Film şöleniyle ilgili detaylar belli oldu
İşte 29. İstanbul Film Festivali'nin programı
İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali için geri sayım başladı.
Gösterdiği filmlerin niteliği ve çeşitliliğiyle önder konumunu koruyan, uluslararası sinema endüstrisinin nabzını tutan İstanbul Film Festivali bu yıl 3-18 Nisan arasında sinemaseverlere 2009 ve 2010’un yeni yapımlarının yanı sıra sinemanın unutulmaz klasikleri ve usta yönetmenlerinin başyapıtlarından seçmeler içeren 22 bölümde 57 ülkeden 243 yönetmenin 200’ün üzerinde filminden oluşan benzersiz bir program sunacak. Festival, bu yıla özel yeni bölümler, ünlü konuklar, usta sinemacıların katılacağı söyleşi ve atölye çalışmaları, sinema dersleri ve partilerin de olduğu dopdolu bir iki hafta
vaat ediyor sinemaseverlere.
FESTİVAL BİLETLERİ NE ZAMAN, NEREDE?
Uluslararası İstanbul Film Festivali biletleri 20 Mart Cumartesi günü satışa çıkıyor. Sinemaseverler biletlerini Beyoğlu’nda Atlas ve Yeni Rüya, Kadıköy’de Kadıköy sinemalarında açılacak gişelerden, İKSV binası (Sadi Konuralp Caddesi No:5 Şişhane, her gün 10.00-19.00 arası) ve Biletix’ten satın alabilecek.
Sinemaseverler, bu yıl da İstanbul Film Festivali’nde filmleri yine çok uygun fiyatlara izleme şansına sahip olacak. Biletlerde düşük fiyat uygulaması, iki yıldır olduğu gibi bu yıl da sürüyor: Festivalde biletler tam 10 TL, öğrenci ile 65 yaş ve üstü için 7 TL olacak. Hafta içi gündüz seansları ise yalnızca 3,50 TL. Akbank Galaları’nın bilet fiyatları 15 TL. Festivalin Türk Sineması bölümünde yer alan filmler için de bilet fiyatı tüm seanslarda yine 3,50 TL.
Lale Kart sahipleri her zaman olduğu gibi yine biletlerini öncelikli ve indirimli almaya devam ediyor. Üniversite ve lise öğrencileri için bu sene özel olarak çıkarılan PasoFilm! Kartı ise festival boyunca özel avantajlar sağlayacak. Festival Sponsoru AKBANK’ın Axess kart sahipleri ise (hafta içi gündüz seansları ve Türk filmleri hariç) Festival boyunca satın alacakları biletlerde %20 özel indirimden yararlanacak.
FESTİVAL SİNEMALARI
Festivalin gösterimleri Beyoğlu’nda Atlas, Yeni Rüya, Beyoğlu, Sinepop, Pera Müzesi, sinemaları, Kadıköy’de Kadıköy sineması ve hafta içi 16.00-19.00-21.30 seanslarıyla hafta sonları Nişantaşı CityLife Cinema (City’s) olmak üzere toplam 7 sinema salonunda gerçekleştirilecek.
FESTİVAL’DE SİNEMA ONUR ÖDÜLLERİ
Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin bu yılki Sinema Onur Ödülleri, Türk sinemasına yıllar boyu emek vermiş üç değerli sanatçıya takdim edilecek:
Kırk yılı aşan kariyerinde çoğu toplumsal belleğimize kazınan kahramanları canlandırarak gerçek bir stara dönüşen Kadir İnanır;
Sayısız filmle sinema dilinin temelini oluşturan kurguya yıllarını adayan ve ardından takipçiler yetiştiren Mevlüt Koçak;
Türk sinemasında, 1964 yılında başladığı kariyerinde, önceleri tür filmlerine ağırlık veren, daha sonra Sabahattin Ali’den Selim İleri’ye, Necati Cumalı’dan Osman Şahin’e önemli yazarlarımızı başarıyla uyarlayan Feyzi Tuna.
2 Nisan Cuma akşamı Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilecek İstanbul Film Festivali açılış töreninde ödülleri verilecek bu üç büyük sanatçıdan Kadir İnanır’ın başrolünü üstlendiği Atıf Yılmaz’ın unutulmaz filmi Selvi Boylum Al Yazmalım, Groupama’nın sponsorluğunu üslendiği “Türk Klasikleri Yeniden” özel gösterimiyle 7 Nisan Çarşamba akşamı sinemaseverlerle buluşacak. Feyzi Tuna’nın Kuyucaklı Yusuf adlı filmi de festival kapsamında gösterilecek.
FESTİVAL’DE YAŞAM BOYU BAŞARI ÖDÜLLERİ
Bu yıl festivalin yaşam boyu başarı ödüllerinden ilki İtalyan sinemasının önde gelen isimlerinden, yönetmen, senaryo yazarı ve oyuncu Marco Bellocchio’ya sunulacak. “Yıllara Meydan Okuyanlar” bölümünde Vincere / Yenmek adlı son filmi de gösterilecek olan Bellocchio’ya ödülü 2 Nisan Cuma akşamı Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilecek açılış töreninde verilecek.
Festivalin ikinci yaşam boyu başarı ödülü, aynı zamanda Uluslararası Altın Lale jürisinin başkanlığını da üstlenen Klaus Maria Brandauer’e verilecek. Özellikle Istvan Szabo’nun Mephisto adlı filmindeki rolüyle hafızalarımıza kazınan Avusturyalı oyuncuya ödülü 17 Nisan Cumartesi akşamı Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda düzenlenecek kapanış töreninde sunulacak.
FESTİVAL’DE ALTIN LALE HEYECANI
29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma bölümünden bir filme verilen Altın Lale ödülü bu yıldan itibaren Şakir Eczacıbaşı anısına verilmeye başlanıyor. 1996’dan 2010 yılı Ocak ayındaki vefatına kadar İstanbul Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten, Sinematek’in kurucularından ve başkanlarından Şakir Eczacıbaşı, aynı zamanda İstanbul Film Festivali kapsamında bir uluslararası film yarışması düzenlenmesine de öncülük etmiştir. Uluslararası Altın Lale Ödülü’nün onun hatırasına ithaf edilmesi, bu bakımdan da büyük anlam taşımaktadır.
