eveet sınavları atlatmanın rahatlığı ile kriterime başlıyorum
önce kısaca filmin konusundan alıntı yapalım :
Eski Amerikan başkanlarının maskelerini giyerek Los Angeles'ta banka soymaya başlayan bir çete ortaya çıkmıştır. FBI, olayları derinlemesine araştırırken, şüpheliler listesine sörfçüler de girmiştir. Genç bir ajan olan Johnny 'ye ise bu kişilerin arasına sızma görevi verilmiştir.
şimdi de detaya inmenin vakti geldi
film bir sörfçünün görüntüleri ile başlıyor, daha sonra da ilk tanıdık yüz olarak Keanu Reeves beliriyor karşımızda. Keanu Reeves, filmde deneyimsiz bir FBI ajanını, yani Johnny Utah'ı canlandırıyor. Utah, banka soygunluğu bölümüne bir süredir eski amerikan başkanlarının maskeleriyle soygun yapan çetenin izini sürmek üzere atanıyor.
Bölüm şefinin artistik konuşmalarından sonra, Utah ortağı Pappas (Gart Busey) ile oldukça değişik bir şekilde tanışıyor ( Pappas'ın yerinde olmak istemezdim, gözlerimi açar açmaz laf ettiğim adamın karşımda olması güzel olmazdı )
Bu sırada, şu çetenin banka soygunlarından sahneler izliyoruz. Utah'ın ekibe uyum sürecini kayda değer pek birşey olmadığı için atlıyorum. Film, Utah ile Pappas'ın arasındaki hararetli tartışma ile şekil almaya başlıyor. Pappas'ın, çete ile ilgili teorilerini Utah'a anlatmasıyla, çete üyelerinin sörfle ilgilendiğini öğreniyoruz. ( İşte burada, filmin başındaki sörfçü de anlam kazanıyor )
Pappas Utah'ı bilgi toplaması için sörfçülerle takılmasını istiyor. Haliyle Utah'ın önce sörf yapmayı öğrenmesi lazım. Tahmin edeceğiniz gibi denemeleri başarısızlıkla sonuçlanıyor ve Tyler (Lori Petty) tarafından boğulmaktan kurtarılıyor.
( not : Tyler'ı tanıdınız mı, Prison Break hayranları )
İşte bu, Utah için güzel bir fırsat. Tyler'ın plakası ile araştırma yaptıktan sonra kızı tekrar buluyor, öğrendiği can alıcı bilgiler ile sörf yapmasını öğretmesi için ikna ediyor. Utah birşeyler kaptıktan sonra, Bodhi (Patrick Swayze) ile tanışıyor. Burada öğreniyoruz ki, filmin başındaki şahsiyet kendisiymiş
Utah ile Bodhi muhabbeti ilerlettikten sonra, akşam yapılan amerikan futbolu ile filmin ilk soru işareti kafamıza yerleşiyor :
Utah, daha önce Amerikan Futbol oyuncusu muydu, yoksa diğerleri Utah'ı bir futbolcuya benzetti de Utah bu durumun üstüne mi yattı ?
Filmin ilerleyen bölümlerinde bununla ilgili pek bir bilgi yok ancak, maçta gösterdiği performans, daha sonra dizinden sakatlanması felan insanı düşündürüyor.
Bu sırada, daha önce yapılan bir soygundan elde edilen saç örneğinden çıkan sonuçlarda ilginç verilere ulaşıyor ajanlarımız. Bunu da doğrulamak için sahile gidip çeşitli bahanelerle önlerine çıkan herkesten örnek topluyorlar Sonuç düşündükleri gibi. Çete üyeleri o plajdan birileri.
Utah yine plajda iken, sörf yaparken çarpıştığı nazi özentisinin arkadaşlarından dayak yerken, Bodhi tarafondan kurtarılıyor ve Bodhi ve Utah iyice yakınlaşmaya başlıyor ve Utah akşam yapılacak partiye davet ediliyor.
Sonraki sahnede, nazilerin trafikte yaptığı taşkınlıkları gördüğümüz zaman, işte o çete bunlar olabilir diye kafanıza not alıyorsunuz.
