Sone 148
Ah şu aşk ne gözler yerleştirmiş ki başıma,
Gerçekle hiç ilgisi yok gördüklerimin!
Varsa bile, aklım nereye gitti ki acaba,
Yanlış anlam veriyor gördüğüne gözlerimin.
Eğer güzelse, o yalancı gözlerin tatığı kişi,
Dünya alem ne demeye öyle düşünmüyor?
Değilse eğer, aşk açıkça gösteriyor ki,
Herkesin doğru gördüğünü aşkın gözü gömüyor.
Görmez tabii, nasıl görsün doğru aşkın gözü,
Onca harap olmuşsa nöbet tutmaktan gözyaşından?
Şaşmamalı o zaman, bende seçemiyorsam gördüğümü,
Güneşin bile elinde mi görmek gökyüzü açılmadan?
Ah kurnaz aşk! Sen beni gözyaşlarıyla kör edince,
Gözler de iyi görüp kusur bulamıyor elbet sende...
Sone 88
Gün gelip artık bana değer vermez olduğunda,
Senin yanında yer alıp kendime karşı çıkacağım,
Hor görüp yüz çevirdiğini gördüğüm zaman bana;
Haksızlık etsen de, senin hakkını savunacağım.
En zayıf yanlarımı en iyi ben bildiğime göre,
Çekinmeden açığa vurup arka çıkabilirim sana,
Kusurlarımdan hangisi benim için en büyük lekeyse
Beni kaybederken büyük şan kazanırsın aynı anda.
Üstelik bu işte benim için de kazanç var;
Çünkü seven düşüncelerim sana yöneldikçe daima,
İster istemez kendime vereceğim zararlar,
Sana yarar sağlarken, kat kat yarar getirecek bana.
Öyle bağlıyım ki ben sana, öyle ki benim sevgim,
Sen haklı olasın diye, her haksızlığı üstlenirim...
Sone 21
Ben o şaire benzemem, onun tarzı farklı bence:
Boyalı güzel görmesin, kaleme sarılır hemen.
Gökkubbeyi bile alır, şiirine koyar süs diye,
Güzel olan ne varsa sayar,döker güzelini anlatırken.
Bayılır aklına gelen her benzetmeyi kullanmaya:
Güneşle ay,karalarla denizlerdeki değerli hazineler:
Nisan'da ilk açan çiçekler ve ender olan ne varsa
Şu koca yuvarlağı donatan her güzellik şiirine girer.
Ama ben, Aşkımdada şiirimdede ayrılmam doğrudan.
Yinede, inan olsun, benim sevdiğimde güzellikte
Aşağı kalmaz cihandaki hiçbir ananın yavrusundan,
Gökkubbede ki altın mumlar kadar parlak değilse de.
İkinci el övgü tüccarları varsın bol bol konuşsun,
Satacak malım yokki benim övgüye gerek olsun...
Sone 149
Seni sevmediğimi nasıl söylersin zalim?
Benliğimden vazgeçtim, katılmak için sana.
Kendimi unuturken seni düşünmez miyim?
Sen zorbasın, varlığım sana feda, baksana!
Ben dost belledim mi ki senden nefret edeni?
Hiç bağrıma bastım mı senin hor gördüğünü?
Asla! Her surat asıp, horladığında beni,
Hemen kendimden, yasla, almadın mı öcünü?
Bende saygı duyduğun bir erdem var mı? Söyle!
Sana hizmetten nefret edecek kadar mağrur?
Sendeki kusurlara taparım var gücümle;
Gözünün her bakışı benim için buyruktur.
Var nefret et, aşkım, ben seni apaçık gördüm:
Sen ancak görenleri seversin; bense körüm...