Uluslararası Yarışma filmleri, Altın Lale ödülü için festivalin ikinci haftasında izleyicilerle uluslararası jürinin huzuruna çıkıyor. 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali Altın Lale Uluslararası Yarışma Jürisinin başkanlığını, bu yıl ünlü oyuncu Klaus Maria Brandauer üstleniyor. Sinema çevrelerinde ses getiren, birbirinden etkileyici 11 filmin yarışacağı Uluslararası Yarışma’ya yalnızca sanat ve sanatçı üzerine olan filmler ya da edebiyat uyarlamaları katılabiliyor.
Festivali daha önce ziyaret eden Tayvanlı ünlü yönetmen Tsai Ming-Liang’ın son filmi Surat / Face, Louvre Müzesi’nin siparişi üzerine çekilmiş. Müzede, Salome efsanesi üzerine bir film çeken Tayvanlı bir yönetmenin hikâyesinin anlatıldığı filmin oyuncu kadrosu yıldızlarla dolu: Laetitia Casta, Jean-Pierre Léaud, Lee Kang-Sheng, Jeanne Moreau, Fanny Ardant ve Nathalie Baye. Yönetmen Tsai Ming-Liang ve fetiş oyuncusu Lee-Kang-Sheng festival için İstanbul’a gelecekler.
2009’da Cannes’ın en çok konuşulan filmlerinden biri olan Annemi Öldürdüm / I Killed My Mother, Uluslararası Yarışma’da Altın Lale için yarışacak filmlerden. Film, annesine karşı nefret ve sevgi duyguları arasında gidip gelen, ressam olmayı hayal eden eşcinsel bir genci konu alıyor. Xavier Dolan’ın 19 yaşında yazıp, yönetip, yapımcılığını ve başrolünü üstlendiği bu ilk filmi geçen sene Cannes’da üç ödül birden kazandı.
Tüm zamanların en iyi yazarlarından Tolstoy, ölümünün 100. yılında Michael Hoffman’ın yazıp yönettiği Aşkın Son Mevsimi / The Last Station ile bir kez daha anılıyor. Jay Parini’nin romanından uyarlanan film, Tolstoy ve karısı arasındaki eğlenceli, duygusal ve karışık aşkın hikâyesini anlatıyor. Tolstoy’u Christopher Plummer, eşi Sofya’yı ise Helen Mirren canlandırıyor. Filmdeki performanslarıyla Helen Mirren En İyi Kadın Oyuncu dalında, Christopher Plummer da En İyi Yardımcı Erkek dalında Oscar’a aday gösterildi.
Ünlü çizer Joann Sfar’ın kendi çizgi romanından uyarladığı ilk filmi Gainsbourg / Gainsbourg (Vie Heroique), aykırı kişiliği ve hep uç noktalarda sürdüğü yaşamıyla, sevilen Fransız müzisyen Serge Gainsbourg'un Nazi işgali altındaki Paris’teki çocukluğundan 1991’deki ölümüne dek hayatını anlatıyor. Brigitte Bardot’yu Laetitia Casta’nın canlandırdığı filmde Jane Birkin’i canlandıran genç oyuncu Lucy Gordon, Mayıs 2009’da intihar etmişti. Joann Sfar festivalin konukları arasında.
Serge Gainsbourg'un eski eşi Jane Birkin’in başrolünde yer aldığı Jacques Rivette’in 36 Dağ Manzarası / Around A Small Mountain adlı filmi de bu yıl festivalin Yıllara Meydan Okuyanlar bölümü kapsamında izleyiciyle buluşacak.
Uluslararası Yarışma’da Altın Lale için yarışacak diğer filmler şunlar:
Sevdiğim Her Şey / All that I Love / Jacek Borcuch
Matmazel Chambon / Mademoiselle Chambon / Stephane Brizé
Akıntıya Karşı / Undertow / Javier Fuentes-Leó
Orijinal Altyazılı / V.O.S. / Cesc Gay
Fobidilya / Phobidilia / Yoav Paz ve Doron Paz
Nowhere Boy /Sam Taylor Wood
Şeylerin Boktanlığı / The Misfortunes / Felix Van Groeningen
Yarışma Dışı
Oscar ödüllü yönetmen Bruce Beresford’un, Mao’nun Son Dansçısı olarak tanınan Li Cunxin’in fakir bir köylü aileden dünyaca ünlü balet olmaya uzanan öyküsünü anlattığı Mao’nun Son Dansçısı / Mao’s Last Dancer Sao Paulo’dan izleyici ödülü kazandı. Li Cunxin’in otobiyografik romanından uyarlanan film, dönemin siyasal olaylarına da kapsamlı yer veriyor. Yarışma dışı gösterilecek olan filmin yönetmeni Bruce Beresford, festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelecek.
Fadolar, Tango ve Kanlı Düğün gibi filmleriyle, müzik, dansı ve sinemayı birleştiren İstanbul Film Festivali Yaşam Boyu Başarı Ödülü sahibi usta yönetmen Carlos Saura, bu kez klasik müziği ele alıyor. Bendeniz, Don Juan / Io, Don Giovanni adlı son filminde Saura, Mozart’ın Salieri’yle olan rekabetini Don Giovanni operasının yaradılış öyküsü üzerinden anlatıyor.
ULUSAL YARIŞMA VE TÜRK SİNEMASI
İstanbul Film Festivali’nde “Türk Sineması” sponsorluğunu geçen 21 yıldır olduğu gibi bu sene de Efes Pilsen üstleniyor. 2009–2010 sezonunda yapımı tamamlanan Türk filmlerinin bir araya geldiği Türk Sineması bölümünde, Ulusal Yarışma, Yarışma Dışı, Yeni Türk Sineması ve Belgeseller başlıkları altında 50’ye yakın kurmaca ve belgesel film yer alıyor.
29. Uluslararası İstanbul Film Festivali Altın Lale Ulusal Yarışma Jürisinin başkanlığını, bu yıl ünlü yönetmen Yeşim Ustaoğlu üstleniyor. Ulusal Yarışma kapsamında yer alan uzun metrajlı filmlerin arasından jürinin seçeceği en iyi film ve en iyi yönetmene Ulusal Yarışma Altın Lale heykelciği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 50’şer bin TL’lik para ödülü verilecek.
İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışması’nda ayrıca En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Müzik ödülleri de takdim edilecek. En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu’ya Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 10’ar bin TL’lik para ödülü verilecek.
Efes Pilsen, Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Jürisi’nin Ulusal Yarışma’ya katılan filmler arasından seçeceği filmin yönetmenine bir sonraki filminin yapımında kullanılmak üzere 30.000 Dolarlık para ödülü verecek. Ulusal Yarışma’da FIPRESCI Ödülü Onat Kutlar anısına veriliyor.