Akşam olduğunda, ajanımız partiye Tyler ile gidiyor ve oldukça iyi vakit geçiriyor. Partide Bodhi ve arkadaşları "efsanevi fırtına" dan bahsediyor. Bodhi'nin "o fırtına geldiğinde orda olacağım" demesi, filmin son sahnesi için güzel bir ipucu bence
Neyse, parti geceye doğru yapılan sörf ile sona eriyor, Utah ve Tyler arasında yakınlaşma başlıyor. Daha sonra, Arzunun deyimiyle birşeyler daha oluyor
Utah sabah uyanır uyanmaz operasyona fırlıyor. Ufak bir bocalamadan sonra anlıyoruz ki, Pappas ekibi toplamış ve şu nazilerin evine baskın yapmak üzere. Çıkan çatışma, aklımızda "işte çete bunlar" dedirtse de, çok geçmeden onların uyuşturucu ticareti yüzünden başka bir ekip tarafından izlendiğini öğreniyoruz. Yani, Utah ve Bodhi tekrar başladığı yere döndü
Utah, Bodhi'den şüphelenerek onu gün boyu izliyor ve durumu ortağına anlatıyor. Ertesi gün, bankanın önüne gitmeye karar veriyorlar. Utah ortağını besleme telaşı içindeyken, banka çete tarafından soyuluyor. Utah ve ortağı peşlerine düşüyor çetenin. Çeteden bir üye yayan olarak kaçıyor. Bizim ajan da peşinde. Uzun kovalamacanın sonunda, bizimki dizini incitiyor ve kaçanın arkasından bakakalıyor O sırada, yakın çekim olarak kaçan çete üyesinin gözlerini görüyoruz. Sanki tanıdık geldi değil mi
( not : söylemeden geçemeyeceğim, koşuşturma sırasında çete üyesi, evini koruma telaşından deliren o pitbullu nasıl zarar görmeden tuttu da Utah'a fırlattı be kardeşim )
1-2 sahne sonra, Bodhi ve arkadaşlarının konuşmalarından çetenin onların ta kendileri olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Bodhi, "ben ona yapacağımı biliyorum" dedikten sonra sahne değişiyor ve silah gölgesi uyuyan Utah'a doğru yaklaşıyor. Silahın sahibi Bodhi diye beklerken dumur oluyoruz ve Tyler'ı görüyoruz Meğerse bizim ajanın kimliğini bulmuş. Sonra olanları tahmin edebilirsiniz. Küçük hanım uzaklaşarak yok oluyor ve beyimiz telefon mesajlarıyla kendini affettirmeye çalışıyor
Sabah olduğunda, Bodhi ve arkadaşları Utah'a geliyor ve onu apar topar alıp götürüyorlar. Anlıyoruz ki Bodhi birşeyler peşinde. Bir uçağa binip paraşütle atlamaya gidiyorlar. Herkes uçaktan atladıktan sonra, Utah'ın paraşütünün açılmayacağını düşünmeye başlıyoruz. Gergin geçen 1-2 dakikadan sonra, ikinci kez dumur oluyoruz. Sorunsuz olarak atlayış bitiyor.
Noluyor yahu? Derken, Bodhi'nin planı çıkıyor ortaya. Tyler'ı kaçırmış. Utah'dan banka soygununda onlara yardım etmesini istiyor. Ajanımız kabul ediyor ve bankaya giriyorlar. Bodhi'nin açgözlülüğü sonucu işler kötüye gidiyor ve çete kayıp vererek kaçıyor. Bizim ajan ise yakalanıyor. ama sorun yok, çünkü pappas orada. Utah'ı alıyor ve beraber Bodhi'nin peşine düşüyorlar. Bodhi'nin kaçmak için ayarladığı uçağa yetiştiklerinde olan oluyor ve Pappas filme veda ediyor. Çete üyelerinden de sadece Bodhi ve bir yaralı arkadaşı daha kalıyor. Bodhi, Utah'ı da alıp uçakla havalanıyor. Yukarda kendisi ve arkadaşı paraşütle atladıktan sonra, bizim ajan deliye dönüyor ve birden nirvanaya ulaşarak paraşütsüz atlayıveriyor peşlerinden. (Her filmde bir cüneyt arkın olmazsa olmaz zaten ) Gidiyor Bodhi'nin ensesine yapışıyor havada Neyse, kazasız belasız yere basıyorlar. Bodhi, Utah'a kızı teslim ediyor, paraları yaralı arkadaşının cesedinden alarak uzaklaşıyor.
Film bitti mi ? Hayır bitmedi Filmin ortalarında bahsedilen "efsanevi fırtına" gerçekleşiyor ve bir bakıyoruz ki Bodhi sörf yapmak üzere orada Bizim ajandan kaçar mı, o süre zarfında peşini bırakmamış Bodhi'nin. Oraya geleceğini biliyor tabi. Biraz boğuşmadan sonra, bizimki Bodhi'nin koluna takıveriyor kelepçeyi. Bodhi, yahu bırak da hiç olmazsa şu dalgaları kaçırmayım edebiyatı yaptıktan sonra Utah'ı ikna ediyor ve suya atlıyor. Olacakları tahmin edersiniz, o dalgadan Bodhi kurtulamıyor ve filmimiz bitiyor
gelelim genel yoruma :
film benim favorilerim arasındaydı zaten, daha önce de söylemiştim biliyorsunuz filmlerde hata yakalamak takıntım oldu ancak pek birşey bulamadım bakalım arzu yazacak birşey bulacak mı
şaka bir yana, sizden de kritiklerinizi bekliyorum