GÖÇEBE


             

Ä°letiÅŸim


 05xx xxx xx xx


vbnetron


[email protected]

×

GÖÇEBE

Konu: GÖÇEBE

  • #1
    GÜL JİYAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.Nisan.2011
    Nereden
    bilinmeyenlerden
    Mesajlar
    12,310
    @GÜL JİYAN



    GÖÇEBE





    Sen sık sık gülen gülerken de
    Sevecen bir Akdeniz çizgisini
    Sol yanına ağzının
    İliştiren çocuk özenle
    Yabana mı atıyorum yani seni
    Yabana mı atıyorum saat altı buçukları
    Çocuk ve Allah'ın en eski baskısını
    Değil, değil bunların biri
    Gözlerimin gemileri kuş istiyor
    Açılıp kapandıkça sevdam
    Kapanıp açılıyor bir mavi
    Şahmaran süt istiyor kefeninden
    Üç aylık ölmüş çocukların
    Kerem ile Arzu geliyor Aslı ile Kanber

    Ay kana kana batıyor Ay kana kana batıyor

    Eşkiyalar gecenin yangınını izliyor uzakta
    Kargapazarı dağlarını dolanan yaşlı ve öfkeli bir
    otobüsteyim
    Jandarma daima nesirde kalacaktır
    Eşkiyalar silahlarını çapraz astıkça türkülerine
    Ve bu dağlar böyle eşkiya güzelliği taşıdıkça
    Patronun karısını zimmetine geçirip
    Amasya'dan Kars'a kaçmakta olan sayman yardımcısıyla
    Alevilikten konuşuyoruz uzun süre
    Yanımdaki hep bir gazetede Marilym Monroe'nun
    resimlerine bakıyor
    Marilyn Monroe öldü diyorum ona
    Ölümü siyah bir kakül gibi alnına düşürmesini bildi
    Şimdiyse Cennette Nietzsche'nin metresi olması gerekir
    Bunları diyorum daha ne varsa diyorum
    İşte hiçbir sebep olmadığını sevişmemeye
    İşte çocukluğumdan beri içimde bir önsezi olduğunu
    Bunun bir gün birine rastlamak gibi bir şey olduğunu
    Belki de bir günler bunun için Aydın'da
    bulunduğumu
    Zaten nedense hep bir şehirden bir şehre yolcu
    olduğumu
    İşte eflatun kakalı çocuklar olduğunu Kütahya'da
    Ankara'da dokunak Yozgat'ta becerik olduğunu
    Van'da güreşçi develer gibi süslediklerini kamyonları
    İstanbul'da minarelerin lirik olduğunu köprülerinse
    dialektik
    Acemi bir bulut bozuyor bütün görüntüyü eski bir şarkı
    gibi
    Bu şarkıyı ne zaman duysam aklıma
    Sinirli bir elin uysal bir bardağa
    Çok yukardan döktüğü bir içki gelir
    Sonsuz ve olağanüstü bir bira
    Köpüklene köpüklene biçimlendirir
    Soyunarak ağlayan bir kadını
    Acı bilincinde sonrasızlığın
    Ama bırakalım bırakalım bunları
    Yoldan piyade erleri geçiyor tahta bavullarıyla ve
    büyük yakalarıyla
    Ve faytoncular görüyorum
    Yere basışlarındaki ağırlığı azaltmak için
    Tanrısal bıyıklarıyla durumlarını paraşütlendiren

    Kars'tayım bu ne biçim Kars bir kenarda
    Pekala yalçınlık iddiasında bulunabilecek bir tepenin
    üstünde
    Kars kalesi yükseliyor
    Gökyüzünü Ankara kalesine göre daha soyut ve daha
    elverişli bir şekilde
    Hırpalayan bu kale de olmasa
    N'olacak bakalım hırpalayan bu kale de olmasa
    Kuşkusuz artacak yalnızlığım sevgili çocuk

    Biliyorsun ben hangi şehirdeysem
    Yalnızlığın başkenti orası

    Bir de yine sevgili çocuk
    Biliyorsun kişi tutkularıyla
    Yalnızlığını adlandırıyor o kadar

    Arkada bir su devrile devrile akıyor
    Rastgele bir ağaca soruyorum
    Bir şey var sanki onu soruyorum
    Değil orda diyor belki biraz daha ilerde
    Tanrı meleğini ağırlamaya çalışan
    Ataerkil bir aile gözümü alıyor

    Dedelerin yüzlerinde erozyon
    Silip götürmüş bütün evetleri

    Annelerinse ağızlarında hiyeroglif
    Babalarınsa ağustoslar atasözleri

    Amcalarınsa avdan boş dönüyor elleri
    Teyzelerse elleriyle yargılıyor gök güzelliğini

    Ablalarınsa boyunları soru işareti
    Ağabeylerse utançlarından emrah

    Sıralanmışlar su boylarına
    Bıçakla soyuyorlar kelimeleri

    Ya suya giden küçük kızlar
    Onlar
    Tıpkı o kuşlar gibi
    Uçan daha bir süre
    Sonra da vurulduktan

    Bir mezarın doğurduğu iştahlı bir çocuktur Anadolu şiiri

    Ey şiir arayıcısı ey esrik kişi
    Şu son dönemecini de aşınca gecenin
    Doğacak gün artık gündüze ilişkin değil
    Bu ağartı ancak yürekle karşılabilir
    Bütün iş orda işte, ordan usturuplu geçmesini bil
    Tutsaksan ellerini sıvışır gibi zincirlerinden
    Ve balyozla vursalar mısralarına
    Soylu bir demir sesi yükselir

    Soylu büyük ve mavi bir demir sesi Ellerim egece yatısına çağrılmış

    Ve
    Teleşsız görünmeye çalışan bir Kafka gibi


    Yüzüm giyotine abone Cemal SÜREYA
    Ve ben alıp başımı gidince akşamları
    İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
    Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
    Yaşanmamış hayatların tersanesine...

  • #2
    umut dalları - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    19.Şubat.2010
    Nereden
    Ağrı / fransa
    Mesajlar
    6,706
    @umut dalları







    adında da olduğu gibi tüm sözcükler birer göçebe misali kullanılmış...bu durum farklı bir hava oluşturmuş...

    Biliyorsun ben hangi şehirdeysem
    Yalnızlığın başkenti orası


    paylaşım için teşekkürler.

  • #3
    GÜL JİYAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.Nisan.2011
    Nereden
    bilinmeyenlerden
    Mesajlar
    12,310
    @GÜL JİYAN







    en çok sevdiğim mısrayı yazmışsın canım
    ben tşkkr ederim
    Ve ben alıp başımı gidince akşamları
    İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
    Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
    Yaşanmamış hayatların tersanesine...

  • YORUM BIRAKMAK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ !

    ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA

    Benzer Konular

    1. zamanda yolculuk-göçebe hayat
      Konu Sahibi nevertheless Forum PROJE-GRUP ETKİNLİKLERİ
      Cevap: 0
      Son Mesaj : 30.Aralık.2011, 18:11
    2. Göçebe / Stephenie Meyer
      Konu Sahibi Gülşah MUTLU Forum KİTAP-DERGİ
      Cevap: 10
      Son Mesaj : 16.Ağustos.2010, 16:35

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •  

    Giriş

    Facebook ile Baglan Giriş