Festivalin Ulusal Yarışma bölümünde Altın Lale için jüri karşısına çıkacak 11 film şöyle:
Miraz Bezar / Ben Gördüm
Nesli Çölgeçen / Denizden Gelen
Zeki Demirkubuz / Kıskanmak
A. Taner Elhan / Acı Aşk
Yılmaz Erdoğan / Neşeli Hayat
Çağan Irmak / Karanlıktakiler
Atıl İnaç / Büyük Oyun
Semih Kaplanoğlu / Bal
Yağmur Taylan - Durul Taylan / Vavien
Ümit Ünal /Ses
Onur Ünlü / Beş Şehir
YARIŞMA DIŞI FİLMLER
İstanbul Film Festivali’nin Türk Sineması bölümünde 7 film “Yarışma Dışı” başlığı altında izleyicilerle buluşacak.
Kars Öyküleri / Özcan Alper, Zehra Derya Koç, Ülkü Oktay, Ahu Öztürk, Emre Akay
7 Avlu / Semir Aslanyürek
Kosmos / Reha Erdem
Yüreğine Sor / Yusuf Kurçenli
Pus / Tayfun Pirselimoğlu
Acı / Cemal Şan
Bornova Bornova / İnan Temelkuran
Festivalin “Türk Sineması” bölümü kapsamında bu yıl Ülkü Erakalın’ın Türkiye'nin “Sanat Güneşi” olarak anılan Zeki Müren'i çağrıştıran bir sanatçının hayatını anlattığı filmi Çığlık Çığlığa Bir Sevda özel bir gösterimle seyirciyle buluşacak. Filmin başrollerinde Türk sinemasının başarılı isimleri Selma Güneri, Ediz Hun, Tomris Oğuzalp yer alıyor. Filmin gösterimi yönetmen ve oyuncuların katılımıyla gerçekleşecek.
AVRUPA KONSEYİ SİNEMA ÖDÜLÜ: FACE
Avrupa Konseyi katkılarıyla dört yıl önce sadece Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında verilmeye başlayan Avrupa Konseyi Sinema Ödülü (FACE – Film Award of the Council of Europe) bu yıl da Sinemada İnsan Hakları bölümünde yer alan filmlerden birine verilecek. Kazanan filmin yönetmenine Festivalin kapanış töreni’nde Avrupa Konseyi’nden bir yetkili tarafından FACE ödül heykelciği ve 10.000 Avro’luk para ödülü verilecek. Ödül geçen yıl Marco Bechis’in yönettiği Birdwatchers adlı filme verilmişti. Bechis, bu yılın FACE jürisinin başkanlığını üstleniyor.
Avrupa Konseyi sponsorluğunda gerçekleştirilen Sinemada İnsan Hakları bölümünde FACE ödülü için yarışacak 11 film arasında, Filistinli Scandar Copti ve İsrailli Yaron Shani’nin Filistin–İsrail çatışmasını anlattıkları, bu yılın en çok ödül kazanan yapımlarından Ajami yer alıyor. Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde Oscar adayı film, Yafa’nın Araplarla Yahudilerin birlikte yaşadığı Ajami semtindeki Filistinliler’in yasadışı faaliyetlerine ve İsrail polisinin de işin içinde olduğu suç trafiğine odaklanıyor. Filmin yönetmenleri Scandar Copti ve Yaron Shani, Festivale katılmak üzere İstanbul’a gelecek.
İspanya’da izlenme rekorları kıran Daniel Monzon’un dördüncü filmi Hücre 211 / Cell 211 Goya ödüllerinde Almodovar’ı ve Amenabar’ı da geçerek tam 16 dalda aday olarak ve En İyi Film dahil sekiz dalda bu ödülün sahibi oldu. Yüksek tempolu, heyecanlı ve sürükleyici bu gerilim filmi hapishanede gardiyanken mahkûm durumuna düşen bir adamın kendini kurtarma hikâyesini anlatıyor.
Amerika’da gösterilen ilk Haiti filmi olan The Man by the Shore ile tanınan ve adını Kongo liderinden alan Lumumba filmiyle büyük beğeni toplayan Haiti doğumlu yönetmen Raoul Peck son filmi Tropikal Tanrı / Moloch Tropical’de Haiti’nin özgürlüğünü kazandığı devrimin sosyopolitik atmosferini modern zamandan resmediyor. Üstelik Alexander Sokurov’un Moloch filmini Haiti’ye taşıyarak. Peck, daha önce Haiti Kültür Bakanı da olmuştu.
Avrupa Konseyi Sinema Ödülü için “Sinemada İnsan Hakları” bölümünde Türkiye’yi, Denizden Gelen filmiyle Nesli Çölgeçen temsil ediyor.
Avrupa Konseyi Sinema Ödülü için yarışacak diğer filmler:
Babil’in Oğlu / Son of Babylon / Mohammed Al-Daradji
Özgürlük / Freedom / Tony Gatlif
Anlat Şehrazat / Scheherazade, Tell Me a Story / Yousry Nasrallah
İki Balayı / Honeymoons / Goran Paskaljevic
Kuzeysiz / Northless / Rigoberto Perezcano
Sıradan İnsanlar / Ordinary People / Vladimir Perisic
Tanrının Gittiği Gün / The Day God Walked Away / Philippe Van Leeuw
“Sinemada İnsan Hakları” başlıklı bölüm kapsamında, 16 Nisan Cuma günü Akbank Sanat’ta saat 16.30’da “Film, İnsan Haklarının Yüzü Mü?” başlıklı bir söyleşi de gerçekleştirilecek. Sinema yazarı Alin Taşçıyan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilecek söyleşiye konuşmacı olarak Marco Bechis (Yönetmen), Roberto Olla (Eurimages Yöneticisi), Amira Hass (gazeteci), Marja Ruotanen (Avrupa Konseyi İşbirliği Direktörü, Hukuki İşler ve İnsan Hakları Genel Direktörü) ve Sırrı Süreyya Önder (Senarist, yapımcı, yönetmen) katılacak.
RADİKAL GAZETESİ HALK ÖDÜLÜ
İstanbul Kültür Sanat Vakfı medya sponsorlarından Radikal Gazetesi her yıl olduğu gibi bu yıl da İstanbul Film Festivali’nde Ulusal ve Uluslararası Yarışma’da birer filme Radikal Halk Ödülü verecek. Radikal Halk Ödülü’nün verileceği iki filmi, festival sinemalarında yer alan Radikal oy kutularına oylarını atacak olan festival izleyicileri belirleyecek. Radikal Halk Ödülü’nü kazanan filmleri belirleyen izleyiciler arasından çekilecek kura sonucunda iki şanslı festival izleyicisi Radikal Gazetesi’nin davetlisi olarak uluslararası bir film festivalini izlemek üzere yurtdışına gidecekler.
