aklıma gelen 3 filmi daha önermek istiyorum arkadaşlar. çok sevdiğim filmler, bunları nasıl atlamışım hayret.

-KİNG KONG;
SÜRPRİZLERLE DOLU BİR AŞK HİKAYESİNİ ANLATIYOR.

-UÇUŞ PLANI/FLIGHT PLAN;
Teknoloji harikası bir uçakta kıtalar arası yolculuk yapıyorsunuz. Yerden 37.000 feet (11.300 kilometre) yüksektesiniz. Uçağa beraber bindiğiniz çocuğunuz bir anda yok oluyor; adeta buharlaşıp uçuyor. Üstelik mürettebat dahil, uçaktaki herkes yanınızda zaten bir çocuk olmadığını iddia ediyor. Yeryüzünden bu kadar yüksekteyken bir çocuk nasıl kaybolabilir?

Teknoloji harikası bir uçakta kıtalar arası yolculuk yapıyorsunuz. Yerden 37.000 feet (11.300 kilometre) yüksektesiniz. Uçağa beraber bindiğiniz çocuğunuz bir anda yok oluyor; adeta buharlaşıp uçuyor. Üstelik mürettebat dahil, uçaktaki herkes yanınızda zaten bir çocuk olmadığını iddia ediyor. Yeryüzünden bu kadar yüksekteyken bir çocuk nasıl kaybolabilir?

Başrolünde iki Oscar ödüllü Jodie Foster’ın oynadığı gerilim filmi “Flightplan – Uçuş Planı”nın odak noktasında bu sinir bozucu soru yer alır.

Aalto Air’in Berlin – New York uçuşunu gerçekleştiren teknoloji harikası E-474 jumbo jet uçağındayız. Kıtalar arası uçuş yapan yolcular arasında Kyle Pratt (Jodie Foster) adlı bir anne ile altı yaşındaki kızı Julie de (Marlene Lawston) vardır. Çok sevdiği eşi yeni vefat etmiş olan ve bu taze kaybın büyük acısını yüreğinde duyan Kyle, yolculuk sırasında oldukça sıkıntılı ve üzgündür.

Uçağın Atlantik Okyanusunu aştığı sırada küçük kızı aniden ortadan kaybolur. Üstelik arkasında en küçük bir iz bile bırakmadan yok olmuştur…Yoksa bir iz bırakmış mıdır?

Kyle’nin başına gelen bu esrarengiz olay, uçak yolcuları ve mürettebat arasında bazı tartışmalara yol açar. Kyle için çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Kocasını yeni kaybetmiş olmanın acısını henüz üzerinden atamayan ve üzüntüden aklını kaybetmek üzere olan bir yolcu mudur? Yoksa çocuğunu kullanarak bütün uçağı tehdit edecek büyük bir tehlikeye yol açmaya kararlı bir anne midir?

Giderek kalınlaşan esrar perdesine bir de, Kyle’nin kızının isminin yolcu listesinde görünmemesi eklenir. Öte yandan uçakta görevli iki hostes de (Erika Christensen, Kate Beahan), uçakta böyle bir çocuk gördüğünü hatırlamamaktadır. Buna karşılık Kyle çocuğunun kaybolduğu iddiasını ısrarla sürdürmektedir. Uçak pilotu Rich (Sean Bean) ile hava polisi Gene Carson (Peter Sarsgaard), her ne kadar Kyle’nin ısrarlı iddialarına inanmak istese de, eldeki tüm kanıtlar Kylie’nin küçük kızının uçağa hiç binmediğine işaret etmektedir.

Kyle Pratt’ın sıkıntısının ardındaki asıl gerçek nedir? Uçakta kime güvenebilir? Ürkütücü gizemi çözebilmek için ne kadar ileri gitmesi gerekir?

Yolcular arasında paranoya ve kuşku ortamı hızla tırmanırken Kyle bir annenin yüz yüze kalabileceği en rahatsız edici korkularla karşı karşıyadır. Çocuğunun nerede olduğunu bilememektedir. Üstelik çocuğunun uçağa binmediği bile söylenmektedir. Hiç kimseden yardım alamayacağı bir tuzağın içine düşmüştür.

Böyle bir ortamda herşeyden önce kendi akıl ve ruh sağlığını korumak zorundadır. Kaybolan kızını bulmak için kendi sınırlarını sonuna kadar zorlamaktan ve akla hayale gelmeyecek adımlar atmaktan başka çaresi kalmamıştır.

-SEVGİLİLER GÜNÜ KATLİAMI/My Bloody Valentine;
İyi bir korku filmiydi diyebilirim. son zamanlarda izlediklerim içinde en iyisiydi hatta. korku filmi severlere tavsiye ederim.
On yıl önce yaşanan bir trajedi Harmony (Uyum) kasabasını sonsuza dek değiştirmiştir. Deneyimsiz kömür madeni işçisi Tom Hanniger’ın tünellerde neden olduğu kaza beş adamın sıkışıp kalmasına ve sağ kurtulan tek kişi olan Harry Warden’ın da komaya girmesine neden olmuştur. Bunun tam bir yıl sonrasında, Sevgililer Günü’nde, Harry Warden uyanmış ve kazmayla 22 kişiyi hunharca katlettikten sonra kendisi de öldürülmüştür.

Tom Hanniger, on yıl sonra, Sevgililer Günü’nde kasabaya döndüğünde sebep olduğu ölümler hâlâ yakasını bırakmamıştır. Geçmişiyle barışmaya çalışan adam, eski kız arkadaşı Sarah için bitmemiş duygularıyla da boğuşmaktadır. Oysa Sarah Tom’un en iyi arkadaşı olan şerif Axel’la evlenmiştir. Ama bu gece, yıllar süren huzurdan sonra, Harmony'nin karanlık geçmişinden bir şey geri döner. Başında madenci kaskı, elinde kazma olan, durdurulamaz bir katil etrafta kol gezmektedir. Katilin ayak sesleri yaklaştıkça, Tom, Sarah ve Axel dehşetle fark ederler ki katil onları öldürmeye gelen Harry Warden olabilir.