Ne sevgiye gerek kaldı ne de nefrete, çünkü sen g/ittin .
Yokluğunla savaştırma beni kaybederim, demiştim sana onlarca elvedanın arasına sıkıştırıp.
Gözyaşlarımı tutamadığım zamanlarda saatlere vurup kalbimi defalarca ‘sen’ çalışını seyrediyordum.
Aynaya baktığım gözbebeklerimin içine yuva yapmış gözlerin oluyordu tek görebildiğim. Çevremdekiler bana göremediğimi söylüyordu senden başkasını. Bilmiyorlardı ki senden başkasında gözüm olmadığını. Bilselerdi senin gözlerinde neler gördüğümü zaten beni anlayacaklardı ama kimse göremedi, çünkü ‘o sana layık değil’den başka cümle bilmezdi hiçbiri. Kimse kalp atışının sesini beyninde yer etmesine müsaade ettirmezdi. Binlerce kalbin arasından seninkine dayanıp güvenirken ben, sen binlerce kalpsiz bedenlerin olmayan ruhları arasında kayboluyordun,bilmiyordum..
Geç/miş olsun’ a gelecektim oysa ben kırdıklarım adına. Dilin adımdan düşmediği için kalbimin hatırına gelecektim yeniden kollarına.Geç olmuştu artık dönüşümüz için, geç fark ettim.Yine de kalbimin nefes aralıklarında soluklandığım tek yer senin adın.Yine de çok seviyorum yürüdüğümüz sahili.Yine de sen,kalbimin kırıkları arasından toparlayamadığım yüzünle kalacaksın zihnimde. Ve burnumda ihanetinin kokusuyla hatırlayacağım seni. Nasıl bilirdin diye sormaya bile gelecekler bana. Ben yutkunurken adını duyduğumda, ‘İyi bilirim’ bile çıkamayacak ağzımdan, affet. Ben en büyük yanılgıyı sende yapmışım çünkü, sen yanımda bile binlerce maske değiştiriyordun, görmüyordum..
Şimdi ben onca sevdayı ihanete sıkıştırıp yeniden,
Seni sevebilirim her şeyi görmezden gelerek, hayatımı bile.
Seni sarabilirim, sarılarak kapanmaz oysa hiçbir yara.
Seni öpebilirim, yanan dudaklarından gün batarken yine.
Ve sonra
Seni öldürebilirim,
Kalbim senin için atmayı bırakıp,
Bir başka kalbe sarıldığında
Bende gidebilirim..