ÖZEL GÖSTERİM: TÜRK KLASİKLERİ YENİDEN
Uluslararası İstanbul Film Festivali, GROUPAMA ve GROUPAMA GAN SİNEMA VAKFI işbirliğiyle, Türk sinemasının önemli yapıtlarını yıllar sonra sinemaseverlerle beyaz perdede buluşturmaya devam ediyor.
Festival kapsamında 7 Nisan Çarşamba akşamı Atlas Sineması’nda gerçekleştirilecek özel gösterimde Atıf Yılmaz’ın 1978 tarihli filmi Selvi Boylum Al Yazmalım izleyici karşısına çıkacak. Sinema tarihinin en büyük aşk öykülerinden biri olarak kabul edilen filmin başrollerindeki Türkan Şoray ile festivalin bu yılki Sinema Onur Ödülü’nü alacak Kadir İnanır, filmin gösterimine katılarak sinemaseverlerle de buluşacak.
Sinemaseverler Groupama ve Groupama Gan Sinema Vakfı işbirliğiyle, 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında Erden Kıral’ın 1979 yapımı Bereketli Topraklar Üzerinde filmini, 28. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamındaysa Ö. Lütfi Akad’ın 1949 tarihli Vurun Kahpeye filmini, restore edilmiş kopyalarından izleme şansı bulmuştu.
FESTİVAL’DE YENİ BÖLÜMLER
“İstanbul: İçeriden ve Dışarıdan”
İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması dolayısıyla İstanbul Film Festivali de İstanbul’da geçen, İstanbul’u konu eden Türk ve yabancı filmlerden oluşan özel bir seçkiyi programına dâhil ediyor. Sponsorluğunu Turkmax’ın üstlendiği İstanbul: İçeriden ve Dışarıdan adlı bölüm kapsamında Jules Dassin’in Topkapı’sından Atıf Yılmaz’ın Ah Güzel İstanbul’una, Jess Franco’nun kült erotik korku filmi Vampyros Lesbos gibi İstanbul’a farklı açılardan bakan 13 uzun metrajlı film izleyiciyle buluşacak.
Bölümdeki filmlerden Tod Browning’in yönettiği 1920 yapımı sessiz film İstanbullu Bakire / The Virgin of Stamboul ve Lumiere Kardeşlerin dünyada ikinci kez Haliç’te gerçekleştirdikleri kamerayla kaydırma hareketini de içeren Haliç Manzarası adlı kısa filmi bölümün dikkat çeken yapıtlarından.
“Antidepresan”
İstanbul Film Festival bu yıl, en yaygın, en zor ve en keyifli sinema türü komediye özel bir bölüm ayırıyor: Comedymax sponsorluğunda gerçekleştirilen Antidepresan başlıklı bölümde, hayatı hafife alan, eğlendirirken düşündüren, mizaha ve dünyaya farklı açılardan bakan 10 film izleyiciyle buluşacak.
BBC’de yayınlanan bir diziden yola çıkarak yapılan Kısırdöngü / In the Loop, ABD Başkanıyla İngiltere Başbakanının Ortadoğu’da bir savaş çıkarma heveslerini son derece mizahi bir dille anlatıyor. Armando Iannucci’nin yönettiği film, En İyi Uyarlama Senaryo dalında Oscar’a aday gösterildi.
Ünlü oyuncu Drew Barrymore’un ilk yönetmenlik deneyimi Patenci Kızlar / Whip It, birçok eleştirmenden tam not aldı. Bir genç kızın paten yarışlarına katılmasını anlatan filmin başrolünde Ellen Page, Marcia Gay Harden ve Juliette Lewis yer alıyor.
En son Üç Bilge Adam’la festivalde izlediğimiz Mika Kaurismaki’nin son filmi Aşk Yuvası / The House of Branching Love, ayrılan bir çift üzerinden Finlandiya’nın değişen toplumsal dinamiklerini de gözler önüne seriyor.
Bunny ile Boğa / Bunny and the Bull, İngiliz mizahıyla yoğrulmuş son derece eğlenceli ve yaratıcı bir yol filmi. Paul King’in yönettiği görsel açıdan Michel Gondry’yi anımsatan, filmin kahramanları, kartondan ve köpükten yapılma dekorların içinde İngiltere’den Avrupa seyahatine çıkıyorlar.
Kanadalı Jacob Tierney’nin yönettiği ilginç ergen filmi Troçki / The Trotsky, kendini Sovyet kahramanı Trotsky’nin reenkarnasyonu sanan bir gencin hikâyesini anlatıyor. 1995 yılında Terence Davies filmi The Neon Bible’ın başrol oyunculuğunu üstlenen Jacob Tierney’nin yönettiği film, Tokyo ve Halifax Film Festivallerinde İzleyici ödülü kazandı. Filmin yönetmeni Jacob Tierney de festival için İstanbul’a gelecek yönetmenlerden.
“Büyüleyici İsyancılar: Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan
Bağımsız Sinemacılar Seçkisi”
Festivalin yeni bölümlerinden “Büyüleyici İsyancılar: Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan Bağımsız Sinemacılar Seçkisi”, Ortadoğu ülkelerinin çağdaş ve bağımsız sinemalarını bir araya getiriyor. Ortadoğu sinemalarını ve görsel sanatlarını tanıtma ve destekleme amacıyla kurulmuş olan New York merkezli sanat kurumu ArteEast’ten Rasha Salti’nin küratörlüğünde yapılan seçkide yer alan 11 film trendleri aşan, eleştirmenlerin beğenisini kazanan yaratıcı yeteneklerin kurmaca ve belgesel yapımlarını bir araya getiriyor
Cannes’da Sinema Eleştirmenleri Birliği FIPRESCI Ödülü, Beyrut’taysa En İyi Yönetmen ve İzleyici Ödülü kazanan Amrika / Amreeka, adını Arapların telaffuzuyla Amerika’dan alıyor Variety dergisinin “Yılın İzlenmesi Gereken 10 Yönetmeni” arasında yer alan Cherien Dabis, bu ilk uzun metrajlı filminde Batı Şeria’dan Illinois’e göçen genç bir kadının hikâyesini anlatıyor. Yönetmen Cherien Dabis, festival için İstanbul’a gelecek.
