ARKADAŞLAR,
EĞİTİM BİRSEN İN DÜZENLEDİĞİ KAMPANYADAN HABERİNİZ VAR MI?
TÜM SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERİMİZ EKLEDİĞİM DİLEKÇEYİ DOLDURSUNLAR.
26 ŞUBAT SON GÜN. TÜM DİLEKÇELER TOPLANIP MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA SUNULACAK. OLUMLU CEVAP ALINMAZSA DAVA AÇILACAKTIR. DİLEKÇE ÖRNEĞİNİ VE KONU İLE İLGİLİ HABERİ AŞAĞIYA EKLİYORUM ARKADAŞLAR.
DİLEKÇE ÖRNEĞİ;
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’ NA
…………….ili…………………..ilçesi…………………………...Okulu/Lisesi’nde sözleşmeli öğretmen olarak görev yapmaktayım. Büyük bir özveri ve coşkuyla yaptığım kutsal öğretmenlik mesleğini ifa ederken; özlük haklarımın ve iş güvencemin olmamasından dolayı maddi ve manevi olarak telafisi imkânsız zararlara uğramaktayım.
Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişlerinin sağlanmasıyla ilgili görsel ve yazılı basına yansıyan demeçlerde, sürekli taahhütlerde bulunulmasından dolayı geleceğe yönelik beklentilerim artmış, planlar yapmışken; vaatler yerine getirilmeyince çalışma azmim ve iş huzurum bozulmuştur.
26/12/2008 tarihinde dönemin Milli Eğitim Bakanı belli bir plan dahilinde sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçireceklerini belirtip; “Türkiye’de 3 hizmet bölgesi sınıflandırması bulunuyor. 3. hizmet bölgesinde 3 yıl aralıksız çalışan, olumsuz sicil almayan, herhangi bir disiplin suçu işlemeyen sözleşmeli öğretmenleri bir sınava, değerlendirmeye tabi tutmadan kadroya geçireceğiz” demişti. Eğitim-Bir-Sen, 02/07/2009 tarihinde Milli Eğitim Bakanı’nı makamında ziyaret etmiş, Bakan görüşme sırasında, “Bundan sonra herhangi bir şekilde sözleşmeli öğretmen talebinde bulunmayacağız. Bütün öğretmenlerimizi kadrolu olarak istihdam edeceğiz” ifadelerini kullanmıştı. 19/08/2009 tarihinde Başkent Öğretmenevi’nde düzenlenen, yurt dışındaki Türk çocuklarının eğitimlerine yönelik “Uzaktaki Yakınlarımız Projesi” paylaşım programı ve paneline katılan Milli Eğitim Bakanı ise; 2009 yılının Kasım ayında da öğretmen ataması yapacaklarını, ancak bu atamaların sözleşmeli değil, kadrolu atama olacağını vurgulayıp, “Bundan sonrakiler hep kadrolu olacak” diye konuşmuştu.
Eğitim-Bir-Sen ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan Kurum İdari Kurulu Ekim 2009 Çalışma Raporu’nun, “Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesine ilişkin çalışmaların sonuçlandırılması (Personel Genel Müdürlüğü)” şeklindeki sözleşmeli öğretmenleri ilgilendiren 13. maddesinin diğer hususlarla birlikte imza altına alınmış olması kadroya geçirilmeme ilişkin haklı beklentimi artırmıştır.
Bir sözleşmeli öğretmen olarak, il içi ve iller arasında isteğe bağlı yer değiştirme hakkım bulunmamakta, hizmet sözleşmesi imzaladığım her dönemde damga vergisi, ek ders ücreti ile hazırlık ödeneğimden SGK primi kesilmektedir. Uzun süren hastalıklar veya trafik kazası sonucu yılda 30 günden fazla hastalık izni aldığı için birçok sözleşmeli öğretmen arkadaşımın sözleşmesi feshedilmektedir. Ayrıca; geleceğe güvenle bakamadığım gibi geleceğe dönük planlar da yapamamaktayım. Okulumda ikinci sınıf öğretmen muamelesi ile karşı karşıya kaldığım gibi gerek öğrenciler, gerekse velilerin sürekli olarak “Siz sözleşmeli misiniz, geçici misiniz?” sorularına muhatap olmaktayım.
Bu nedenle, toplumumuzda da ikinci sınıf istihdam olarak görülen sözleşmeli öğretmenlikten kadrolu öğretmenliğe geçişimin sağlanması hususunda;
Gereğini saygılarımla arz ve talep ederim …/02/2010
ADI - SOYADI
İMZA
’70 Bin Sözleşmeli Öğretmenden 70 Bin Dilekçe’ Kampanyası Başlattık
Bir önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve şimdiki Bakan Nimet Çubukçu’nun, ‘söz- leşmeli öğretmen görevlendirmeyecekleri ve mevcut sözleşmelileri de kadroya geçirecekleri’ şeklindeki açık- lamalarıyla haklı bir beklenti içerisine giren sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi için, “70 Bin Sözleşmeli Öğretmenden 70 Bin Dilekçe” kampanyası başlattık. Bu çerçevede, 70 bin öğretmene ulaştırmak üzere şubelerimize 70 bin dilekçe gönderdik.
Sözleşmeli öğretmenlerin imzalayıp şubelerimiz kanalıyla Genel Merkezimize ulaştıracakları dilekçeler Milli Eğitim Bakanlığı’na sunulacak.
