Sevgiye zararın en büyüğünü ne veriyor biliyor musunuz?
Beklenti
Beklenti ne demek?
Karşımızdakinin bizim mutlu olarak yaşamamız için yapması gerektiğine inandığımız şeyler. Yani aslında karşımızdakini bizim istediğimiz yola sokma çabası. Beklentili olduğumuzda, karşımızdakini bizim şablonlarımız ışığında acımasızca değerlendiriyoruz. Yani karşımızdakini bir tanımlama kalıbına sokmaya çalışıyoruz. Yani aslında onun kendi öz yapısını yargılıyoruz.
Yani ben en doğru, o yanlış diyoruz.
Yani karşımızdakini yaşayamıyoruz.
Aynı şeyi sadece başkasına da uygulamıyoruz. Kendimize de kalıplar dünyasında biçtiğimiz ölçütlerin dışına çıkma hakkını vermiyoruz. "Ben nasıl böyle yaparım? Bu bana yakışmaz" diyerek. Bir düşünün bakalım ilişkilerinizde karşınızdakinin ne kadarını özgün haliyle kabul ediyoruz?
Genelde ilişki paternlerinde diğer kişiye aslında kendi içsel ilişki kalıplarımızın gerek gördüğü şeylerin tutsaklığında izin veriyoruz.
Peki biz niye severiz veya başkalarını hayatımıza sokarız?
Kişileri kendi "olması gerekli" kurallarımız içinde konu mankeni olarak kullanmak için mi, yoksa onları orijinal yapıları içinde, tüm hediyeleriyle yaşamak için mi?
İlişkilerde beklentilerinizi ve "olmalı" dediklerinizi bıraktığınızda, öyle özgür bir alana ulaşırsınız ki herkes daha çok kendi, herkes daha çok doğal halinde olur.
Sevgi her zaman anlamayı tanımlamayı gerektirmez. Sevgi sunmak için karşımızdaki her neyse veya kimse onu anlamak zorunda değiliz. Sevgi özgür bir akıştır.
"Spiritüel gelişme, acı çektiğinizde, kızdığınızda, gergin olduğunuzda, nefret duyduğunuzda, yanlış anlaşıldığınızda dahi sevgi sunabilme kapasitesidir."
David Deida
Evrenin temel tınısı sevgidir. Bizde koşulsuz sevgiyi ve sevgiyi sunabilmeyi deneyimlemek için buradayız. Karşımızdakiler bizim iç örgülerimizin sunduğu kalıba girmek zorunda değil. Biz başkalarını kendimiz gibi olmaya, doğal hallerinde değil bizim istediğimiz gibi olsun diye değiştirmeye çalışmamalıyız. İlişkideki gerçek yücelme, herkesin en yapmacıksız olduğu an başlıyor. İşin zevki de ondan sonra gelişiyor. Yoksa zaten önceden bizim koyduğumuz kurallar ve yapının öngörülebilirliği içindeki ilişki, rutin kıskacına takılır ve yaşamımız siyah beyaz bir film halinde geçer Her insanın doğal yapısının korunduğu renkli bir film halinde hayatın geçmesini istiyorsak, herkesi ve hayatı beklentisiz ve olduğu gibi deneyimleyebilmeyi öğrenmeliyiz.
Yazar: Erkan Sarıyıldız