Bu bölümde yer alan filmler arasında Ahmed Abdallah’ın 2009 yapımı bağımsız siyasal taşlaması Heliopolis de var. Heliopolis hem Kahire’nin bu adı taşıyan kozmopolit semtini hem de Mısır’da yozlaşmanın nasıl derinleştiğini mizahi bir taşlamayla anlatıyor.
İranlı yönetmen Bahman Kierostami de bu bölümde 2 filmiyle birden yer alıyor. Hazine Mağarası / The Treasure Cave, çağdaş batı sanatının Asya’daki en önemli ve kapsamlı koleksiyonuna sahip olmasıyla tanınan Tahran’daki çağdaş sanat müzesinin devrimden sonra, sahip olduğu şaheserleri binanın bodrumlarındaki depolara, yüksek güvenlik tedbirleriyle korunan kapıların ardına kilitlemesini anlatıyor. Tahran’ın Heykelleri / The Statues of Tehran aslında ideoloji yüklü postmodern bir megakent olan ve unutkanlıktan muzdarip Tahran’da anıtların işlevini sorguluyor. Bahman Kieorstami de festivale gelen konuklardan.
İyi bir Başlangıç: 30 Yılın En İyi İlk Filmleri
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) üyeleri, 1980’den 2010’a kadar çekilen “ilk filmleri” değerlendirdi ve “son 30 yılın en iyi başlangıçları”nı seçti. Bu listede beş film, İstanbul Film Festivali kapsamında İyi Bir Başlangıç başlıklı özel bir bölümde seyirciyle buluşacak. Bu beş benzersiz ilk filmin gösterimleri, SİYAD üyesi sinema yazarlarının film öncesinde yapacakları sunumlarla gerçekleştirilecek.
SİYAD üyelerinin seçtiği bu beş en iyi ilk film seçkisinde; Quentin Tarantino’nun tarzını bir tür olarak sinemaya sokan Rezervuar Köpekleri / Reservoir Dogs, Jane Campion’ın tuhaf karakterleri ve iki zıt kız kardeşin hikâyesiyle Sweetie, Coen Kardeşlerin ucuz korku filmlerinin korkutuculuğunu ucuz gerilim filmlerinin sürükleyiciliğiyle birleştiren neo-noir filmi Kansız / Blood Simple, Michael Haneke’nin tüketici toplumunun insanın kanını donduran kişiliksizliğini bir Avrupa tarzı olarak acımasızca sinemaya getiren Yedinci Kıta / Seventh Continent ve Lars von Trier’in içten dışa çözülen bir dedektif öyküsüyle psikolojik çürümeyi anlatan filmi Suç Unsuru / Element of Crime yer alıyor.
FESTİVAL’İN VAZGEÇİLMEZ BÖLÜMLERİ
Dünya Festivallerinden
İstanbul Film Festivali’nin Sabah Gazetesi sponsorluğundaki bölümü Dünya Festivallerinden, festival izleyicisine tanınmış yönetmenlerin saygın festivallerde gösterilen çoğu ödüllü son yapıtlarından 23 film sunuyor.
Claire Denis ve Fransa’nın en ünlü romancılarından Marie N’Diaye’nin birlikte yazdıkları Beyaz İnsan / White Material, sömürgecilik karşıtı bir öykü anlatıyor. Yönetmen Claire Denis’nin 21 yıl önce Chocolat ile uğradığı Afrika’ya döndüğü filmin başrollerinde Isabelle Huppert, Isaach De Bankolé ve Christophe Lambert yer alıyor.
Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan, Selanik Film Festivali’nde İnsani Değerler ödülü kazanan Lübnan / Lebanon, İsrailli yönetmeni Samuel Maoz’un ilk uzun metrajlı filmi. 1982 Lübnan Savaşı’nı sadece bir tankın içinden dört deneyimsiz askerin gözünden anlatan film, “son dönem İsrail filmlerinin en cesuru ve en iyisi” olarak övülüyor. Maoz, festivalin konuklarından.
Geçtiğimiz yıl Çin’in resmi izni olmadığı halde katıldığı Cannes’da En İyi Senaryo ödülünü alan, daha önce pek çok kez sansüre uğramış yönetmen Lou Ye’yi festival takipçileri Suzhou Nehri ve Mor Kelebek filmleriyle tanıyorlar. Yönetmenin son filmi Bahar Sarhoşu / Spring Fever, cesur ve sınır tanımayan sahneleriyle ateşli bir aşk üçgenini anlatıyor.
Andrea Arnold, bol ödüllü ilk filmi Kırmızı Yol’un ardından, 2009 Cannes Özel Jüri Ödüllü son filmi Akvaryum / Fish Tank ile bölümün öne çıkan isimlerinden. Hiphop tutkunu bir genç kızın dünyasını anlatan filmde çekici ve seksi baba figürü rolünde Açlık ve Soysuzlar Çetesi filmlerindeki performanslarıyla takdir edilen Micheal Fassbender var.
Belçikalı oyuncu-yönetmen Lucas Belvaux, Rehine / Rapt filmiyle ünlü Fransız işadamı, Baron Edouard-Jean Empain’in 1978’de kaçırılmasıyla altüst olan hayatından esinlenen başarılı bir polisiye-politik film. Festival izleyicisinin 2002 yapımı üçlemesinin ardından Güçsüzün Hakkı ile yakından tanıdığı Lucas Belvaux festival kapsamında İstanbul’a geliyor.
2006’da festivalin açılış filmi olan Merry Christmas ile tanınan Christian Carion’un en son filmi Elveda / Farewell, soğuk savaş döneminin en önemli casuslarından Vladimir Vetrov’un dünyayı değiştirme hevesiyle ülkesinden vazgeçişinin öyküsü. Filmde Sovyet ajanı Sergei Grigoriev’i usta yönetmen Emir Kusturica canlandırıyor.
Geçtiğimiz yıl festivalde Bu Filmde Ben de Varım ile Uluslararası Yarışma’da Jüri Özel Ödülü’nü kazanan Ian Fitzgibbon kendi tarzını Dublin sokaklarında sürükleyici bir kovalamacayla sürdürüyor. Getirin Kellesini / Perrier’s Bounty, 24 saat içinde borcunu ödemek zorunda kalan bir adamı izleyen heyecanlı bir gangster komedisi. Filmin başrolünde son dönemin gözde oyuncularından Cillian Murphy yer alıyor.
Fransız yönetmen Robert Guédiguian’ın son filmi Suç Ordusu / The Army of Crime
2. Dünya Savaşı’nın en tanınmış direnişçilerinden Parisli Ermeni şair Misak Manuşyan ve silah arkadaşlarının hikâyesini anlatıyor.
