendisiyle bütünleştiklerini, kendisini bildiklerini, bir bakıma kendisi olduklarını duyması, kendine duyduğu akıl almaz sevecenliği onlara karşı da duyması -tüm bunlar ne kadar tuhaftı!" (s.86)
* Tuttum, taa içime oturttum seni...
'' O günler en iyisiydi ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı, ışık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için önümüzde hiçbir şey yoktu hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk...''
Dickens / İki Şehrin Hikayesi (Syf:45)
* Tuttum, taa içime oturttum seni...
Neden anlamıyorsun sevgilim
benim çocuk yüreğim aşkta cesur ayrılıkta korkak.
Murathan Mungan - Soğuk Büfe
* Tuttum, taa içime oturttum seni...
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Aynı bedene sıkılan iki el kurşun gibi,,katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşla sevmiştim seni..//KÜÇÜK İSKENDER
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
''En az on dört, belki de yüz on dört tane yanlış teori üretmeden bir tanecik gerçeğe ulaşılmaz ve bu da kendine göre onurlu bir şeydir; ama biz yanlışlarımızı bile kendi kafamızdan üretemiyoruz. Bana en büyük yanlışlıklarla dolu saçmalıkları söyleyin, eğer bunlar bizzat sizin saçmalıklarınızsa, sizi bağrıma basarım! Başkalarının doğrularını söylemektense kendi yalanlarınızı söyleyin daha iyidir desem yeri var; böyle yaptığınızda hiç değilse insansınız demektir; aksi durumda ise, papağandan farkınız yoktur.
Hakikat hep vardır, varlığını sürdürür; ama hayat tıkanır, kesintiye uğrar, örnekleri vardır bunun. Peki, şu hâlde biz neyiz şimdi? Biz hepimiz, istisnasız, bilim, ilerleme, düşünce, buluş, idealler, arzular, liberalizm, muhakeme, tecrübe bakımından; her şey, her şey, her şey açısından, daha ana okulundaki çocuk hükmündeyiz! Başka insanların fikirleriyle geçinip gitmekten memnunuz.''
Suç Ve Ceza’dan alıntı
* Tuttum, taa içime oturttum seni...