Varılmayacak yolların ucunda bıraktı sevdasını, terk eylemişti gönül kapısını. Hasret ile yaşamayı seçti, hasret sevgisizlikten daha güzel geldi kendisine, sevilecek diye beklemek yerine sevgiye hasret kalınan yollarda yürüyerek aşkına nokta koymadan sevda yüreğinde çalınan bir nağme gibi kalmasını istiyordu.
Cevapsız soruların sahilinde gezmektense cevabı olmayan limanlarda gezmeyi tercih etti. Silinmeye yüz tutmuş mutluluğun denizinde yüzmek yerine, bilinmeyeni arama deryasında kaybolmayı seçmişti.
Kapanmayan yaraların sokağında gezinmeden, sokağı olmayan hayellerin uçsuz bucaksız deryasında geziniyordu yârsiz.
Hasretin ayak basmadığı sahillerde geziniyor, sevgisizlik yarası gönüle işlemsin diye hasretin izlerini sahillerde tüttürüyordu. Göz pınarlarında tüm damlaları sahile boşalttı bir daha ağlamak istemiyordu. Gönlü aşk ile sarmaya hasret kolların sarmaya alışması için hasreti doya doya yaşaması gerekir diyordu.
Geride ne bir resim hatıra iz bırakmamak için sevda başlamadan bitmesin diye bazen hasreti gönülde yetiştirmek gerekir diye arkasına bakmadan çıktı yola...
Mehmet Aluç