Son iki yıldır Aşk Şarkıları ve Güzel İnsan filmleriyle festival seyircisinin yaklından tanıdığı Christophe Honoré’nin son filmi Hayır Kızım, Dansa Gitmek Yok / Making Plans for Lena, kendi başına ayakta kalmaya çalışan bir kadının hikâyesi. Başrolünde Honoré’nin önceki filmlerinde de rol alan Chiara Mastroianni var.
Geçen yıl Bitmeyen Yürüyüş filmiyle festivalde yer alan Hirokazu Kore-eda’nın Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilen son filmi Şişme Bebek / Air Doll, bir şişme bebeğin canlanıp hayatı keşfettiği hem neşeli hem hüzünlü bir hikâye.
Kore’nin Oscar aday adayı Ana / Mother, Yaratık / The Host filmiyle dünyaca ünlenen Bong Joon-ho’nun son filmi. Filmde bir annenin zihinsel özürlü oğlunu koruma çabaları anlatılırken Kore’deki toplumsal çöküş de vurgulanıyor.
NTV Belgesel Kuşağı
NTV’nin sponsorluğunu üstlendiği NTV Belgesel Kuşağı’nda bu yıl çevre kirliliği, müzik, plastik sanatlar, komplolar, din, sinema, bilim, moda, dans ve siyaset gibi farklı konuları işleyen 18 belgesel yer alıyor.
Altın Laleli yönetmen Michael Winterbottom’ın Mat Whitecross’la işbirliği yaptığı
Şok Doktrini / The Shock Doctrine, merakla beklenen belgeseller arasında. Ocak ayında Türkiye’yi ziyaret eden ünlü yazar ve eylemci Naomi Klein’ın aynı adlı kitabından uyarlanan film, Klein’ın “Felaket Kapitalizmi” adını verdiği olguyu ele alıyor.
Savaş Fotoğrafçısı ve Dev Budalar ile tanıdığımız fotoğrafçı ve yönetmen Christian Frei’ın son belgeseli Uzay Turistleri / Space Tourists, dünyanın ilk uzay turisti İran asıllı Amerikalı Anousheh Ansari’nin çektiği görüntüleri de içeren, hem uzayda hem de Kazak steplerinde çekilmiş son derece çarpıcı bir belgesel.
Dünyanın en iyi fotoğrafçılarından Louie Psihoyos’un yönetmenliğini üstlendiği Koy / The Cove, sinemacılar, eylemciler ve dalgıçlardan oluşan bir ekibin Japon balıkçıların yunus katliamını izlemelerini konu ediyor. 2009 Sydney, Stockholm, Ghent ve Sundance’te İzleyici Ödülü, Seattle’da En İyi Film, Boston, Los Angeles, Toronto, Denver Sinema Eleştirmenleri’nin En İyi Belgesel ödüllerinin ardından Koy, En İyi Belgesel dalında da Oscarı kazanan film oldu.
2004’te The Yes Men filmini çeken Chris Smith’in son belgeseli Çöküş / Collapse, bir felaket filmi. Amerika’yı alt üst eden mortgage krizini birkaç yıl önceden tahmin eden Michael Rupert’la yapılan röportajları konu alan Collapse, dünyanın petrol rezervlerinin tükeneceğini ve toplumsal düzenin çökeceğini öngörüyor.
NTV Belgesel Kuşağı’nda sinemaseverlerin olduğu kadar müzikseverlerin de kaçırmaması gereken belgeseller de yer alıyor. Kanadalı folk, country ve rock efsanesi Neil Young’ın hikâyesini anlatan Jonathan Demme’ın “yüksek sesli, ham, elektrikli rock’n’roll” filmi Neil Young’ın Bavulundan Şarkılar / Neil Young Trunk Show, hayranlarının kaçırmaması gereken bir film.
Davis Guggenheim’ın Gürültü Ustaları / It Might Get Loud, U2’dan The Edge, Led Zeppelin’in efsane gitaristi Jimmy Page ve The White Stripes’ın beyni Jack White’ı bir araya getiriyor. The White Stripes hayranları, ayrıca, grubun 2007 yılında Kanada’da yaptığı turne görüntülerinden oluşan Kuzey Işıkları Altında White Stripes / White Stripes Under Great White Northern Lights adlı belgeseli de kaçırmasın!
NTV Belgesel Kuşağı, 5-12 Nisan tarihleri arasında Beyoğlu Sineması’nda.
Genç Ustalar
Colin’s sponsorluğunda gerçekleştirilen Genç Ustalar bölümünde, ilk ya da ikinci filmleriyle dünya sinema endüstrisinin dikkatlerini üzerine çekmiş 13 başarılı genç yönetmenin filmi yer alıyor.
Buenos Aires’te En İyi Yönetmen ödülünü alan senaryo yazarı ve yönetmen Pablo Agüero, kendi yaşamından izler taşıyan ilk filmi Salamandra’nın ardından Doronship 77’de bu kez, iki yabancıyı, Paris’te bir dairede bir araya getiriyor. Pablo Agüero ve başrol oyuncusu Anne Chretien, festivalin konuklarından.
Sundance’te senaryosuyla Uluslararası Sinemacılar Ödülü kazanan Alejandro Fernandez Almendras’ın ilk filmi Öksüz / Huacho Şilili köylü bir ailenin bir gününü anlatıyor. İlk kez Cannes’da Eleştirmenler Haftası’nda izleyiciyle buluşan film sinemaseverlerin büyük beğenisini topladı.
Ghent ve Flandres’te En İyi Film, Kudüs’te En İyi Erkek Oyuncu Ödüllerini kazanan Gözleri Tamamen Açık / Eyes Wide Open, İsrail sinemasında son dönemde görülen yükselişin en iyi örneklerinden. Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde prömiyeri yapılan film, İsrail’deki aşırı dindar Yahudi toplumunda birbirine âşık olan iki erkeğin öyküsü anlatılıyor. Bu ilk uzun metrajlı filmiyle ünlenen yönetmen Haim Tabakman, daha önce kısa filmleriyle de Cannes’da yarışmıştı.
Türk asıllı Fransız yönetmen Matthias Gökalp’ın geçtiğimiz sene Cannes film Festivalinin Eleştirmenler Haftası’nı açan ve iş dünyasındaki rekabetle dalgasını geçen filmi Üstüne Alınma / Nothing Personal yine bu bölümdeki filmler arasında. Yönetmen Matthias Gökalp, İstanbul’a gelerek Türk seyircilerle ilk kez festivalde buluşacak.