Verilen Sözler Yerine Getirilmedi
Eski Bakan Hüseyin Çelik ve şimdiki Bakan Nimet Çubukçu, “sözleşmeli öğretmen görevlendirmeyecekleri ve mevcut sözleşmelilerin de kadroya geçişlerinin sağlanması” ile ilgili görsel ve yazılı basına yansıyan demeçlerinde, taahhütlerde bulunmuştur. Fakat geçen süre zarfında sözleşmeli öğretmenlere ilişkin vaatler yerine getirilmemiş, böylece kuruma duyulan güven sarsılmıştır.
Hüseyin Çelik, 26/12/2008 tarihinde belli bir plan dahilinde sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçireceklerini belirterek, “Türkiye’de 3 hizmet bölgesi sınıflandırması bulunuyor. 3. hizmet bölgesinde 3 yıl aralıksız çalışan, olumsuz sicil almayan, herhangi bir disiplin suçu işlemeyen sözleşmeli öğretmenleri bir sınava, değerlendirmeye tabi tutmadan kadroya geçireceğiz” demiştir.
Genel Merkez Yönetim Kurulu üyelerimiz, 02/07/2009 tarihinde Bakan Nimet Çubukçu’yu makamında ziyaret etmiş, Çubukçu, görüşme sırasında, “Bundan sonra herhangi bir şekilde sözleşmeli öğretmen talebinde bulunmayacağız. Bütün öğretmenlerimizi kadrolu olarak istihdam edeceğiz” ifadelerini kullanmıştır.
Sözleşmeli Öğretmenler Haklı bir Beklenti İçine Girdi
Sözleşmeli öğretmenler; önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve şimdiki Bakan Nimet Çubukçu’nun taahhütlerine güvenmiş, lehlerine olacak bir sonuca ulaşacakları yönünde haklı bir beklenti içine girmişlerdir.
Haklı beklenti, idarenin üzerine düşen bir görevi yerine getirerek bir kimseye belirli bir fayda sağlayacağı taahhüdünde bulunması halinde, ilgilinin söz konusu taahhüdünün idarece yerine getirileceğini ummasıdır. Haklı beklentide, belirli çıkarlardan yoksun bırakılan birey söz konusudur. Kazanılmış hak gibi, elde edilmiş bir hak da mevcut olmadığından, idarenin insafı devreye girmektedir.
İngiltere, Fransa, Hollanda, Almanya, İsviçre gibi gelişmiş ülkelerde haklı beklentiler korunmaktadır. Avrupa Birliği’nde, divan, bir kimsenin önceki ya da değiştirilen bir düzenlemeye dayanarak elde etmeye çalıştığı esaslı çıkarın kamu yararına aşırı derecede zarar vermemesi ve haklı beklentilerin varlığının ispatlanması kaydıyla bu beklentileri korumaktadır. İdari makamların bir mahkeme kararıyla, aksi öngörülmedikçe, haklı beklentiyi bir “hak” varmış gibi koruması gerekmektedir.
Kamu hizmetlerinin olağan işleyişi içinde umulabilecek bir durum vardır ve kamu görevlilerinin geçmişten bugüne, Hüseyin Çelik ve şimdiki Bakan Nimet Çubukçu’nun taahhütleriyle haklı beklentiler içine girmesi hizmetin gereğidir. Yönetim, yönetim olmaktan kaynaklanan gücünü ve imkanını kullanarak vaatleri yönünde kamu görevlilerinde oluşturduğu makul beklentiyi karşılayabilir.
“Eşitlik İlkesi”
Bir Anayasa buyruğu niteliğinde olan “eşitlik ilkesi”, devlet organlarını, özellikle yasama organı ve idari makamları muhatap almaktadır. Bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olan devlet organları, hiçbir zümreyi imtiyazlı hale getirip sınıfsal ayrımlar oluşmasına müsaade edemez. Kanun koyucuya da, kanun uygulayıcıya da hitap eden bu ilkeye göre, eşitlik ilkesine aykırı düzenlemeler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Hüseyin Çelik ve şimdiki Bakan Nimet Çubukçu’nun söz verdiği gibi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bünyesine sözleşmeli öğretmen alımından biran önce vazgeçilmesi ve mevcut sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi için artık gereğinin yapılmasını istiyoruz.
Kampanyamız 26 Şubat’a Kadar Devam Edecek
Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi konusunda şimdiye kadar onlarca basın açıklaması yaptık, yetkililer nezdinde birçok girişimde bulunduk. Şimdi de dilekçe kampanyası başlatmış bulunmaktayız. Bu amaçla, 70 bin dilekçeyi, 70 bin öğretmene ulaştırmak üzere şubelerimize gönderdik. Şubelerimiz, dilekçeleri 70 bin sözleşmeli öğretmene ulaştıracak. Sözleşmeli öğretmenler tarafından imzalanacak dilekçeler, Genel Merkezimiz vasıtasıyla Milli Eğitim Bakanlığı’na sunulacaktır. Bakanlığın dilekçelerimize olumlu cevap vermemesi durumunda dava açacağız.
’70 Bin Sözleşmeli Öğretmenden 70 Bin Dilekçe’ kampanyamız 26 Şubat 2010 tarihine kadar devam edecektir.