Yıllara Meydan Okuyanlar
Sponsorluğunu Dole’nin üstlendiği Yıllara Meydan Okuyanlar bölümünde sinemaseverler yıllara meydan okuyan beş usta yönetmenin en son filmlerini izleme fırsatı bulacaklar.
Ünlü İtalyan sinemacı Marco Bellocchio’nun bol ödüllü son filmi Yenmek / Vincere’de tarihin karanlık bir sayfasından söz ediyor. Film, Benito Mussolini’nin hiçbir zaman kabul etmediği gayrimeşru oğlunun annesi Ida Dalcer’in gerçek öyküsünü anlatıyor. Bellocchio festival için İstanbul’a gelecek ve festivalin açılış töreninde kendisine Yaşam Boyu Başarı Ödülü sunulacak.
Fransız Yeni Dalgasının en önemli yönetmenlerinden Alain Resnais’in gözde oyuncuları Sabine Azema ve Andre Dussollier ile birlikte çalıştığı filmi Yabani Otlar / Wild Grass’ta kayıp bir cüzdanın peşindeki orta yaşlı bir çiftin romantik maceralarını anlatıyor. Seksen altı yaşındaki Resnais, bu filmiyle 2009’da Cannes’da Kariyer Özel Ödülü ve Jüri Özel Ödülü kazandı. Filmin oyuncularından Anne Consigny de festivalin konuklarından. Consigny aynı zamanda Lucas Belvaux’nun Rehine / Rapt adlı filminde de oynuyor.
2009 Cannes’da Jüri Özel Ödülü’yle taçlandırılan kariyerinde başarılı birçok filme imza atmış Jacques Rivette seksen yaşına rağmen sinemaya son hız devam ediyor. Yazar Raymond Roussel’in hayatına dayanan son filmi 36 Dağ Manzarası / Around a Small Mountain bir sirkte geçiyor. Filmin başrol oyuncularından Jane Birkin festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelerek izleyicilerle buluşacak.
Venedik’te 2009’da Altın Aslan’a aday gösterilen Patrice Chéreau’nun Zulüm / Persécution ve Werner Herzog’un başrollerinde Nicolas Cage, Eva Mendes ve Val Kilmer’ın paylaştığı son filmi Kötü Polis / Bad Lieutenant: Port of Call New Orleans bölümün diğer filmlerinden.
LG ile Geceyarısı Çılgınlığı
İstanbul Film Festivali’nin uyarıcı, sarsıcı, kışkırtıcı filmleri uykuya tercih edenlerin dört gözle beklediği geleneksel geceyarısı sineması bölümünün sponsorluğunu bu yıl LG üstleniyor. LG ile Geceyarısı Çılgınlığı bölümünde yer alan 3 film, Cuma geceleri Beyoğlu ve Cumartesi geceleri Atlas sinemasında saat 24.00’te sinemaseverlerin uykusunu kaçırmaya hazırlanıyor.
İsveçli gazeteci-yazar Stieg Larsson’un Millennium Üçlemesi, tam 41 ülkede 21 milyon satarak rekor kıran, hipnotize edici, müthiş bir roman dizisi... Niels Arden Oplev tarafından, Türkiye’de de yayınlanan üçlemenin ilk kitabından sinemaya uyarlanan Ejderha Dövmeli Kız / The Girl with the Dragon Tattoo, İskandinavya’da izleyici rekorları kırdı. Film, hakaret suçundan hapse girmek üzere olan bir gazeteciyle gizemli, asosyal, uyumsuz bir hacker kızın, zengin, sanayici bir ailenin kanlı geçmişini araştırmalarını konu alıyor.
Gaspar Noé'nin Cannes’da Altın Palmiye için yarışan son filmi Boşluk / Enter the Void kendi deyimiyle “psikedelik bir melodram”. Tibet Ölüler Kitabı’ndan esinlenen, “çağdaş sinema terimleriyle tanımlanamayan” bu avangart film, iki kardeşin uyuşturucu dolu yolculuklarını halüsinasyonlar aracılığıyla anlatıyor. Filmin yönetmeni Gaspar Noé de festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelerek filminin gösteriminden önce seyircilerle buluşacak.
Geçtiğimiz yıl Toronto Film Festivali’nin en çok konuşulan filmlerinden biri olan Bizi Şerden Koru / Deliver Us From Evil bir diğer kışkırtıcı geceyarısı filmi.. Son yıllarda Vekil Öğretmen / The Substitute ve Just Another Love Story filmleriyle tanınan Ole Bornedal, bu kez küçük bir kasabada patlak veren nefret ve yabancı düşmanlığı hikâyesini Bosnalı bir göçmenle iki kardeşin öyküsünü birleştirerek anlatıyor.
Mayınlı Bölge’ye Dikkat!
Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin artık gelenekselleşen, Malaysia Airlines sponsorluğunda gerçekleşen Mayınlı Bölge’sinde bu yıl farklı tür ve anlatım teknikleriyle sınırları zorlayan, yaklaşımları ve teknik özellikleriyle sıra dışı 10 film yer alıyor.
György Palfi ilk iki filmi Hıçkırık ve Taxidermia’da olduğu gibi mayınlı bölge bölümüne yakışır biçimde yeni tarzlar denemeye devam ediyor. Macar yönetmenin üçüncü filmi Arkadaşın Değilim / I Am Not Your Friend, öyküden çok doğaçlama oyunculuklara dayanan, arkadaşlık üzerine bir düşünce fırtınası.
Larry Clark’ın Kids ve Ken Park filmlerinin senaryo yazarı, 2007 yapımı Mister Lonely’nin yönetmeni, bağımsız Amerikan sinemasının en önemli genç yönetmen ve yapımcılarından Harmony Korine, bu kez yapımcılığını ünlü modacı agnès b.’nin üstlendiği kurmaca bir dramla festivalde... Dünya prömiyeri Toronto Film Festivali’nde yapılan Çöpcinsel / Trash Humpers, sokakta yaşayan bir grup tuhaf yaşlı adam ve kadını anlatıyor.
Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünün en iyi filmi seçilen Köpek Dişi / Dogtooth, Saraybosna, Montreal ve Sitges film festivallerinde de ödüller aldı. Başka bir evrendeymiş gibi kopuk bir gerçeklikte yaşayan bir aileyi gözlemleyen Yorgos Lanthimos’un filmi, sertliği ve soğuk, mesafeli bakışıyla Haneke ve Lars von Trier’in filmlerini anımsatıyor.
Venedik Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve UNICEF ödüllerini kazanan Erkeksiz Kadınlar / Women Without Men, dört kadın üzerinden Şah’ın iktidara yeniden gelişini anlatıyor. Türkiye’de de yakından takip edilen İranlı kadın sanatçı Şirin Neşat’ın bu ilk filmi, siyasal ve şiirsel yapısıyla Toronto Film Festivali’nde eleştirmenlerden büyük övgü aldı.
Çocuk Mönüsü
Son dört yıldır festival programında yer alan ve çocuklar kadar büyüklerin de takipçisi olduğu Çocuk Mönüsü, JOJO’nun sponsorluğunda bu yıl da devam ediyor. Çocuk filmleri festivallerinde izleyicilerden tam not alan 3 film, festival boyunca hafta sonları öğlen 13.30 seanslarında Nişantaşı Citylife City’s ve Kadıköy Kadıköy sinemalarında gösterilecek. Filmlere simültane Türkçe seslendirme yapılacak.
Fransa’dan Eleanor’un Sırrı / Eleanor’s Secret, Japonya-Fransa ortak yapımı, Sevimli Penguin / Yona Yona Penguin ve İskandinavya’dan Elma ve Elma Kurdu / The Apple & The Worm festivalin küçük izleyicilerinin kalbini çalacak.
CANLANDIRMA SİNEMASI: ESTONYA
Ben&Jerry’s’in sponsorluğunu üstlendiği Canlandırma Sineması’nın bu yılki konuğu, Başkenti Tallinn, 2011 yılında Avrupa Kültür Başkenti unvanını alacak olan Estonya. 1930’larda başlayan canlandırma film geleneği 1950’lerde yeniden yükselirken, kukla film stüdyoları kuran Estonya, ödüllü özgün yapımlarıyla canlandırma dünyasının saygın ülkelerinden.
Estonya animasyon sinemasının en tanınmış temsilcilerinden 1970’lerden bu yana çizer ve canlandırmacı olarak etkin çalışan, kara mizah ve gerçeküstücülüğü eserlerinde kullanan ödüllü Estonyalı sanatçı Priit Pärn’ın dört kısa metrajlı filmiyle seyirciyle buluşacak. Priit Pärn festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelerek 12 Nisan Pazar günü saat 16.00’da Akbank Sanat’ta bir sinema dersi de verecek. Estonya canlandırma sinemasından örneklerin bir araya geldiği ikinci programda, son beş yılın en çarpıcı altı kısa canlandırma filmi yer alıyor. Bu bölümün bir diğer adı da ISTLLbul* – Tallinn İstanbul’da. Estonya ve başkenti Tallinn Kültür Yılı, 2010’da İstanbul’da ISTLLbul kod adıyla (okunuşu istallinnbul) kutlanıyor.
ŞAİR, VAKANÜVİS VE İSYANCI: ELIA SULEIMAN
İstanbul Film Festivali kapsamında, dikenli mizah anlayışı Jacques Tati ve Buster Keaton’la karşılaştırılan, Filistinli yönetmen Elia Suleiman’ın 2009’da Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan son filmi Geride Kalan / The Time That Remains dâhil tüm yapıtları izleyiciyle buluşacak. Filistinli olmayı kendine özgü şiirsel tarzıyla sorgulayan ve Primo Levi ve Walter Benjamin hayranı olduğunu her fırsatta belirten, uzun bir süre New York ve Paris’te kendi deyimiyle “gönüllü sürgün” yaşayan Elia Suleiman, festivalin konuğu olarak İstanbul’a da gelecek ve 16 Nisan Cuma günü saat 16.00’da Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nde bir sinema dersi verecek.
JOSEPH LOSEY: SINIF VE GÜÇ
İstanbul Film Festivali’ne bu yıl, ustalara saygı bölümünde konuk olacak bir diğer yönetmen ise Bertolt Brecht’in çömezi, yoldaşı; Harold Pinter’ın dostu ve çalışma arkadaşı; duygusal dengesizliğin, cinsel çıkmazların, dışlananların, şiddet dolu aşk öykülerinin yönetmeni Joseph Losey. Losey, McCarthy’nin komünist avında şimşekleri üzerine çekmesine rağmen ikinci dünya savaşı sonrasında Avrupa Sanat sinemasına damgasını vuran “büyük yönetmen”ler arasında sayılıyor. Losey’nin 40 yıla yakın süren ilginç sinema kariyerinden sinema yazarı Fatih Özgüven’in seçtiği yedi filmi festival kapsamında izleyiciyle buluşacak.
ANILARINA
Festivalin bu yılki Anılarına bölümü, son bir yılda yitirdiğimiz Fransız yönetmen Eric Rohmer ile Türk yönetmenler Zeki Ökten, Halit Refiğ ve Ahmet Uluçay’a adandı.
Bölüm kapsamında, Zeki Ökten’in Pehlivan, Halit Refiğ’in Gurbet Kuşları ve Amerika’da çektiği çok az görülmüş kısa filmi Araya Girenler / The Intercessors, Eric Rohmer’in Maud'la Bir Gece filmleri ile düzenlenecek özel bir gecede Ahmet Uluçay’ın Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmleri gösterilecek.
KÖPRÜDE BULUŞMALAR
Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında düzenlenen ve sinema profesyonellerinden büyük ilgi gören “Köprüde Buluşmalar” seminerlerinin dördüncüsü bu yıl da 14–15 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilecek.
Türkiye’den uzun metrajlı film projelerine açık olarak düzenlenen Köprüde Buluşmalar Uzun Metrajlı Film Projesi Geliştirme Atölyesi’nin üçüncüsü de ARTE, Eurimages, Fortissimo Films, Binger Lab gibi uluslararası kuruluşlardan gelen temsilciler, proje sahipleriyle finansal plan hazırlama ve profesyonel platformlarda proje sunumu üzerine birebir görüşmeler yapacaklar. Böylece genç Türk sinemasının projelerine ve ortak yapımlara uluslararası finansman sağlanması için ilk adımlar atılmış olacak. Ayrıca birinci seçilen projeye Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 10.000 USD para ödülü verilecek.
Köprüde Buluşmalar Uzun Metrajlı Film Projesi Geliştirme Atölyesi kapsamında 2008 yılında Belma Baş’ın “Zefir”, 2009 yılında Hüseyin Karabey’in “Sesime Gel!” isimli projeleri birinci seçilmişti.
Festivalle ilgili daha ayrıntılı bilgi için web adresi: www.iksv.org